Welcome, visitor! [ Oturum aç

Komşumun Karısına Asansörde Yüklendim, Evinde Amını götünü deldim

Hikayeler Eylül 3, 2021

Üvey Babam ile Her Gece İlişki Yapıyoruz

Herkese zevkli dakikalar. Sizlerle 1 ay evvel başımdan geçen yaşanmış bir anımı paylaşmak istiyorum. Ben 33 yaşında, uzun boylu, esmer, azıcık kocaman yapılı atletik biriyim. Kendime ait dairemde yalnız yaşıyorum. Oturduğum apartmana 5 ay evvel 18 yaşında konutlu birileri taşındı. Bayan 24 yaşında, erkek ise 33 yaşında. Bayanın adı Emel, minyon tipli, beyaz derili, fazla sarih giyinmeyen biri. Kocası başka bir şehirde hocalık yapıyor, kadın da annesiyle kalmakta iken annesinin ölümünden sonra yalnız kalmaya başladı. Zamanla balkondan Merhabalaşmalar, yolda denk gelmeler derken, Emel ile muhabbeti ilerlettik, Emel zamanla bana alışmaya başladı. Aramızdaki muhabbet koyulaşmaya başlayınca içten birer dost gibi olduk. Kocasının da olmayışından 1 yada 2 ayda bir kazanç, bana yanaşmaya, sık sık benimle konuşmaya başladı. Emel harika bir kadındı, bir kadında aradığım tüm özelliklere sahipti. Devamlı dar etekler giyer, kalçası hafif geriye çıkık olduğundan, görünce resmen azardım. Göğüsleri ise bütün kıvamında biridir.

Bir gün bizim binadan taşınan biri vardı, kutuları asansöre doldurmuşlar, asansörde yalnızca tek şahsın sığabileceği kadar yer vardı. Ben de sabah erken uyanmış, eşofmanımla fırından ekmek almıştım. Asansör geldiğinde bindim. Bir kat sonra asansör durdu ve kapıyı Emel açtı. İçerisi sıkışık olduğundan ben dahi anca sığabiliyordum, ama Emel, “Tez işim var!” deyip binmekte ısrar etti. Art bana dönüktü, soluğumu boynunda sezdiği kesindi. O sırada kutulardan bir düşmek üzere iken, ben ani bir reflexle paketi tutmaya çalıştım, bu arada Emel ’e arkadan dayanmıştım. Zati devamlı sert duran yarağım, Emelin ince ve dar olan eteğinin üstünden kalçalarının bütün ortasına denk gelmişti. O an Emel ’in titrediğini hissettim. Asansör yüklü olduğundan ağır hareket ediyordu. Özür diledim. O da “Yapacak birşey yok.” dedi. Ben de hareket etmeden öylece kaldım. Ama yarrağım arkadan Emel ’in çıkık kalçalarını zorluyor, damarları şişmiş, zonklayıp kasılıyordu. Agresif demir gibi olan yarağım Emel ’in sanki üryan derisine dokunuyordu. Onun da ateşi benden yetersiz değildi. Böylece bizim kata geldik, kapı açılınca çıktık. Emel ’in alevi, yanından geçerken dahi soba gibi sıcaklık veriyordu. Sarih renk eteğinde, sikimin baskı yaptığı yer kırışmış bir halde, çok net belirli oluyordu. Dairesine girip kapıyı kapatırken bana şehvetlice bakarak tebessümdü.

Bekar hayatı yaşadığım için konutuma ara gizeme bayan konuklarım kazançtı. 18 yaşındaden bir gün bir bayan davetlim geldi, geç vakite kadar sikiştik. Onu kaderlerken bütün kapıda Emel ile karşılaştık, bana sertçe bakarak, Merhaba dahi vermeden evine girdi. Bu beni rahatsız etti doğrusu, neden öyle yaptığını soracaktım, saat 23:00 ortamı kapısını çaldım, açtı. Gözleri ıslamıştı, çevreye bakarak suskunca içeri aldı ve ne istediğimi sordu. Ben de tutumundan dolayı rahatsız olduğumu anlattım ve nedenini sordum. Emel ise, “Seninle iyi uyuştuğumuzu sanıyordum, bunu bana söylemeliydin!” dedi. Ben de, “Bekarım, bunlar natürel şeyler!” dedim. O da, “Sanki ben konutluyum da farkımız mı var, konutluluğun sefasını mı sürüyorum, tadını mı alıyorum, ben neden yapmıyorum?” dedi. Belirli ki çekememişti. “Neyse, kapatalım mevzuyu!” dedim. Emel de, “Sana bir şey soracağım, ama dürüst olacaksın!” dedi. “Dinliyorum!” dedim. “Geçen asansörde öğrenerek mi dayandın kalçalarıma?” dedi. “Hayır!” dedim. “Ama sanki arkamdaki sertlik bilerekti, az kalsın delecekti!” dedi. “Öğrenerek olsaydı istermiydin?” diye sordum. “Hayır diyecek vaziyetim mi var sanki, o günden beri usum başımda değil, düşlerimde hep seni görüyorum, devamlı ıslağım!” dedi ve dudaklarıma yapıştı!

Afallamışlığım geçtikten sonra, “Bunu yapmak istediğinden emin misin?” dedim. Emel de, “Yeter artık, nazlanma hadi, ikimiz de istiyoruz!” dedi. Bunun üzerine ben de karşılık verdim ve kabaca öpmeye başladım, nihayetinde arzuladığım hatun da istekliydi zati. Kabaca sevişmeye bayılırım, o Abazalıkla üstündekileri yırtarcasına çıkarmaya başladım, gömleğini iki yakasından yakalayıp sertçe parçalayarak çıkardığımda, düğmeleri çatır çatır koparak çevreye saçıldı, süt18 yaşındanin kopçalarını kopararak açtım, üzerinde yalnızca külodu kaldı. Yatak odasına kucağımda taşıdım. Ben de bir çırpıda soyundum. O Abazalık ve kabalıkla, zati dantelli olan külodunu ortasından yırttıp ayrıldım. Parmaklarımla amının dudaklarını ikiye ayırabildiğim kadar ayırıp, kıpkırmızı amcığına dilimi gömdüm. Amı mis gibiydi, 18 yaşında duş aldığından her tarafı mis gibi kokuyordu. Amını sonraya vazgeçip, tekerrür dudaklarına yumuldum. Emel zevkten çıldırmaya başlamıştı, “İşte bu!” diyerek bana daha ateşli sarılıyordu. Boynunu yalamaya başladım, dudağımla kaptığım her nokta sanki morarıyordu. Dilimi kaldırmadan boynundan altlara, göğüslerine indim. Taş gibi göğüslerinin çevresinde daireler çiziyordum. Daireyi yalaya yalaya küçülterek göğüs uçlarına geldim, onları dilimle yalamaya başladım. Bir yandan da ellerimi kalçalarında ve bacaklarında dolaştırıp okşuyordum. Emel ’in kesik kesik soluk alışları inlemeye dönüşmeye başlamıştı. Göğüs uçlarını hafif ısırıklarla zevke getiriyordum. Sonra dilimi fırça gibi göğüs uçlarına sürttüm ve dilimi uçlarda titretmeye başladım. Bu onu mest ediyordu…

Göğüslerini iyice yaladıktan sonra dilimi kaldırmadan ıslak bir biçimde karnına, ordan bacaklarına getirdim, ayak parmaklarına geldim. Onları yalaya yalaya yukarıyalar, baldırlarına, deriyi kuru kalmayacak biçimde yaladım. O süt beyaz derisini yaladıkça yarağım taş gibi oluyordu, sert ve delici. Oraları yaladıktan sonra 18 yaşındaden dilimi kaldırmadan kasıklarına geldim, bir elimle belinden yakalayıp, boşta kalan elimle, zati bölünmüş olan külotunu tek saldırıda tamamen çıkardım. Emelin amı henüz bakire amı gibi taze ve kıpkırmızı duruyordu. Şehvetle ve tutkulu bir biçimde amını yalamaya başladım. O kaygan ve saydamsız akışkanlarını dilimle amından kepçe gibi alıp bacaklarına yayıyordum. Emel zevkten ve coşkudan can vermek üzere idi, “Yeter artık gir içime!” demeye başladı. Ama ben bunun tadını çıkarmalıydım, bacaklarını havaya kaldırıp, dilimi amının dudaklarında dolaştırmaya başladım. Kah kasıklarına, kah amına dokunuyordu dilim. Bir taraftan da, Emel ’in amının da sezmek istediği, Abazalıktan taş gibi olmuş yarağım, Emel ’in bacaklarına dokundukça, sertliği ve sıcaklığıyla Emeli titretiyordu. Sanki agresif demir gibi olan yarağım artık kıvamındaydı…

Emel ’in amının dudaklarını iki parmağımla ayırıp içine, Klitorisine dil darbeleri atıyordum, şapur şupur emiyor ve somuruyordum. Burnumu klitorisine, dilimi ise içine sokup amına masaj yapıyordum, dilimi yuvarlak yapıp amının içine kaydırıyor, kabaca dil darbeleri atıyorum. Emel kafasını sağa sola atmaktan ve titremekten sersem olmuştu. Her titreyişinde bacaklarını kastırıp başımı sıkıyordu, bu beni dahada ateşliyordu ve daha süratli dilliyordum. Amının suları yatağa sızmaya başlamıştı. Emel dileniyordu, “Yeter artık becer beni, diple artık!” diye. Ama ben Emeli dinlemeyip, yapacağımı yapıyordum, dilimi amının en ücra yerlerine sokup, amını kazıttıra kazıttıra yalıyordum. Burnum ve ağzım arasında hapsolan amı iyice kabarmış, emmekten morarmaya başlamıştı. Daha sonra dudaklarımla amının dudaklarını bir pres gibi sıkıştırıp, ağzımda ezmeye başladım. Amının ağzımın içinde kalan kısmını da dilimle ovuşturuyordum. Amı dil darbelerimden renk değiştirip, kıpkırmızı olmuştu.

Emelin amını takribî 30-35 dakika yaladıktan sonra, Emel beklemediğim bir süratle yataktan doğrulup, bir saldırıda yarağıma sarıldı. Yarağımı öyle bir yalıyordu ki, sanki 1 ay aç kalmış insanın nefis yemeklere saldırdığı gibi saldırıyordu. Ama yarağımın olağandan azıcık kocaman ve kalın olmasından dolayı ancak bir kısmını ağzına alabiliyordu. Bundan da henüz çok İşini bilen olmadığı anlaşılıyordu. O narin elleri yarağımı anladığında parmakları onu sarmaya yetmiyor, parmakları arasında 1-2 cm mesafe kalıyordu. Takribî 5 dakika da Emel beni yaladıktan sonra, sırtüstü uyuyup bacaklarını açabildiği kadar açtı ve “Şu anda sokmazsan bak valla avazım çıktığı kadar haykırırım!” dedi. Bence de sikme zamanı gelmişti, damarları çıkmış esmer yarağımı ellerimle dahi yakalamadan Emelin amının dudaklarında dolaştırmaya başladım, yarağımı fırça gibi alt yukarıya sürtüyorum. Amının suyu ile yarağımın başı parıl parıl parlıyordu…

Bir müddet böyle sürttükten sonra yarağımın başını amının dudakları arasına dayayıp azıcık ittirdim. Başı girmişti. Sonra çıkarıp, arzuladığım şeyi yaptım ve tek saldırıda dibine dayamaya çalıştım. Ama bunda galibiyetli olamadım, zira amı çok tazeydi. Sonra var eforumla tekerrür darbe vurduğumda, Emel ’in gözleri öyle bir yerinden fırladı ki, o an çığlık atmayı dahi unutmuştu. Amacı 12 ’den vurmuş bir askerdim artık. O anda tepkiyi gözleriyle değil de sesiyle vermiş olsaydı mahalle ayağa kalkardı. Çevik davranıp haykıracak diye ağzına yumuldum, dudaklarımın etli ve büyük olmasından ağzını tamamen kapatmıştım. Ağzımın içine doğru bağırmaya başladı. Sanki soluk almak için gayretler gibiydi, acı acı haykırıyordu. O an reelinde bayılabilir diye korkmuştum doğrusu, bir kezinde başıma geldi, ama bu fobi beni durdurmadı, çok azmıştım. Ne yapayım, stilim bu, sert İlişkii çok hoşlanıyorum, sanki tecavüz eder gibi sevişmek ve sikişmek güzelime gidiyor, giysileri yırtıp dağılmak, süt18 yaşında dişlerimle parçalayıp, külotu ortasından Caarrrttt diye yırtmak gibi, amına dibine kadar köklemek gibi…

Yarrağımı tekerrür çıkarıp, bu sefer olanca eforumla ve sert bir vuruşla amına dayandım. Kütür kütür girmiştim içine, amının duvarlarını yara yara ilerlemiştim içine. Amının taa derinliklerinde yarrağımın mantar gibi başı rahmiyle tanışmıştı, taşaklarım götünün deliğine dayanmış, amıyla yarağım arasından hava dahi geçmiyordu. Emel haykırmaktan sesi kısılmış biçimde, “Durma! Durmaaaaaa!” diye basıyordu çığlığı. Var eforumla pompalamaya başladım. Her dalıp çıkışımda daha derinlere giriyordum sanki. Yarağım rahminin duvarlarını zorluyor, bir yerlere takılıyor, daha ileri gidemiyordu. Sert ve süratli darbelerle, Emel ’i haykırdıra haykırdıra, amını kanırta kanırta sikiyordum. Aldığımız zevk tarif edilemezdi…

Emeli, bu biçimde 20 dakika filan siktikten sonra, en hoşlandığım pozisyona getirdim, başka bir deyişle domaltıp belini alt çökertip o muhteşem kalçalarını havaya diktim. Saçlarından sertçe sürükleyerek, başını havaya kaldırıp, sert ve süratli darbelerle amını sikmeye devam ettim. Her vuruşumda şlappp şlapppp sesler çıkıyor, dolgun kalçaları Pudding gibi titriyordu. Bu da beni tekerrürden azdırmaya yetiyordu. Şlappp şlaapppp sesleri sevişmemizin melodisi gibiydi sanki, onların zevki tarif dahi edilemezdi. Bayağıda çok geç boşalırım, ama bu gidişatta daha fazla dayanamadım, “Geliyorum!” dediğimde, korunduğunu söyleyip, “İçime boşal! İçime boşalmanı istiyorum!” dedi. Canıma minnetti, en hoşlandığım final buydu. Darbelerimi serileştirip daha da süratlendim. Çıkan şakırtı sesleriyle birlikte alev topu gibi döllerimi tazyikli bir biçimde Emelin amına fışkırtmaya başladım. Döllerimin kadehten boşalırcasına rahim duvarlarına çarptığını sezebiliyordum. Bir zaman kesik kesik, kasıla kasıla boşaldım…

İkimiz de çok hafiflemiştik, ama amından hemen çıkmayıp, 10 dakika kadar öylece oynaştık durduk. Daha sonra birer Orgazm sonrası sigarası yakıp, yatakta muhabbete başladık. Benden çok beğendiğini, kocasıyla sevişirken dahi beni hayal ettiğini filan anlattı. Uzunca bir müddet öpüştük ve ben konutuma gittim. Emel ertesi gün saat 14:00 ’e kadar yatmış, “Beni sefil ettin!” dedi. Çok mutluydu, o geceki sikişmemizde iliklerine kadar doymuştu. Emel ile ilişkimiz hali hazırda devam ediyor, ama sanırım azıcık uzaklaşacağız, zira kocası yakın bir ile atandı. Sanırım taşınacaklar. Buna üzülüyorum zira beni onun kadar mutlu eden sikişken bir kadın tanımadım!

Tüm zevklerin ve mutlulukların sizlerin olması dileğiyle.

496 toplam, 0 bugün

İzmir ’e Yerleşme mi Yerleştirme mi

Hikayeler Eylül 2, 2021

Üvey Babam ile Her Gece İlişki Yapıyoruz

Merhabalar, ben Cenk. Hikayeme başlarken kendimi tarif edeyim azıcık. 1,85 cm boy, 77 kilogram, ela gözlü, dalgalı kahverengi saçlı, 40 yaşında bir mimarım. Eşimi ikiz kızlarımı doğururken kaybettiğimden beri, 15 yıldır bir daha da evlenmedim. İşlerim gereği ülke çapında tanınan, çok sık seyahat eden, keyifli, sosyal, çevreyi tarafından çok sevilen birisiyim. Hanım dostlarım çok İlişkii, çapkın, karşı konulmaz, centilmen ve iblis tüyü sahibi olduğumu, erkek dostlarım da ‘Zevk pezevengi ’ olduğumu söylerler.

Dünyayı ve ülkeyi baştanbaşa dolaşmaktan, farklı kültürleri tanımaktan dolayı yemek ve alkol kültürüm çok gelişmiştir. Tabi bunun yanında iyi giyinmeyi, nitelikli yaşamayı da ayrıca severim. İş hayatıma 17 yaşımda İstanbul ’a Mimarlık okumaya geldiğimde başladım ve o gün bu gün 23 yıldır piyasa da çok şey kazandım. Kızlarım eğitimini İngiltere ’de özel bir mektepte sürdürüyorlar. Ora da tatil kumpası değişik olduğundan ve benim de sıkça seyahatlerimden dolayı en iyi ihtimalle ayda 2 kere konuşabiliyoruz.

İş merkezim İstanbul ’daydı. Ta ki 5 sene evvel İzmir ’de 5 yıldızlı bir Otelin ince işleri ve dekorasyonunu alana kadar. İş bir sene sürecek kadar büyük olunca İzmir ’e geçici bir Ofis açmak istedim. Askerliğimizi birlikte yaptığımız Emre arkadaşım İzmir ’de Emlak Ofisi sahibi olduğu için hemen aradım. Bana Alsancak ’da en üst kat ve mümkünse terası olan bir ofis ile Sahil Konutlarında bir Villa bulmasını rica edip, 3 gün sona İzmir ’de olacağımı söyledim. 3 günde personellerimi, kalan işlerimi, mobilya ve mermer atölyelerimi organize edip uçağa sıçradım. Havaalanında beni Emre ’nin sürücüyü karşıladı. VIP bir minibüs ile Emre nin ofise geçtik.

Ofise girerken Ayça ile kapıda karşılaştık. Ayça Emre ’nin eşi. Ayça da benimle aynı mektepte Peyzaj Mimarlığı okurken tanışmış, bir süre Flört etmiş, çok hoş bir İlişki hayatı paylaşmıştık. Daha sonra o Kanada ’ya mastır yapmaya gitmiş, ben rahmetli eşimle tanışmıştım. Benim düğünüme Emre ve Ayça da gelmişti. Ayça ayrıca eşimin de dostuydu. Düğünde Emre ve Ayça tanıklarımız olduktan sonra kaynaşmışlar ve 2 sene sonra da onlar evlenmişti. Kapıdan içeriye sarmaş gez girdik Ayça ile. Emre ’nin odasına geçtiğimizde kanka ile sarmaş gez olup 6 aydır görüşmemiş olmanın etkisiyle şakalaşıyor, hasret gideriyorduk. Emre benim Ayça ile ilişkimi öğreniyordu. Askerdeyken de Emre ile yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmediği gibi, tam taburun lojmanlarında tadına bakmadık kimseyi vazgeçmemiştik da. Bazen grup yaptığımızda acayip ritim yakalatır, muhteşem zevkler alırdık. Tabi bizimle olan Hanımlar da öyle.

10-15 dakika sonra Emre ye bana bir şeyler bulup bulamadığını sordum. O da, “Didem sana destekçi olacak üstat.” dedi. “Didem kim?” diye soruyordum ki, arkamdan bir ses, “Benim.” deyiverdi. Geçip karşıma oturan 22-23 yaşlarında, 1.70 boylarında, çıtı pıtı, mavi gözlü, esmer bir bomba, “Nasılsınız Cenk Bey?” diyerek mevzuya girdi. Kısa bir afallamışlıkla elini sıkarken gözlerimi de üzerinden ayıramıyordum. Didem bir iki seçenek bulduğunu, beni dolaştırıp karar vermemi sağlayacağını söyledi. “Zaman kaybetmeyelim…” dedim. Ayça, “Bu akşam seni bize yemeğe bekliyoruz, sakın gerekçe bulma!” dedi. “Peki!” diyerek ayrıldık. Otomobilde Didem TV ’ye bir tanıtım CD ’si koyarak gideceğimiz Ofisler ve Villalar ile alakalı görsel sunum yapmaya başladı. Kısa bir süre içerisinde ilk gösterdiği Ofise “Gidelim, fena görünmüyor!” dedim. 10 dakika sonra vasıtadan indik ve 7 katlı binanın asansörüne bindik.

Ofisin kapısını Didem açarken, tek parça Şile Bezi beyaz elbisesinin içerisinden sütun gibi bacakları ve şekilli yuvarlak kalçaları kapıdan sızan gün ışığı ile ortaya çıkmış ve ben bu manzaraya takılmıştım. Didem de kendisine baktığımı ve araştırdığımı görüyor, ama resmiyeti de bozmuyordu. Ofisi çok sevdim. Kısa bir iki ölçüm yaparak kafamda nasıl ve ne ile yerleştireceğime de karar vermiştim. Didem de kaçamak gözlerle beni izliyor ve takip ediyordu. “Tamam Didem, yakalayalım burayı!” dedim. Kapıdan çıkarken Didem ’in ayağı pervaza takıldı ve sendeledi. “Off!” diyerek acı belirtti. “Aman!” diyerek düşmesine mani oldum. “Birşeyim yok.” diyordu ama, eğilip baktığımda orta parmağının kızardığını gördüm. Ayakkabısını çıkardım ve parmağının kırılıp kırılmadığını hakimiyet ettim. Sadece vurmanın etkisi ile canı yanıyordu. Alta indiğimizde o arabaya yöneldi, ben ise köşedeki Eczaneyi fark edip oraya yöneldim ve “Beni azıcık bekleyin.” dedim. Döndüğümde elimdeki kremi görünce çok afalladı. Hafif masaj yaparak kremi parmaklarına ve bileğine yedirdim. Didem bir yandan bana bakıyor, bir yandan da, “Lütfen Cenk Bey siz zahmet etmeyin.” diyordu.

Bu arada vasıta bizi tutmayı düşündüğümüz Villaya götürdü. Güvenlik bizi içeri alırken ben vasıtadan inip yürüyerek gelmek istediğimi söyledim. Didem bana eşlik etmek istedi, ama “Siz arabayla gidin, ben sizi bulurum.” deyip yasakladım. Site 8 Villalı, denize sıfır, birbirinden peyzaj ile parçalanmış, çok lüks bir konumdaydı. Didem vasıtadan inmiş beni beklerken ben de dolaşarak yanına gittim. “Site hoş, Villanın içi de hoşse bu iş tamam!” diyerek, kapıyı açmasını istedim. İçeri girdiğimizde 6 odalı, geniş salonlu, her odasının banyolu olduğunu, sauna, havuz, şarap mahzeni, müştemilat olduğunu da bildim. İkinci katı da süratlice dolaşıp, “Tamam Didem, burayı da yakalayalım!” dedim. “Hayret!” dedi birden. “Neden böyle söyledin?” deyince, “Emre Bey sizin güç seven, seçici, titiz olduğunuzu söylemişti, ama aksine kararlı, ne istediğini bilen birisiniz, bu surattan donakaldım.” dedi.

Ben de gülümseyerek, “Başka birşeyler de söyledi mi?” dedim. “Evet, çok çapkın olduğunuzu, aynı zaman da bayanların size karşı koyamadığını filanda söyledi.” dedi. “Peki, sen ne düşünüyorsun?” dedim. “Çapkınlığınızı bilemem ama ben yakışıksız bir şey sezmedim.” dedi. Ben de, aslında iyi çalışarak benim seveceğim yeri bütün isabetli seçtiğini, işini iyi yaptığını söyleyerek ona kompliman yaptım. Villanın mahzenine dik ve dar bir merdiven sistemi ile iniliyordu. Gerçekten profesyonelce yapılmış, taşından harcına, ahşabından metaline kadar nitelikli malzeme kullanılmıştı. Mahzenden çıkmak için merdivenlere yöneldiğimizde, Didem önde ben arkada, bacaklarına ve şekilli, yuvarlak hatlı bedenine bakarak ilerliyorduk ki, Didem dengesini kaybetti. Hemen belini yakaladım ve devrilmesini yasakladım. Didem, “Çok pardon Cenk Bey, bugün sakarlığım üzerimde.” dediyse de ben, “Bitkinliktendir filan…” diyerek geçiştirdim.

Emre ’nin Ofise dönmek için vasıtaya binerken telefonum çaldı. Arayan asistanım Aslı idi. Ben telefonda, “Merhaba canım, tamam hayatım, iyi düşünmüşsün tatlım…” diye Aslı ’ya hitap ettikçe Didemin gözler bana dikilmiş, meraktan çıldırır bir biçimde beni izliyordu. Telefonu kapattığımda, “Eşiniz mi?” diye sordu Didem. “Konutlu değilim.” dedim. “O zaman kız dostunuz herhalde?” dedi. “Hayır kız dostum da yok.” dedim. “Peki kiminle bu kadar samimi konuşuyorsunuz ki?” dedi. Ben de, “Asistanım.” dedim. Didem azıcık tebessümle karmaşık, “Asistanınızla çok yakınsınız sanırım?” diye imalı imalı konuştu. Ben de, “Evet, ismi Aslı ve inan dediğin gibi çok yakınız.” dedim. “Çapkın olduğunuzu zati söylemişlerdi, afallamamak gerek.” dedi Didem. Ben ise, “Aslı Asistanım ama, aynı zaman da da yeğenim.” dedim. Afallayan Didem nasıl özür dileyeceğini donakalıp mahçup oldu.

Emre ’nin yanına vardığımızda olanı anlattım ve lüzumlu operasyonların yapılması için Aslı ’yı aramalarını ve onunla resmi işleri çözmelerini istedim. Didem ’e çok teşekkür ederek, Emre ’den izin istedim ve akşam buluşmak üzere ayrıldık. Uçak yolculuğu ve Emlak bulma işi beni yormuştu. Ama aklım da Didem ’de kalmıştı.

Otelime vardığım da duş alarak yatağa uzandım ve hemen Ayça ’yı aradım. Emelim akşam yemeğine Didem ’i de çağırması doğrultusundaydı. Ama Ayça, “Vazgeç şimdi Didem ’i, seninle tanışmak için yanıp alevlenen Lolita bir meslektaşın var, aynı zaman da benim de kuzenim!” dedi. “Ayça yapma ne olur, başka zaman…” filan desem de söz dinletemedim. Bir iki saat odamda dinlendikten sonra, keten ekiplerimi giyerek lobiye inmiştim ki, sürücünün beni kapıda beklediğini gördüm. 10 dakika sonra Emre ’nin Villasına varmıştık. Onların konutu da Sahil Konutlarında ama bana 2 sokak uzaktaydı. Bu arada, Emre ’nin babası İzmir ’in sayılı eşraflarındandır.

Ayça ve Emre beni Esra ile tanıştırdılar. 24-25 yaşlarında, 1.70 den uzun duran, ince hatlı, uzun kumral saçlı bir kızdı Esra. Emre havuz başına davet etti. Yemek evvelsi konuşurken bir yandan da Bourboun yudumluyorduk. “Üstat geçen gelişinde getirdiğin Maker ’s Mark Bourboun bu, anımsadın mı?” dedi Emre. “Evet, bu Bourboun ’u alabilmek için 3 saat sıra beklemiştim, Manhattan ayazında, onu anımsadım şimdi…” dedim, gülüştük.

Ayça bana dönerek, “Cenk, kuzenim Esra da bizim mektepten mezun oldu, Fransa ’da da master yaptı, bir yıldır beraber benimle çalışıyor. Özel tasarım mobilya mevzusunda uzmanlaştı…” diyerek Esra ’nın kim olduğunu anlattı. Esra çok alımlı, doğuştan şuh, bütün anlamıyla erkeklerin başını döndürecek biçimde oturan, kalkan, konuşan bir kızdı. Beni 5 yıldır basından takip ettiğini, çalışmalarımı hayranlıkla izlediğini filan anlattı. Artık masaya geçmiştik, mezeler, salata, Kalamar, Ahtapot bütün istediğim gibi hazırlanmış bizi bekliyordu. Emre, “Üstat şarabı sen seçersin, benimle dalga geçmeyesin diye sana vazgeçtim o işi.” dedi. “Estafurullah dostum.” dedim. “Gel mahzenden seçelim, hem de koleksiyonumu bir görürsün.” dedi.

Mahzene indiğimizde, “Günün nasıl geçti?” diye sordu. “Çok güzeldi, Didem de çok hoş bir kız, keşke bu akşam o da olsaydı.” dediğimde, “Oğlum boş ver şimdi Didem ’i, Esra sana resmen aşık, bu akşam azıcık ilgilensen hemen yatağına girecek vaziyette!” dedi. “Yahu Ayça ne der?” diyordum ki, Emre güldü, “Ayça daha geçen gün geleceğini dinlediğinde bunu tasarladı, her şey hazır başka bir deyişle!” dedi. “Balık olarak ne var?” diye sordum. Dülger balığı ve kocaman Barbun olduğunu bilince, beyaz şarap seçmek istedim. Bu arada Emre, “Çok şanslısın üstat, Esra ’ya ben de asılıyorum, ama bir cinsli yatağa atamadım! Hatta geçen hafta Ayça, Esra ve ben tekne ile Çeşme ’den Yunan Adaları yapalım diye bir haftalığına çıktık, Ayça da Esra ’yı aramıza almamıza olur verdi ama, Esra bize katılmadı. Ama bu gece seninle olmak için yanıp alevlenirken, bakarsın gecenin sonunda birlikte olabiliriz!” dedi.

Ayça ve Emre ’nin çocukları olmuyordu. Sorun sanırım Ayça ’da olduğundan ve Emre ’nin ailesi de çocuk istediğinden bu mevzu sorun oluyor, ama yönet ediyorlardı. “Bakarız dostum. Biliyorsun sipariş İlişki beni bozar, gecenin ilerleyen saatlerinde civara göre davranırız.” dedim. Şarabı seçip yukarı çıkarken merdivenlerde Emre söze girdi, “Ayça geçen gece senin ismini sayıklıyordu rüyasında üstat.” dedi. Ben de, “Dostum kıskandın diyeceğim ama, senin böyle bir mizacın olmadığını öğreniyorum, siz evlendiğinizden beri belki 4-5 kere birlikte olduk zati sen, Ayça, ben ve öbür kızlarla. Sorun nedir?” dedim.

“Yok üstat sorun değil, azıcık Ayça ’ya da alaka gösterirsen, ben de Esra ’yı sikebilirim diye umut ediyorum ve hatta bakarsın bir çocuk yaparız diye de düşünüyorum.” deyiverdi. “Anlaşıldı dostum dedim, senin tezgâh emin oldu, yaparız bir kıyak!” dedim. Didem ’in erkek dostu olup olmadığını sordum, “Vardı ayrıldılar. Korkma ben Didem ’i zati sikiyorum, sıra sana da kazanç. Hem onun gece hayatı ve dostları da süratlidir, sana çok kapı açar!” dedi.

Masaya oturduk, şarabı ben servis ettim. Esra bir yandan atıştırırken bir yandan da yurt içi yurt dışı yaptığım işeri takip ettiğini emin edercesine sorular soruyor, İzmir ’de yapacağım meşhur otel dolayısıyla İzmir ’li mimarların beni kıskandığını, haset ettiklerini filan anlatıyordu. Ben de Ayça ve Esra ya bu proje de birlikte çalışmayı önerdim. Nasılsa birilerine gereksinimim olacaktı. Sevinerek kabul ettiler. “Detayları daha sonraya vazgeçelim, iş konuşmayalım.” dedim. Gece yarısına kadar eski günlerden, Ayça ile benim aşk serüvenlerimden, Emre ile tanışmalarından filan bahsederek zaman geçirdik. Ben deniz kenarına Kamelya ’ya gitmeyi önerdim. Masadan kalkarken Esra ’ya kolumu uzattım ve koluma girdi. Bana yaslanarak yürüyorduk. Bir yandan da Esra ile samimileşmiş, özel mevzulara girmeye başlamıştık. Esra sarih sarih beni çok sevdiğini emin ediyordu.

Kamelya ’ya yayıldık, dolunaya yakın bir ay, rüzgârsız ve sarih bir gece de sohbet ediyorduk. Esra bana iyice smektepmiş hafif hafif kolumu okşayarak sohbete katılıyordu. Ayça Emre ’ye sırtını yaslayıp, bacaklarının arasına girmiş biçimde oturuyordu. Emre, “Şaraba devam edelim mi, yoksa daha sert bir şeyler mi içeriz?” diye sordu. Ben, “Hanımlar karar versin.” dedim. Esra, “Şaraba devam edelim.” dedi, Ayça da onayladı. “Peki, ben mahzende gördüğüm siyah Moldova şaraplarından alıp geleyim.” dedim.

Emre, “Üstat hizmetlileri dinlenmeye gönderdim, mahzenin anahtarı ve kadeh için ben de geleyim.” dedi. Ayça ise, “Sen dur, ben hem onları verir hem de üzerimize şal alırım, ben gideyim.” dedi. Ayça ile beraber Villaya doğru yürümeye başladık. Bana yolda, Esra ’yı nasıl bulduğumu sordu. “Güzel ve kültürlü bir kız.” dedim. “Çıkmayı düşünürmüsün?” dedi, “Ayça beni biliyorsun, ben birileri ile sürekli bir ilişki yaşamam, ama dostluk edebiliriz. Şayet Esra usuna bu cins bir birliktelik getirmiyorsa, bana uyar.” dedim. O da aynen benim dediğim gibi olduğunu söyleyerek beni onayladı. “Sen nasılsın?” dedim Ayça ya, o da Emre nin ve ailesinin çocuk ısrarı hariç gayet iyi olduklarını söyledi. “Sorun kimde, ya da nedir?” diye sordum. Ayça, “Bende…” dedi. “Neyin varmış senin?” diye sorduğumda, hamile kalabildiğini, ama hamileliğinin ilk 3 ayında düşük yaşayıp bebekleri düşürdüğünü söyledi.

Mutfağa girdiğimizde boynuma sarılıp ağlamaya başladı. “Ne yapayım ben Cenk, bana yol göster!” dedi. Ben de, “Düşünürüz bir yolunu… Esra senin kuzenin, sizin için bir bebek doğurmayı kabul eder mi?” diye sordum. “Biz bunu Esra ile konuştuk, o olur dedi ama, bebeği benim doğurduğumu nasıl ayarlayıp bizimkilere yutturacağız, onu öğrenemedik.” dedi. Ben de, “Hamile kalınca hekim tavsiyesi ile yurt dışında bir merkez de korunak doğum sürecini geçireceğini anlatırız ailene, orada rahatsız edilmeden Esra doğumu yapar, siz bebeği alır kazançsiniz.” dedim.

Gözleri ışıldadı ve dudaklarıma yapışıp uzun uzun beni öptü. “Kızım dur, zati ara ara usuma geliyorsun, sikim kazık gibi oluyor, şimdi sırası değil!” dedim. “Bana ne, umurumda değil!” dedi. Hafif hafif ayakta sevişiyorduk. Ben Ayça ’nın kulağına, “Bu gece bütün sırası, istersen dördümüz birarada bu işi tasarılarız.” dedim. Ayça, “Sanırım Esra hamile kalamaz bu günlerde, zira adeti 18 yaşında bitti, biliyorum.” dedi. “Olsun, başlangıç olur.” dedim.

Ayça yukarı şal almaya çıktı, ben mahzenin anahtarını aldım alta indim. Ama mahzenin kapısı sarihti. İçeriden de inlemeler geliyordu. Kafamı uzattığımda baktım ki, Emre ’nin sürücüyü, bize yemekte servis yapan Ukraynalı hizmetçi kızı kanırta kanırta sikiyor. Hiç istifimi bozmadan yanlarına gittim. “Rahatsız olmayın.” diyerek alacağım şarapları alıp kapıya yöneldim. Sürücü peşimden koşup, “Beyim ne olur bağışlayın, hem konutluyum, hem de Emre bey beni kovar, işsiz kalırım, bu malikânede ben, karım, Üniversite ’de okuyan kızım, bahçe işlerine bakan oğlum ve gelinim, birlikte çalışıyoruz.” diye yalvarmaya başladı. “Rahat ol Remzi Efendi, benim ağzımdan bir şey çıkmaz, ama sen de daha dikkatli ol!” dedim. Derlenen hizmetçi kız da yarım yamalak Rusçasıyla özür dileyip bizi beklemeden sıvıştı.

Ben yukarı çıktım Ayça ’ya seslendim, ama yanıt alamadım. Yukarı kata çıktım, bir odadan ışık geliyordu. Kapıdan bütün girecektim ki Aslı ’da çıkmaya çalışırken çarpıştık. Bana sarıldı ve “Hadi inelim, zaman kaybetmeyelim.” dedi. Merdivenlerden inerken sürekli kalçalarını sıkıştırıp arada da öpüyordum. Sarmaş gez sahile inerken sürekli şakalaşıyorduk. Esra ve Emre, “Nerede kaldınız yahu?” dediler. Baktım, Emre Esra ’nın yanına uzanmış, ama Esra çok sokulmadan oturuyorlar. Emre ile göz göze geldik, ona tamam bu iş der gibi işaret çaktım.

2 saat süresince hem şarapları yuvarladık, hem de benim çapkınlıklarımdan, onların bir iki değişik tecrübelerinden filan bahsettik. Esra ’nın Fransa ’da birkaç erkek dostu olmuş, ama çok özel bir şeyler yaşamamış, Ayça benimle olan ilişkisinden başlayıp Kanada ’da konutlu bir adamla yaşadığı ilişkiyi, daha sonra da Emre ile olan konutluluğunu ve Emre ile bir iki grup İlişki tecrübelerini anlattı.

Ayça, “Saat 3 olmuş, ve ben artık üşüdüm.” diyerek içeriye geçmeyi önerdi. Ben Ayça ’yı elinden yakalayıp kaldırdım, Esra hafif kıskançlıkla gözlerimin içine bakarken, ona da elimi uzatıp kaldırdım. Emre kadehleri ancak alabildiğinden, ben kızları sağıma ve soluma alarak Villaya doğru yöneldik. Emre arkadan sesleniyordu, “Üstat hep ballısın sen!” diye. İçeriye geçtiğimizde ben odamı sordum. Ayça, “Yukarıyada, soldan ikinci oda.” dedi. “Bana göre bir şeylerin var mı Emre, şort, boxer her hangi bir şey olur.” dedim. “Var üstat, ben de üstümü dokunuşayım rahatlayalım, gel benimle.” dedi. Ayça da Esra ile peşimizden geldi.

Ben üstümü değiştirirken telefonum çaldı. Kim bu saat ’te derken baktım ki Japonya ’da tatilde olan ortağım Tamer arıyor. 10-15 dakika kadar konuştuk, benim bir iki özel Gurme besin isteğim vardı, onun için aramış. Telefon dolayısı ile oyalanınca, tez edip kapıya yöneldiğimde, Esra ’yı banyodan 18 yaşında çıkmış ıslak saçları ve Yavruağzı renkli bir Babydoll içinde gördüm. “Muhteşem görünüyorsun!” diyerek dudağına bir öpücük kondurdum. “Yemekten beri sana yakınlaşabilmek, yalnız kalabilmek için çırpınıyorum! Altta çok oyalanmayalım ne olur, yukarıya çıkalım.” diye ilave etti.

Merdivenden indiğimizde Ayça ve Emre alt alta üst üste sevişiyorlar, gözleri bizi dahi görmüyordu. Esra, “Hadi biz yukarı çıkalım.” derken, biz Emre ve Ayça ile göz göze geldik. Biz yukarı çıkıyoruz işareti yaptım. Emre başıyla onayladı. Odaya çıkarken, SMS ile Emre ’ye “Bir saat sonra sizde yanımıza gelin.” mesaj gönderdim.

Odaya girer girmez Esra dudaklarıma yapışıp dilini ağzıma sokarak bana emdire emdire öpüşmeye başladı. Öpüşerek geri geri yatağa doğru geldik ve yatağa düştük. Seri bir hareketle Esra üstündekileri ve benim boxerı çıkardı. Sikime öyle bir yapıştı ki, sanırsınız çok uzun senelerdir yarak yememiş, Abazalıktan can veriyor. Sikimi bütün dibine kadar yutuyor, asla elini kullanmıyordu. Bunu görünce usulca, “Fransa ’da bu işin de master ’ını yapmışsın.” dedim güldü. Gerçekten öpüşmesi de, saksosu da Stil ’di.

Birkaç gündür İlişki yapmadığım için spermlerim full dolu Esra nın ağzına boşalmak için bekledim. Ağzını sikime öğle hoş sokup çıkarıyordu ki, boğazına ve ufak diline dokunan sikimin başı acayip sertleşmiş ve kocamanlaşmıştı. Çok geçmeden tazzikle ağzına boşaldım. Esra kasılmalarım bitene kadar saksoya devam edip, ne var yok hepsini yutup banyoya gitti. Ağzını çalkalayıp geldi, yanıma uzandı. Ben direk Portakal kocamanlığındaki göğüslerine yumuldum. Göğüs uçları pembe ve çok kocaman sertti. Sanki o göğüslerin tümünü ağzıma sokabiliyordum. Buna bayılırım. Esra da buna bayılıyormuş meğerse.

Esra ’yı çevirip ben de onun o muhteşem bal kutusu amcığına dilimi değdirmeye başladım. Ama henüz yalamıyor, minik dil darbeleri ve üflemeler ile onun irkilmesini kasılmasını sağlıyordum. Git gide dilimin tamamını o daracık pak amcığa sokup çıkarmaya başladım. Esra yüksek sesle inlemeye başlamış, altımda yılan gibi kıvranıyordu. Birden onu ters çevirip surat üstü yatırdım. Bacaklarının üzerine oturup arkadan o daracık, sıcacık, amber kokulu amcığa tek saldırıda sikimi soktum. Derin bir “Ohhhhhhhhhşş…” sesi çıktı. Tüm ağırlığımı Esra ’ya verip, uzun saçlarını havalandırıp ensesini hafif hafif ısırmaya, kulaklarını tümden ağzıma alıp yalamaya, ritimli bir biçimde de arkadan ağırlığımla beraber sikimin tümünü çıkarıp sonuna kadar sokmaya devam ettim.

Esra çarşafı elleriyle sıkıyor, yastığı dişliyor, arada da geniş geniş “Ohhhhh…” diye inliyordu. Birden içinden çıkıp Esra ’yı çevirip kendim sırt üstü yattım. Esra oyalanmadan sikime oturdu. Ama ne oturma. Sikimin tümü amına girsin diye bacaklarını ayırıp, taşaklarıma kadar oturup kalkıyordu. Bu süre de en az 3-4 kere boşalan Esra birden sikimden inip domaldı. Ben de arkasına geçip kasıklarına vura vura arkadan Esra ’nın o daracık amına girip çıkmaya başladım. Boşalacağımı hisseden Esra, “Sakın çıkarma, korunuyorum! Ah, Ohh, Devam!” diye diye hem beni hem kendisini orgazma eriştirdi.

Esra ile öylece uzanıp kaldık bir süre. “Sen nasıl bir erkeksin Cenk?” diye diye sikimle oynuyor, kıllı göğsümü okşuyor, memelerini ağzıma veriyor, dilini ağzıma sokup beni yutuyordu. Ben, “Banyoda azıcık arınılalım.” dedim. İkimiz birden duşa girdik. Ayak üstü bir birimizi okşayarak arınıldık. Odaya tekerrür girdiğimizde, yatakta Ayça ’yı, üzerinde bir havlu ile uzanmış gördük. Ben Ayça ’nın yanına uzandım. Esra da benim öbür yanıma uzandı. Ayça Esra ’ya, “Nasıl, dediğim kadar varmıymış tatlım?” dedi. Esra ise, “Fazlası var kuzen, şimdi senin neden ara sıra Cenk diye sızlandığını kavradım!” diyordu. Esra sigara içmek istedi. Ben odada içmemesini, en sevmediğim şey olduğunu söyledim. Ayça da, “Emre de sigara içtiği için altta kaldı, yanına git, için sigaralarınızı!” dedi. Esra sigara alıp alta indi. Ayça bana dönerek, “Seni çok özledim Cenk!” dedi.

Az sonra Ayça ’yı kucağıma almış çılgınlar gibi sevişiyorduk. Ben altta, Ayça üstte, 69 pozisyonuna geçtik. Ayça ’nın amcığını yalayıp öpmüyor, sanki ısıra ısıra yiyordum. Gözüm Ayça ’nın göt deliğine takıldı. Genişlemiş ve kayganlaşmış olduğunu fark ettim. Ayça beni yalayıp yutarken, “Emre ile azıcık evvel sanırım Götten İlişki yapmışsınız?” diye sordum. O da, “Yok, Emre Götten İlişki sevmiyor, benim ise biliyorsun eskiden beri güzelime gider, kendiliğimi rahatlıyorum!” dedi. Ayçayı çevirdim, dört ayak domaltıp götünü iyice yalamaya, parmaklamaya başladım. Ayça, “Mmmhhh, bu zevki unutmuşum nerdeyse!” diye kalçalarını sallıyordu.

O pozisyonda kalktım ve Ayça yatakta, ben yere inmiş olarak ayakta Ayça ’nın göt deliğini alıştırmaya başladım. Az sonra zorlanmadan başını aldı. Birkaç saniye sonra ıkınarak sikimin tümünü götünde kaybetti. O inliyor, haykırıyor, ben de sert bir biçimde Ayça ’nın götüne taşaklarıma kadar sokup, şap şap sikiyordum. Bir süre sonra baktım, Emre ve Esra içeri girdiler. Esra direk yanıma gelip beni öpmeye başladı. Emre ise Ayça ’nın ağzına sikini uzatıp saksoya başlattı.

Ben, “Muhteşemsin Ayça!” diyerek köklemeye devam ettikçe, Esra kulağıma eğilip, “Bir de benim kara kutumun tadına bak bakalım, hangisi daha lezzetliymiş!” diyordu. Ayça inleye inleye orgazm oldu. Ben ise boşalmamış olarak kazık gibi sikimle Esra ’ya dönüp, onu ayakta ters çevirip komidine dayayıp, 18 yaşındaden arkasından amcığına sokmaya başladım. Ayça bana seslenip, “Aşk olsun Cenk, o spermleri bu gece ben istiyorum, gel yanıma!” diyor, ama Esra bana vazgeçmiyordu. Kendisini geriye doğru yaslayıp, bana, “Boşalacağın zaman çık ve Ayçaya boşal bari, beni yarım vazgeçme!” dedi.

Esra daha beni fazla tanımadığından, ne kadar uzun süreyle boşalmadan sikebildiğimi öğrenmeden konuşuyordu. Esra fazla dayanamadı ve yarılırcasına orgazm oldu. Ben Ayça ’nın götüne tekerrür sokarken, Emre seslenip, “Üstat nasıl bir zevk bu göt sikmek? Ben bir cinsli kavramıyorum!” dedi. Esra da Emre ’yi çağırıp, “Gel buraya, kaç gündür beni istediğini biliyorum, Ayça ablama ve Cenk ’e dua et, yoksa beni düşünde görürdün!” deyip Emre ’ye sakso sürükleyerek onu sertleştirmeye başladı.

Ben 10-15 dakika sonra Ayça ’nın götünden çıkarıp amına soktuğum sikimi azıcık daha gidip geldikten sona Ayça ’nın içine boşalttım. Ayça öyle bir zevkle bana sarılıyor ve sıkıyordu ki, Esra kıskançlıkla Emre ’ye daha iyi muamele etmeye başladı, Emre ’yi yatağa itip üzerine çıktı. Süratle sikinin üzerine oturup kalkıyor, bir yandan da Ayça ve bana nispet yapıyordu. Emre böğüre böğüre Esra ’nın içine boşaldı. Esra bu kadar erken boşalan Emre ’ye kızıp banyoya girdi. “Yuh be birader 10 dakikada neden boşalıyorsun?” dedim, “Ne yapayım çok tahrik oldum!” dedi.

Ben banyoya gidip Esra ’nın yarım kalan zevkini tamamlamaya karar verdim. Esra lavaboya eğilmiş suratını deviriyorken eğilip azıcık evvel yıkandığı emin olan amcığını ve götünü yalamaya başladım. Azıcık sonra kalktım ve musluğu açıp Esra ’nın kafasını syatıl altına soktum. İyice hafiflediğine emin olduğum anda Esra ’nın arkasından amına sokup sokup çıkarmaya başladım. Esra ’nın kafasından sular süzülüyor, dizleri nerdeyse çözülmeye başlamış, yere yığılıyordu. Klozete oturdum ve Esra ’yı ters çevirip, duraksız tek saldırıda götüne soktum. Banamısın demedi. Sadece kollarımı sıkışından kavradığım kadarıyla canı yanmış, ama muhakkak da etmiyordu. Esra hiç duraklamadan sikime oturup kalkıyor, koca yarağım o daracık göt deliğinde kayboluyordu.

Esra birden kalktı ve beni sürükleyerek odaya götürdü. Yatağa uzanırken Ayça ve Emre alt üst olmuş sikişiyorlardı. Esra, kavradığım kadarıyla Ayça ablasına bak göt nasıl verilir diye nispet yapacaktı. Esra gerçekten olağanüstü kıvraklıkla götünü oynata oynata beni içine alıyor, ben diplemeye girerken o kalçasını kasıklarıma sertçe ittiriyor ve çıkan ses ile hepimiz tahrik oluyorduk. Esra birden Emre ’yi çekti ve sikini ağzına aldı. Emre az sonra beni ittirip Esra ’nın götüne girdi, “Bakalım nasıl bir şeymiş bu…” diye diye Esra nın götünü sikmeye başladı.

Ayça ’nın orgazmı yarım kalmış ve Emre ’ye de kızmalı bir tonla haykırıyordu, “Orospu çocuğu, benim götümü sik diye dilendim oralı olmadın, taze götü görünce sikiyorsun, alacağın olsun!” dedi. Ben Ayça ’yı sırt üstü yatırıp bacaklarını omzuma aldım. Belini iki büklüm yapıp bacaklarını kafasına kadar ittirip çok sert bir biçimde Ayça ’nın amına girip çıkmaya başladım. Ayça inadına haykırıyor, “Sik beni erkeğim, ilk günlerimizdeki gibi, haykırdıra haykırdıra, kanırta kanırta sik!” diyordu. Bunu dinleyen Esra ve Emre daha da süratlenip, çılgınlar gibi sikişiyorlardı. Emre hırlaya hırlaya, Esra çığlık çığlığa boşaldılar. Hepimiz harap bir halde yatağa yığıldık. Uyuyumaya karar verdiğimizde, saat sabah 5 olmuştu…

465 toplam, 0 bugün

Baldızım ve Kız Dostuyla Üçlü Sikiş

Hikayeler Eylül 2, 2021

Üvey Babam ile Her Gece İlişki Yapıyoruz

Baldızımı götten siktiğim günden sonra, pek fazla fırsatımız olmadığı için kaçamak sikişler yaptık. Zati baldızımla sikiştikten takribî 1 yıl sonra işyerimi İstanbula taşımam gerekiyordu. Aylardan Kasım idi, taşınacağım için daha önceki işyerimde işlerimi yavaş yavaş derlemeye başlamıştım. Cep telefonuma bir ileti geldi, “Bana borcunu nezaman ödeyeceksin?” yazıyordu. Numara bende kayıtlı değildi, kime ne borcum var diye merak ettim ve aradım. Bir tane kız çıktı, “Kimsiniz? Ne borcu?” filan diye sordum. Telefondaki kız coşkuyla, “Ben Hacer! Baldızın Pelinin en yakın dostuyum!” dedi. “Evet tanıdım, fakat sana borcum olduğunu andıramadım, ne borcu?” dedim. Hacer, “Telefonda olmaz, buluşalım ne borcu olduğunu söylerim!” dedi. Ertesi güne buluşmak için anlaştık, fakat bundan Pelinin haberi olmamasını istediğini söyledi. Ben de, “OK!” dedim.

Ertesi gün sözleştiğimiz bir Cafede buluştuk. Hacere, “Anlat bakalım sana olan borcum nerden geliyor?” dedim. Hacer pis pis sırıtarak ve iblisçe bir surat ifadesiyle, “Bak Adnan ağabey, Pelinin seninle beraber olması için ben ikna ettim! Biz Pelinle kardeşten öteyiz, herşeyimizi paylaşırız, Pelin hep senden bahsediyordu, resmen sana tapıyor, hayranlık dinliyordu, ben de enişteni mutlu et, onun altına yat diye usuna girdim! Baldızını götten sikmeni bana borçlusun başka bir deyişle!” dedi. Anlattıkları karşısında donup kalmıştım, “Peki benden ne istiyorsun?” diyebildim. Gülerek, “Korkma yapamayacağın birşey değil, hatta çok güzeline gideceğinden muhakkağım. Pelini haykırdıra haykırdıra götten siktiğin gibi, benimle de beraber olmanı istiyorum!” dedi. Reelinde bu vaziyete çok coşmuştum bir Lolita daha düştü diye, her erkeğin başına gelebilecek bir vaziyet değildi istemeden bir kızın kendisini sunması. Bayağıda hemen önerisini kabul etmem gerekirdi, ama bu vaziyeti baldızım Pelinle paylaşmam gerekir diye düşündüm ve “Olmaz!” dedim. “Neden olmasın, ben istiyorum seni, hem baldızınla beraber oluyorsun da hiç tanımadığın biriyle neden beraber olmuyorsun?” dedi. İçinde olduğum vaziyeti göz önüne alarak naçarca, “Tamam ama nasıl olacak? Bizim konut müsait değil, otele mi gideceğiz?” dedim. “Hayır, Kurban Bayramının 2. günü bizim konut müsait, annemler köye gidecekler, ben gitmeyeceğim, kazançsın beraber oluruz! Haa bu arada, bu konuştuklarımızdan Pelinin haberi olmasın!” dedi. “Tamam!” dedim.

Oradan ufalayınca hemen baldızımı aradım, “Pelin, acil konuşmamız gerekli!” dedim ve baldızımla buluştuk, Hacerle konuştuğumuz herşeyi ona anlattım. Baldızım, “Enişte ben seni kurnaz biri sanırdım, Hacer resmen sana yem atmış, sen de yemişsin!” dedi. “Nasıl başka bir deyişle?” dedim. “Enişte bizim yaşadığımız olağan bir ilişki mi de Hacere anlatayım? Bu senle benim aramda bir gizem, kimseye böyle bir şey anlatılır mı hiç?” dedi. Ben resmen koca bir çam yıktığımı ve yaşamımda ilk kez böyle bir faka bastığımı kavradım. Pelin elimden tutarak, “Olan olmuş artık enişte, yapacak birşey yok, zorunlu olarak Hacerin götünü de sikeceksin!” dedi. Ben kem küm edince, “Enişte daha ne istiyorsun? Hacerin götü de hoştur, hem de götten vermeye aşina o orospu, fena mı işte?” dedi. “Evet haklısın, Hacerin götünden hastalanmıştım zati, hoşlana hoşlana sikerim, ama hadiselerin bu biçimde büyümesi ve beni faka bastırması canımı sıktı!” dedim. “Ozaman biz de Hacere bir reyin oynarız! O benim haberim olmadığını varsayadursun, Hacere beraber gideriz, benim yanımda sikersin orospunun götünü! Ben de ilk kere Hacerin sikiştiğini canlı olarak görürüm, fena mı olur?” dedi. “Tamam!” dedim ve parçaladık ordan.

Artık bayramın gelmesini iple sürüklüyor, ara gizeme Hacerle telfonlaşıyor, heycanla neler yapacağımızı konuşuyorduk. Sonunda Bayram geldi ve Bayramın 1. gününü kaynanamlarla beraber geçirdik, onlarda kaldık. 2. gün baldızımın yanında Haceri aradım, annesigil akşam yola çıkacaklarmış, ertesi gün saat 12 ’de laflaştık. Peline, “Yarın sen konuttan nasıl çıkacaksın?” diye sordum. Baldız da, “Yarın Hacere gideceğimi anneme söyledim, Hacerin ailesi köye gidecek, Hacerle birlikte takılacam diye, annem de izin verdi!” dedi. Benim de gerekçem hazırdı, dostlarla bayramlaşmaya gidecektim.

Sabah hep birlikte kahvaltı yaptık. Eşime, “Aşkım ben dostlarla bayramlaşayım ayıp olmasın.” dedim, eşim de onay verdi. Baldızım da, “Enişte beni de Hacere bırakabilirmisin?” dedi. “Tamam!” dedim ve konuttan baldızımla birlikte parçaladık. İçim güp güp atıyor, heyacanlanıyordum. Hacerlerin konuta vardık, zili çaldık. Hacer kapıyı açtı ve kapıda beni Pelinle görünce çok afalladı, 18 yaşında banyo yapmış, bornozlu haliyle kekeleyerek, “Pelin? Senin ne işin var?” dedi. Pelin de gülerek, “Orospu, benim haberim olmadan enişteme götünü siktirecektin haa? Yok öyle yağma! Götün sikilirken ben de izleyeceğim!” dedi ve içeriye girdik. Hacer, “Ne sikişmesi kızım yaa?” filan demeye kalktı, baldızım da lafını keserek, “Kızım yeme beni, uzatma artık da hadi başlayın sikişe!” dedi ve Hacerin kolundan tutarak, üçümüz beraber yatak odasına geçtik.

Ben hiç müddet geçirmeden Hacerin kiraz dudaklarına yumuldum, bornozunu tek saldırıda çıkarttım. Hacerin bedeni tıpkı varsayım ettiğim gibi pürüzsüz ve neredeyse baldızımın ikizi gibiydi. Yavaşca yatağa uzattım ve bedeninin her tarafını yaladım. O kadar mutluydum ki anlatamam. Hacerin göğüsleri yuvarlak ve muhteşemdi, yalanmadık hiç bir yerini vazgeçmeden amına yöneldim, pürüzsüz kaymak gibi amını dillerken Hacer aldığı zevkten kasılıp kasılıp vazgeçiyordu kendini, o kadar zevk aldığı çıkardığı hırlamalı seslerden emin oluyordu. Amıyla işini tamamladıktan sonra iki bacağını baldızıma yakalatıp kaldırtarak, altından ufak göt deliğini dillemeye başlamıştım. Klitorisi ile de oynayınca Hacer çok geçmeden titreye titreye boşaldı. Amından akan zevk suları götünün deliğine kadar süzülüyordu. Manzara harikuladeydi, mest olmuştum. Bu arada baldızım da çırıl üryan soyunmuştu…

Hacerin orgazmı geçince Haceri domaltarak yatağın uç tarafına getirdim. Baldızımın da dayanağıyla bir çırpıda soyunup, kalkık yarağımı Hacerin ağzına verdim. Hacer baldızıma oranla azıcık daha iyi yalıyordu, ne de olsa İşinin ehliydi orospu. Ben tam bu olanlardan fazla bir zevk alıyor ve hepsini Hacerin ağzına sokmaya çalışıyordum. Hacerin burnunu sıkarak daha ağzını daha da açtırıp derinlere girmeyi muvaffak olmuştum. Hacer boğazına giren yarağın tesiriyle gözünden istem dışı yaşlar süzülüyordu. Baldızım benim bu yaptığımı hayretle izlerken, kendi amını okşuyordu. Ritmik bir biçimde Hacerin ağzını sikerken, baldızım, “Ağzına boşalma enişte, onun da midesi bulanır!” dedi. Ama dinleyen kim, Hacerin burnu tıkalı olduğu için istese de istemese de ağzını sonuna kadar açıyordu. Ben daha fazla sabredemeden tüm şiddetimle boğazına boşalttım döllerimi. Sikimi Hacerin ağzından çıkarmadan, baldızıma bir kadeh su getirmesini söyledim. Ağzından çıkarır çıkarmaz suyu Hacere içirip döllerimin midesine gitmesini sağlamıştım.

Benim orgazmım bittikten sonra Hacerin altına yastıkları doldurup götünü dışarı çıkarmasını sağladım. Ve Hacerin tam şaşaasıyla duran götünü 15 dakika süresince dilledim, yaladım ve parmakladım. Hacerin göt deliği baldızıma kıyasla azıcık daha elastikti, orospunun daha evvel birine deldirdiği hemen emin oluyordu. Baldızımı yatağa çağırarak sikimi yalamasını ve sertleştirmesini istedim. Baldızım sikimi yine kazık gibi yaptıktan sonra da iki eliyle Hacerin götünün yanaklarını aralamasını istedim. Hacerin göt deliğini emerek daha bir genişletip büzüğünü iyice dışarı çıkarttım ve sikimi tükürükleyerek usulca ufak göt deliğine yerleştirdim. Hacerin canı fazla yanmamıştı, bu beni daha tahrik etmişti, süratli ve seri bir biçimde, zevkini çıkara çıkara Hacerin götünün en dibine giriyor çıkıyordum. Hacer aldığı zevkten çığlıklar atarak haykırıyordu, “Daha derine sok, kökle hepsini, tamamla beni!” diye. Baldızım da Hacerin popsuna şaplaklar atıyor, Hacerin sallanan memeleriyle oynuyor, “Bas enişte, dağıt orospunun götünü!” diye gaz veriyordu…

Bu biçimde Hacerin götünü 10-15 dakika süratli git geller yaparak siktikten sonra mükemmel bir boşalma daha yaptım. Bir zaman içinde yakaladıktan sonra sikimi Hacerin götünden sürüklediğimde, Hacer derin bir, “Ohhhhhh!” sürükleyerek aldığı zevki dile getirdi. O gün farklı pozisyonlarda 2 kere daha Hacerin götünü, 1 kere de baldızımın götünü haykırdıra haykırdıra Amını götünü deldim baldızım götü hala açılmamış. Üçlü Sikiş gerçekten muhteşem oluyormuş. Bu vakadan kısa bir zaman sonra biz İstanbula taşındık, uzun bir vakitten beri baldızımı ve Haceri sikemedim. Fakat ikisiyle de telefonda konuşuyoruz, yazın beraber İstanbula gelmek istiyorlar…

Herkese bol sikişli günler!

641 toplam, 0 bugün

Amcamın Karısı Canım Yengemi Amını götünü deldim

Hikayeler Eylül 2, 2021

Üvey Babam ile Her Gece İlişki Yapıyoruz

Ben küçükken, o zamanlar yengem (amcamın karısı) daha 24 yaşındaydı. Dayım ve annem, amcamın karısının yarak manyağı bir karı olduğunu, erkek gördü mü dayanamadığını, hatta onlar buraya taşınmadan bizim ilçede bir polisin onu devamlı siktiğini konuşurlardı. Dayım o polise çok kızar ama birşey yapmazdı. Birgün dayımı bir arkadaşı ile konuşurken duymuştum. Dayım arkadaşına (amcamın karısından bahsederek), “Lan elin adamı ilik gibi karıyı evire çevire sikiyor, ben o kadar asıldım istedim bir kere bile vermedi, ah o küçücük götüne bir soksam varya bir daha da bırakamaz!” diye anlatıyordu. Benim de aklım ermediğinden ne dediklerine bir anlam veremezdim

16 yaşına gelmiştim. İzmirde amcamlara gittiğimiz o tatilde, yengemle aramda birşeyler olacağı içime doğmuştu. Küçüklüğümden beri yengeme sarılıp öperdim ve küçük olduğum için dikkat çekmezdi. Bu arada yengem 34 yaşında, zayıf, minyon tipli, çok şen şakrak, evde açık dışarıda kapalı, bayan kuaförlüğü yapan bir afettir. O gün de Yengem banyodan çıktıktan sonra ben tuvalete girmiştim. Yengemin çıkardığı iç çamaşırları kirlilikte duruyordu. Altlardan yengemin külodunu alıp hemen burnuma götürdüm. Öyle güzel kokuyordu ki, amına gelen ağ kısmında beyazlıklar vardı. Gözlerimi kapatıp kokusunu içime çekerken sikim taş gibi olmuştu. Tam o sırada aynadan kapının önünde yengemin aralıktan bana baktığını gördüm ama kıpırdayamadım. Göz ucuyla yengeme baktığımda gözlerinin sikime doğru kaydığını farkettim. Yengemin külodunu burnumdan indiriken, yengem de sessizce gitti.

İçimi müthiş bir heyecan ve yengemi sikme arzusu kaplamıştı. Hemen banyodan çıktım. Yengem mutfağa gitmişti. Neşeli bir tavır takınıp, elimi cebime sokarak evden başkasının sikimin kalktığını görmesini engelledim ve güle oynaya mutfağa gittim. Yengem tezgahta domates kesiyordu. “Canım yengem benim!” diye şebeklik yaparak, yengemin arkasına dönmesine bile fırsat vermeden, arkasından sarılıp yanağından öptüm. Bu arada da taş gibi olmuş sikimi bütün gücümle yengemin götüne dayamıştım. İnanılmaz heyecanlı bir andı bu benim için. Yengem, “Dur len yemek yapıyorum!” falan diyor, ama götünü de sikimin önünden çekmiyordu. Öyle sıcaktı ki yengemin götü, demek beni seyrederken yengem de azdı diye düşündüm nedense. Kollarımla da boynundan sarıldığım için, yengem kurtulmak için uğraşıyor tarzında götünü de bana bastırıyordu. Amcam mutfağa geldiğinde beni o halde gördü ve “Oğlum iş yaparken yengeni bunaltma, elinde bıçak var, biryerini kestirecek şimdi!” dedi gülerek. Yengem ellerimi açıp kurtuldu, ama amcamın benim sikimi görmesini istemediğinden de arada perdeleme yapıyordu. O tatilde başka birşey olmadı yengemle aramda, ama gece gündüz o anları düşünüp 31 çekmekten sikim yara bile olmuştu.

Aradan 2 ay geçmişti. Babaannem hasta olduğundan bizim evde kalıyordu. Daha büyük bir eve taşınmamız aşamasında amcamlar da geldiler. Daha onların geleceğini duyduğum andan itibaren en az 100 tane plan yaptım. O yaşıma kadar daha hiç kimseyi sikmemiştim, ama çok pornofilm seyretmiştim. Heyecandan uykularım kaçıyordu. Neyse amcamla yengem geldiler. 2-3 gün telaştan sonra 18 yaşında eve yerleştik. Babaannem yatalak olduğu için sürekli yanında birinin kalması lazımdı. Beklediğim fırsat o gün doğdu, amcam arkadaşları ile buluşmaya gidecekti, kuzenim diğer kuzenime gitmiş, abim de ilçe dışındaydı. Annem yengeme, “Biz bir annemlere gideceğiz, sen evdesin nasıl olsa.” dedi. Yengem de, “Tamam siz gidin, ben de rahat rahat bir banyo yapayım!” dedi. İkisi odada yalnızdı, ben balkondan duymuştum bunu. Hemen yaptığım bütün planları bırakıp 18 yaşında durumu değerlendirmeye başladım…

Annem hazırlanırken, ben hemen giyinip, “Halı sahaya maça gidiyorum!” diyerek evden çıktım. Uzaktan evi gözetlemeye başladım, ama içim kıpır kıpırdı. Annemler çıkıp gözden kaybolunca hemen eve gittim, kapıyı çaldım. Kapı biraz geç açıldı. Yengem bana, “Hayırdır, niye geldin?” diye sordu. Ben de, “Yatacağım, maç iptal olmuş!” dedim ve doğruca odama gittim, kapıyı tam kapamadan yatağa sırt üstü uzandım. Yengem dışarıdan sinirle söyleniyor, “Rahatça bir banyo yapamayacağım!” falan diyordu. Bu arada ben yengemi sikeceğimi düşünerek sikimi iyice kaldırdım, daha iyi görünsün diye de külodumu çıkarıp ince eşofmanımı giydim ve uyuma numarası yapmaya başladım. Yengem tam kapımın önünden geçerken birden durdu ve en az 2 dakika baktı. Sonra babaanneme bakıp tekrar geldi, kapıyı yavaşça açtı, yanıma gelerek usulca, “Enis, uyuyormusun?” diye 1-2 kere bana seslendi. Ben hiç ses vermedim, yengem uyuduğumu sansın istiyordum…

Öyle de oldu, yengem ordan bir battaniye alıp yavaşça üzerime örttü. Ama bu arada da birkaç kere koluyla kalkık sikime sürtündü. Yengemin ateşini çok net hissediyordum. Yengem sanki istemeyerek çıktı odadan ve kapıyı yine aralık bıraktı. Sonra babaanneme, “Anne ben banyo yapacağım, banyo kapısını aralık bırakıyorum, birşey olursa seslen hemen gelirim, Enis uyuyor!” dedi. Babaannem de, “Tamam kızım, ben de uyukluyorum zaten, birşey olursa seslenirim!” dedi. Ben göz ucu ile çaprazda kalan banyoya doğru bakıyordum. Yengem banyoya girdikten 5 dakika sonra yatağımdan usulca kalktım. Kararımı vermiştim, yanlışlık olmuş gibi dalacaktım banyoya. Yengem bağrırsa uykudan uyanmış numarası yaparım diye düşündüm. Yüzümü uykulu bir hale getirip işemeye gidiyormuş gibi banyonun kapısına geldim, ama heyecandan neredeyse ölecektim…

Eşofmanımın önünü indirip yarı inik durumdaki sikimi elime aldım ve banyoya girdim. Yengem çırılçıplaktı. Küvetin olduğu tarafa direk bakmadan hemen klozetin önüne geldim ve işemeye çalıştım, ama bir damla çıkmıyordu 🙂 O arada yengem toparlanıp havluyu önüne tuttu ve “Napıyorsun sen salak!” dedi. Ben de uyku sersemliğiyle şaşırmış gibi, sikim elimde yengeme doğru döndüm ve sikimi içeri koyarken, “Pardon yengeciğim, burda olduğunu bilmiyordum!” dedim. Ama bu arada da yengemin havlusunun dışında kalan her yerine bakmaya çalışıyordum. Yengem bağırmayınca zevkim tekrar kabarmaya başladı, yemgemin bacaklarına omuzlarına bakarken sikim resmen çadır direği gibi oldu. Yengem de gözlerini sikime dikti. Yanakları al al olmuştu. Bana, parmağını dudağına götürerek, ‘Sus! ’ işareti yaptı ve küvetten çıkarak yanıma geldi. Eşofmanımın üzerinden sikimi tutup, gözlerimin içine gülümseyerek baktı ve “Bu ne len?” dedi. Yengem nefesini yüzümde hissettirerek, “Numaracı seni! Demek illa beni sikeceksin, öyle mi?” dedi. Ben tutulmuş gibi duruyordum ve cevap veremiyordum, yengem de eşofmanımın üstünden sikimi taşaklarımı sıkıca avuçlamaya devam ediyordu…

Tanrım, ne müthiş bir andı, 100 ’lerce kere 31 çektiğim yengem sikimi okşuyordu. Ben nefesimi tutmuş bir halde kıpırdamadan dururken, yengem birden elini eşofmanımın içine soktu, sikimi bu sefer çıplak okşamaya başladı. Bu arada da, “Demek amcanın karısını sikeceksin, öyle mi ha?” diyordu. Ben de dayanamayıp yengeme sarıldım ve “Ohh yenge, bilsen seni ne kadar istediğimi!” diyebildim. Yengem de gülerek, “Biliyorum hınzır, İzmirde arkama dayadığın anı unutmadım!” dedi. Sonra diğer eliyle tuttuğu havlusunu bıraktığında karşımda çırılçıplak durup sikimi okşuyordu. Bana, “Soyun!” dedi. Hemen üzerimdekileri çıkardım. “Daha önce kimseyle sikiştin mi?” dedi. “Hayır!” dedim. “Güzel, demek ilk amcanın karısını sikerek başlayacaksın ha!” dedi ve beni öpmeye başladı. Ben de yengemin amını, götünü, göğüslerini deli gibi sıkmaya, okşamaya, boynunu boğazını ve göğüslerini öpmeye, yalamaya başladım…

Sikim artık patlayacak gibi olmuştu. Yengem bunu anlamış olacak ki, “Gir küvete!” dedi. Küvetin içine girdim. Yengem duşun süzgecini açıp sikime soğuk su tutunca ben birden irkildim, “Ne yapıyorsun yenge?” dedim. Yengem de, “Nerdeyese boşalacaktın, biraz geciksin diye yapıyorum!” dedi. Sikim soğuk suyun altında iyice küçülüp büzülünce beni tekrar küvetten çıkardı ve yine bana sarılıp boynumu göğsümü öperek önümde diz çökmüş vaziyette durdu. “Bak şimdi yengenin ağzını sikeceksin!” dedi ve gözlerimin içine bakarak dilini sikimin üzerinde dolaştırmaya başladı. Delirecek gibiydim, öpmeyi bile zor hayal ettiğim yengemin o sexy dudakları şimdi sikimi yalayıp öpüyordu. Sonra birden inik sikimi taşaklarıma kadar ağzına aldığında zevkten ve heyecandan ölebilirdim. Yengem sikimi öyle bir emiyordu ki, başını ileri geri hareket ettirmeye başladığında ağzının alevi beni kavuruyordu. Resmen kendimden geçiyordum. Sikim henüz tam sertleşmemişti ama gelmek üzereydim. Bu kadar çabuk boşalacağımı tahmin etmemiştim hiç. Yarıda bırakmasın diye ellerimle yengemin başını tuttum, sikime bastırmaya başladım ve “Geliyorum!” diyebildim.

Tam patladığımda yengem sikimi anca ağzından çıkarabildi. Döllerimin birazı ağzının içine, geri kalanı da yüzüne, saçlarına ve göğüslerine fışkırdı. Ama yengem hiç bozuntuya vermeden sikimi 31 çektirir gibi okşayıp, içinde ne varsa çıksın diye uğraşıyordu. Benimse dizlerim titriyordu, öylece kala kaldım. Yengem ayağa kaltı, bana gülümseyerek, “Oldu mu? Rahatladın mı?” dedi. Ben de, “Oh yenge bu neydi ya, bittim resmen!” dedim. Yengemin her yeri döl olmuş hali beni tekrer iştahlandırmış, sikim de canlanmaya başlamıştı. Elimi yengemin amına attığımda sırılsıklamdı ve yanıyordu. “Yenge buna da sokayım ne olur!” dedim. Yengem de, “Giy üstünü, sessizce babaannene bir bak gel, ben de temizleneyim!” dedi. Hemen giyinip çıktım, sessizce babaanneme baktım, horul horul uyuyordu. Tekrar banyoya döndüğümde yengem duşun altında yıkanıyordu. Bana, “Az bekle!” dedi. “Tamam!” deyip soyundum. Yengemin o sikiş için yaratılmış vücudundan süzülen suları seyrederken birazdan sikeceğim amcığa bakıp iç geçirirken sikim kazık gibi olmuştu. Yengem küvetten çıkıp hemen havluyu aldı ve kurulandı. Sonra kapıya yönelip dışarıyı dinledi. Ben de yengemin arkasından sarıldım, teni tenimdeyken bir elimle de önünden amcığını okşuyordum…

Yengem bana döndü ve öpüşmeye, sevişmeye başladık. Eliyle de sikimi ve taşaklarımı okşuyordu. Sonra klozetin kapağını kapattı, üstüne oturdu, öne doğru kaykıldı ve “Gel buraya!” dedi. Yengemin yanına yaklaşınca, “Diz çök!” dedi. Ben de hemen bacaklarının arasına diz çöktüm. Yengemin amcığı hemen bir karış önümdeydi. Yengem elini 3-4 kez amına şaplatarak, “Hadi bakalım, bunu örten külodumu koklarken nasıl zevk aldığını gördüm, şimdi yala amımı da ben de zevk alayım!” dedi. Ben, “Neresini?” diye sorunca, yengem güldü, “Cahil çocuk, sen başla, ben seni yönlendiririm!” dedi. Ben de dayanılmaz bir iştahla yengemin o kaymak gibi amcığını öpmeye, koklamaya ve yalamaya başladım. Dilimi amının deliğine soktukça yengem kısık kısık çığlıklar atmaya başladı, başımı da amına doğru iyice bastırıyordu. Yengemin zevk aldığını görmek, yengeme böylesine zevk vermek beni müthiş gururlandırmıştı. Az bir zaman amını yaladıktan sonra yengem resmen ıkınır gibi sesler çıkararark başımı dizlerinin arasında sıkmaya ve öne doğru kaykılmaya başladı. Yengemin sarsılarak ağzıma boşaldığında karnı ve göbeği resmen körük gibiydi. Amının sularını da zevkle yaladım tabii…

Yengem bir süre sonra kendine geldi, omuzlarımdan tutarak, “Ayağa kalk, sikini yengenin ağzına ver birdaha!” dedi. Ayağa kalktığımda yengemin sikime öyle bir saldırışı vardı ki, bir ara nefes alamadı, birşey olacak diye korktum. Arada bir ağzından çıkarıyor, “Amcanın siktiği amı yaladın, yengenin ağzını sikiyorsun, birazdan yengenin amını da sikeceksin!” diyordu. Yengemin bu konuşmaları beni daha çok tahrik ediyordu. Yengem sikimi kemirircesine iyice bir yaladıktan sonra, banyo paspasının üzerine beni sırt üstü yatırdı, bacaklarını ayırıp tam sikimin üzerine oturmaya başladı. Sikimin başı yengemin amcığına girerken nefesimi tutmuş izliyordum. Sonra birden kendini bıraktı, resmen hepsini sokmuştu amına. (Yengemin İlişki konusunda müthiş yetenekli olduğunu daha sonra siktiğim kadınlarla kıyaslayınca daha iyi anladım!). Yengem amının suları aka aka sikimin üzerinde hoplamaya başladı. Ben de boş durmuyor, yengemin elime gelen heryerini okşuyordum. Ara sıra göğüslerini ağzıma alıp emiyordum…

Bir süre sonra yengem, “Bak beni ne hale getirdin haylaz!” diyerek birden kasılmaya ve işer gibi boşalmaya başladı. Yengem müthiş boşalmıştı, amından akan sular sikimden süzülerek taşaklarıma kadar akıyordu. “Beni bitirdin!” diyerek sikimin hepsi amının içinde öylece durdu ve sadece amının kaslarını kasıp bırakıyordu. İnanılmaz bir şeydi bu, yengemin amı resmen ağzının yaptıklarının aynısı yapıyordu, amı sikimi emiyor gibiydi. Az sonra yengem yine hareketlenmeye başladı, sikimin üzerinde dans eder gibiydi. “Söyle, şu anda kimi sikiyorsun? Amcanın karısını mı sikiyorsun? Yengeni mi sikiyorsun ha?” diye konuşmaları beni müthiş tahrik ediyordu. Yengem bunu anladığı için de bu tür konuşmalarına devam ediyordu, “Boşalacağın zaman içime patlayacaksın, amcanın karısının amına bırakacaksın döllerini, fakat hemen boşalma daha!” diyor, sadece sikimin kafası amına kalacak şekilde kalkıp, tekrar oturuyordu…

Sonra üzerimden tamamen kalktı. Önümde domaldı ve “Geç arkama!” dedi. Acayip sevinmiştim, “Götünden mi sikeceğim yenge?” dedim. “Hayır, onu başka zaman yaparız, sen şimdi geç arkama!” dedi. Ben de geçtim. Yengem alttan eliyle sikimi tutup amcığına yerleştirdi, belini de kırınca varya müthiş bir görüntüydü. Vücudunun üst tarafını tamamen yere yapıştırıp sadece kalçaları havada, dizlerinin üzerinde domalmış bana kendini siktiriyordu. Ben de kalçalarını ve göğüslerini okşaya okşaya amına git gel yapıyordum. Yengem bu pozisyonda bir kere daha boşaldı ve benim de boşalmam için hem git gellerime yardım ediyor, hem de, “Şimdi beni sikiyorsun, içime boşalacaksın, akşama amcan gelince de yüzüne bakacaksın, içinden ne diyeceksin?” diye inliyordu. Bu ben temelli deli etmişti, makine gibi gidip geliyordum. Yengem konuşmasına devam ediyordu, “Amcana ne diyeceksin ha? Amcacığım ben senin karını Amını götünü deldim, bak yanında oturuyor mu diyeceksin haa?” diye inlemeye başladığında dayanılmaz bir zevkle patlamaya başladım…

Ben boşalırken yengem de, “Ohhhh fışkırt içime, sula yengenin amını döllerinle!” diye çıldırıyordu. Benim boşalmam bittiği halde, yengem halen kalçalarını ileri geri oynatmaya devam ediyordu. İnanamıyordum, yengem 18 yaşındaden kasılmaya ve orgazm olarak boşalmaya başlıyordu. O halde yengemin üzerine kapaklandım ve ensesini boynunu öperek yengeme teşekkür ediyordum. Birkaç dakika sonra kalktığımızda yengem, “Bana bak, bundan sakın kimsenin haberi olmasın, yoksa bir daha beni sikmeyi bırak, külodumu bile koklayamazsın!” dedi 🙂

İleriki zamanlarda yengemin akıllara zarar fantazilerini de yerine getirdim…

549 toplam, 0 bugün

Şemsiye Gibi Açılmış Çam Ağacının Altında Amını götünü deldim

Hikayeler Ağustos 30, 2021

Üvey Babam ile Her Gece İlişki Yapıyoruz

Slm adım Çetin, 42 yaşındayım, başka bir deyişle sikişin bütün olgunca yapılacağı yaşta. 1,70 brey, kumral, mavi gözlü, yakışıklı sayılabilecek bkocamanım. İlk mektebi köyde okudum, Orta ve Liseyi okumak için şehre gitmek zorunda kaldım. Köyümüz çok hoş bir köydür, düz minik tepecikler vardır, suyu bol bir köydür, yeşilliği boldur. Köydeyken çocuklarla muhtelif oyunlar oynardık, anne baba ve çocuklar olurdu oyunumuzda. Ben genelde baba olurdum, Kezban ise benim karım olurdu. Bir kızımız, birde oğlumuz rolünü oynayan iki çocuk olurdu. Kezban daha minikken bile çok hoş bir kadın olacağı belli idi. Şemsiye gibi açılmış Çam ağacının altında Konutçuluk reyin oynarken güya akşam olurdu, toprağa çizdiğimiz konutumuzun odaları vardı, çocuklar kendi odalarına geçer yatarlardı, Kezbanla ben odamıza geçerdik, aynı karı koca gibi birbirimize sarılır yatardık. Kezbanı “Karıcığım!” diye öperdim, uzun pijamasının üstünden amını okşardım. Kezban da pantolonumun üzerinden benim sikimi okşardı, sikim kalkardı. Bana saf saf sorardı, “Neden kalktı bu şimdi?” diye.

Orta mektebi okumak için şehre geldikten sonra, yalnızca yazları köye giderdim. Kezbanla buluşur, 18 yaşındaden o hoş Çam ağacının altında, bazen çocuklarla, bazen de ikimiz oynardık. Kezban İlk mektepten sonra okumadı, 24 yaşına geldiğinde, çocukken bizim çocuğumuz rolünü oynayan çocukla, başka bir deyişle Ali ile evlendi. Üçümüzün de yaşları aynı idi. Derken, ben Üniversite 3. sınıfa giderken onlar evlendiler ve beni Düğünlerine davet ettiler. Gittim. Düğün boyunca benimle ilgilendiler. Kezban bana baktıkça gülüyordu, kavrıyordum neden güldüğünü, ama fırsat bulup ta konuşamıyordum. Neyse düğün bitti, ben o gece köyde başka bir dostumun evinde kaldım. Sabah ta ilk araba ile şehre gittim. Ben köyümüzü çok hoşlanıyorum, her fırsatta köye sık sık giderim. Köyde bizim de dayalı döşeli kendi konutumuz var, arazilerimiz aynen duruyor. Gittiğimde hep kendi konutumuzda kalırım.

Kezbanın Düğününden 20 gün sonra tekerrür köye gittim. Köyde bir kaç gün kalmak, hem konutu havalandırmak, hemde köydeki arazimizi hakimiyet etmek emelindeydim. Köye gittiğimin ilk günü idi, arazileri dolaşmak için çıktım. Dolaşırken o meşhur Çam ağacının altına geldim, biraz dinlenmek üzere yere toprağa uzandım. Bir sigara yaktım, orda çocukken yaptıklarımızı düşünüyordum. Hayallere dalmışken, ayak sesi ile kendime geldim. Kafamı çevirip baktığımda, bu gelenin Kezban olduğunu gördüm. Üzerinde ince bir elbise vardı, çokta yakışmıştı hani. Kezbanın çok pak sade bir hoşluğu vardı. Kezban benden hiç çekinmezdi, tabiki bende ondan. Eee nede olsa, çocukken de olsa benim karılığımı yapmıştı. Geldi yanıma oturdu, “Ne o, daha önceki günleri mi andırıyorsun, gelmişssin uzanmışsın buraya?” dedi. Ben de, “Andırmamın bir mahzuru mu var?” dedim. “Yok canım, neden olsun ki? Anımsaman gayet hoş!” dedi.

“Konutluluk nasıl gidiyor kız Kezban?” dedim. “Amaan ne bileyim, bir şey kavramadım!” dedi. “Nasıl başka bir deyişle?” dedim. “İşte hiç bir şey kavramadım!” dedi. “Kız sokuş işleri nasıl gidiyor diye soruyorum?” dedim. “Tamam işte, ben de ondan bahsediyorum, bir şey kavramadım!” dedi. “Ne o, Ali seni sikemiyor mu?” dedim. “Sikiyor sikmesine de, ama iki üç kere sokup çıkarıyor, işi bitiyor, ardı dönüp uyuyor, ben bir şey kavramıyorum!” dedi. “Valla yazık olmuş sana kız, tüh!” dedim. “Hep senin suratından işte!” dedi bana. “Neden benim suratımdan ki?” dedim. “Bal gibi de kavrıyorsun!” dedi. Kavramıştım, Kezban hala beni beğeniyordu ve benle evlenemeyince de, sırf evlenmiş olmak için gitmiş o dümbük Ali ile evlenmişti. Kocasının altına uyuyunca beni düşündüğü için sikişmekten istediği gibi zevk alamıyordu.

“Kezban gel biraz yanaş bana!” dedim. Yanıma sokuldu, kucağıma yattı. “Kezban, şöyle adam uslu sikilmek istermisin?” dedim. “Madem evlendim tabiki sikilmek isterim, ama Ali sikemiyor ki!” dedi. Ben kazbanın saçlarını okşamaya başladım, yakasından iki düğme açarak elimi gerdanında dolaştırmaya başladım. Kezbanın suratına baktığımda, gözlerini kapatmış, okşamamdan zevk aldığı belli oluyordu. Bu gidişattan cesaret alarak Kezbanın bütün düğmelerini açtım ve göğüslerini ortaya çıkardım. Sütyen takmamıştı, göğüsleri dimdikti, hiç ellenmemiş gibi. Artık iş çığrından çıkmış, Ok Yaydan fırlamak üzereydi. Benim yarrak Kezbanın amına girmek için sabırsızlanıyordu, artık harekete geçmenin zamanı gelmişti. Kezban kendini bütün anlamı ile bana bırakmıştı, dudaklarından başlayarak memelerine, ordan taa amına kadar, her yerini okşadım, öptüm ve yaladım.

Bu arada tamamen soyunduk. Kezbanın amını yalarken, “Ye Çetinim, ye amcığımı, Ali hiç yalamıyor amımı!” diye ince ince inliyordu. Amı bütün anlamıyla sulanmıştı, öperek dudaklarına çıktım. Benim sabırsızlaşan yarağı Kezbanın amını yasladım ve az az sokup çıkarmaya başladım. Hepsini sokmuyordum. Kezban, “Sok! Ne olur sok!” diyor, inliyordu. Birden dibine kadar soktum. Kezbandan öylesine güzel bir “Ohhhhh Ahhhhh” sesleri çıktı ki, beni mest etmişti. Seri bir biçimde 5 dakika kadar Kezbanın amını Amını götünü deldim. Kezban sarsılarak inleyerek boşaldı. Ben daha boşalmamıştım, biraz amının içinde bekledim.

Kezban, “Ohh be, ne hoşmuş adam gibi sikilmek!” dedi. Ben, “Dur daha bitmedi karıcığım, 18 yaşında başladık!” dedim. Kezban kollarını boynuma doladı ve kendine çekti. Dudaklarımdan öperek, “Kocacım beni çok sik, yar amcığımı!” dedi. Ben biraz başımı kaldırarark çevreyi hakimiyet ettim, gelen giden yoktu, tekerrür pompalamaya başladım. Bir kaç dakika geçtikten sonra, yoruldum bahanesiyle Kezbana, “Çık kız üstüme!” dedim. Kezban üstüme çıkarken, “Hiçte böyle sikilmemiştim, salak Ali hiç bir bok kavramıyor am sikmekten!” diyerek yarrağımın üstüne oturdu ve üzerimde zıplayarak inip kalkmaya başladı. Çok geçmeden, “Çetinim ben 18 yaşındaden oluyorum!” dedi. Artık ben de gelmek üzereydim, “Kezban dikkat et hamile kalma!” dememe kalmadı, Kezban çığlıklar ata ata boşalmaya başladı. Ben de kendimi yakalayamadım Kezbanın içine boşaldım.

Hava okadar sıcaktı ki, yalnızca bulunduğumuz Çam ağacının altı güneş almıyordu, değişik yerler olduğu gibi güneş altındaydı ve Cehennem gibi yanıyordu. O sıcakta sikişmekten ikimiz de halsiz kalmıştık. Kezban üzerime yığıldı kaldı, “Ohhhhh beee! Dünya varmış, gözlerimin feri canlandı!” dedi. “Kezbanım, amın çok tatlıymış!” dedim. “Çetinim bundan sonra köye her geldiğinde beni sikeceksin!” dedi. Ben de, “Tamam yeterki iste, seni her zaman sikerim!” dedim. Biraz öyle bilave ettikten sonra Kezban üzerimden kalktı, elbiselerimizi aldık, az ilerde minik bir ırmak vardı, orda Cenabetlikten yıkanıp konutlarımıza gidecektik. Gittik suya girdik. Soğuk suyu görünce ikimiz de yine canlandık. Ayaklarımız buz gibi suyun içindeyken, bir de ırmak kenarında Amını götünü deldim Kezbanı. Sonra yıkandık, giyinip öpüştük ve parçaladık.

Şimdi 42 yaşındayız, bu arada ben de evlendim, fakat ne zaman köye gitsem, bir fırsatını bulup, Kezbanı aynı ilk günkü gibi sikiyorum. Bir çocukları oldu, gözleri benim gözüm gibi mavi, saçları benim gibi kumral. Kezbana soruyorum, “Benden mi?” diye. Kezban da gülerek, “Boş ver!” diyor. Ben de üstüne gitmiyorum.

Hekime Diye Gelen Kezbanımı Bir Hafta Boyunca Amını götünü deldim!

Birgün konutta otururken Kezbanın kocası beni telefonla aradı ve “Kezban hasta, Hekime getireceğim, tanıdığın Hekim var mı?” dedi. Ben de, “Var, hemen al getir!” dedim. Ve ertesi sabah geldiler. Güzel beşten sonra Kezbana baktım, hiç hasta gibi değildi, bana bakışlarıyla birşeyler anlatmaya çalışıyordu. Bu arada eşimin nerde olduğunu sordular. İstanbula amcasının yanına dolaşmaya gittiğini, bir iki hafta kalacağını söylediğimde Kezbanın gözlerinin içi gülüyordu. Kezbana, “Neyin var? Nereni beğenmiyorsun?” dedim. “Heryerim ağrıyor!” dedi. Neyse ben Hekim dostumu aradım, “Bir hastam var, köyden geldiler, tetkike getirecem, bir bakmanı istiyorum!” dedim. Hekim dostum da hastahanede olduğunu ve bizi bilave ettiğini söyleyip, hastayı getirmemi istedi…

Telefonu kapattım ve Aliyle Kezbana, “Gidelim, Hekim bizi bilave ediyor!” dedim. Ali Hekimden bu kadar çabuk buluşma alacağımı varsayım etmediğinden biraz donakalmıştı, “Hemen mi? Benim Valilikte ehemmiyetli bir işim vardı, ben o işi hallederken sen Kezbanı Hekime götürürmüsün?” dedi. Ben de, “Tamam, olur!” dedim. Kezbanın da benim de aradığımız fırsat kendiliğinden ayağımıza gelmişti. Ali Valiliğe giderken biz de Kezbanla ben benim arabayla Hastahaneye gitmek üzere hareket ettik. Arabada Kezban hiçbir rahatsızlığının olmadığını, beni çok özlediğini ve benimle sikişmek istediği için böyle bir palavra uydurduğunu söyledi. Donakalmıştım, “Eeee, Hekime ne diyeceğiz şimdi?” dedim. Kezban da, “Bilmem, Hekimi sen ayarlarsın! Alinin Valilikteki işi bitince köyde de halletmesi gereken işleri var, hemen köye dönecek, ben kalmak istiyorum, ne yaparsan yap ayarla, amcığım ateş gibi yanıyor, eşin de yok, böyle fırsatı bir daha bulamayız!” dedi.

Bunu ben de çok istiyordum, ama Hekime ne diyecektim? Gerçi Hekim dostumla çok içtendik. Neyse Hastanede Hekimi bulduk, bizi bir odaya aldı. Ben o arada düşünüyordum, ne desem de işi uzatsa diye. Sonunda sarih kart oynamaya karar verdim ve “Hekim bey, Kezban hasta filan değil, köyde işlerden çok yorulmuş, bir müddet dinlenmek için eşine hastayım demiş, bizi palavracı çıkarma, bir şeyler bul da bir kaç gün btümörde kalsın!” dedim. Sağolsun Hekim beni kırmadı ve “Bir ekip muayeneler yaparız, en az bir hafta kadar bayanın btümörde kalmasını sağlarız!” dedi. Neşelenmiştik, zira konut boştu ve istediğimiz gibi sikişecektik. Hekim, “Check-Up tan geçirelim, genel bir hakimiyet yapalım!” dedi ve çok ölçüde analizler, röntgenler filan verdi. Hastaneden çıktık, Labaratuardan ve röntgenden ertesi güne buluşma aldık, analizleri filan verdik. 2-3 gün sonra çıkacak analizler vardı. İşin Hekim kısmını ayarlamıştık, ama Aliye ne diyecektik…

Kezbanla konutuma geldik. Aliyi aradım. Ali işinin bitmediğini, bir iki saat daha süreceğini söyledi ve Hekimde ne yaptığımızı sordu. Kezbanın işinin uzun süreceğini, daha Ceck-Up filan yapılacağını, bir sürü inceleme ve röntgenler verdiğini, en az bir haftadan evvel neticenin alınamayacağını, hastanın bu durumda yola gitmesinin iyi olmayacağını filan anlattım. Ali, “İyi tamam, işim bitince kazancım.” dedi.

Konutta Aliyi bilavelerken Kezbanı öpüp hoşlanmaya, dudaklarının tadına bakmaya başladım, bacaklarını okşadım, memişlerini okşadım, emdim. Kezban o kadar azmıştı ki, “Böyle btümörde rahat olmuyor, beni yatakodana götür ve karını siktiğin yatakta adam gibi sik!” dedi. Ben dururmuyum, âmânın istediği bir göz, Tanrı vermiş iki göz misali, Kezbanı kucakladığım gibi yatak odasına götürdüm. Bir anda anadan üryan kaldık. Kezban benim yarrağı iki eli ile tutarak, “Sen nasıl bir yarraksın, hiç usumdan çıkmıyorsun, amcığım senin için yanıp alevleniyor!” dedi ve yarrağımı yalamaya başladı. Kezban ilk başlarda dudaktan öpmesini ve yarak yalamasını filan bilmiyordu, hepsini ona ben öğrettim, şimdi de meyvesini yiyordum. Yarrağımı ağzına aldı, emdi emdi çıkardı, başına dil darbeleri atıyordu. Ben sırt üstü yattım ve 69 pozisyonunu aldık. Ben Kezbanın amını emerken Kezban benim yarrağımı sanki kemirir gibi yiyordu. Bir anda sırtı bana dönük gidişatta alt kaydı ve yarrağımı yakaladığı gibi amının deliğini yasladı ve dibine kadar bir kezde oturdu…

Ben alttan, Kezban üstten, sikişin şaklak sesi odayı kapladı. İniltiler, bağırmalar son derece yüksek biçimde devam ediyorduk. Ben arkadan bakınca yarrağımın Kezbanın taze çiçek gibi amcığına giriş ve çıkışlarını bütün görüyordum. Kezban, “Aşkım, Çetinim, sik beni, uçur beni, böl amcığımı, yarrağına kurban olurum senin Manitam!” diye inliyordu. Ben de, “Ohhhhh! Kezbanım, seni sikmek çok hoşmuş, orosbum benim, fahişem benim, kahpem benim, karıcığım!” diyerek soktukça Kezbanı tavana doğru kaldıra kaldıra sikiyordum. 5-10 dakika kadar o pozisyonda Amını götünü deldim Kazbanımı ve suratını bana dönmesini istedim. Kezban yarrağımı amından çıkarmadan bana döndü. Kezbanı hem sikiyor, hemde o kiraz gibi dudaklarını koparırcasına emiyordum. Bir zaman da o posizyonda Amını götünü deldim Kezbanımı ve bir anda altıma alarak sikmeye başladım. Takribî 4-5 dakika da öyle Amını götünü deldim Kezbanımı, ama bu arada Kezban durmadan orgazm oluyor, sanki işercesine boşalıyordu. En az 4 kez boşalmıştır. Artık benim de döllerimi Kezbanın amının tenliklerine bırakma zamanım geliyordu, zira yarrağım kasılmaya başlamıştı. “Kezbanım geliyorum!” dedim. Kezban da, “Doldur içimi aşkım, kocacığım, ne varsa attır içime!” deyince, ben de bol ve ateşli bir biçimde Kezbanın amının içine boşaldım ve yığılıp kaldık.

Çok terlemiştik. Soluk almalarımız bir vakit sonra düzeldiğinde, Kezbana, “Hadi aşkım kalk derlenelim. Bir hafta btümörde kalacaksın, seni her gün ve gece sikecem. Ali kazanç şimdi, bizi böyle tutmasın!” dedim ve kalkıp duş almadan giyindik. Yatağı düzenledik ve salona geçtik. Sikişin ve orgazmın verdiği hafifleme ve mutlulukla Kezban kendini bütün bir hasta gibi koltuğa saldı. Ali geldiğinde hastanedeki vaziyeti yine anlattık. Ali de, “Abi sana çok zahmet olacak biliyorum, ama benim köyde çok işlerim var, gitmem gerekli. Kezbanın Hekim işleri ile sen ilgilenirmisin?” dedi. Ben de, “Tabii ki! Ne demek! İşi bitince Kezbanı ben köye getiririm!” dedim. Ali coştu ve çok teşekkür ederek konuttan böldü ve köye gitti. Buraya geldiklerinde günlerden Pazartesi idi, Cumartei günü akşam üstü Kezbanı köye götürdüm. Kezbanın benim yanımda kaldığı 6 gün boyunca ömrümüzde hiç sikişmediğimiz kadar, gece gündüz sikiştik. Kezban, “Ben sana sikildiğim zaman kadın olduğumu kavrıyorum, kadınlığımı yaşıyorum, çok mutlu ediyorsun beni!” diyor…

Am sikmek, ama sikilmeyi seven bir kadının amını sikmek o kadar tatlı ve zevk verici ki, bunu anca yaşayanlar bilir! Şimdilik bu kadar dostlar. Hoşçakalın! Herkese bol bol doyumsuz sikişler! Bütün yarak beğenir bayanların amlarından öpüyorum!

480 toplam, 0 bugün

Yakalayıcı Karımı Siktirmek İstiyordum, Siktirdim

Hikayeler Ağustos 30, 2021

Üvey Babam ile Her Gece İlişki Yapıyoruz

Herkese Merhaba, yurtdışında Belçikada yaşayan konutlu bir çiftiz. İlişkii çok hoşlandığım için sürekli, farklı farklı sexfilmleri izlerim. Bu bende mükemmel fantaziler uyandırıyor ve çok zevk alıyorum. Fakat karım, herşeyi ile harika ve çok hoş bir kadın olmasına karşın, herhalde köyde yetişmesinden dolayı olsa gerek çok yakalayıcıdır. Vazgeçin bu cins filimleri izlemeyi, Avrupanın göbeğinde yaşadığımız halde, başörtüsüz caddeye dahi çıkmaz. Ben bu filmleri izledikçe kendimden geçiyordum, 31 sürükleyerek, karımı hep başka bir erkeğin siktiğini hayal ederek boşalıyordum. Bu cins fantazilerimi karıma nasıl anlatacağımı öğrenemediğim için de hep fantazi olarak kalıyordu. Karımla sikişirken hep onu sınıyordum. Birkaç kere karımla İlişki yaparken, karımın amını yalarken, karım bütün kıvama geldiğinde, “Şimdi benim yerime seni kalın ve uzun yaraklı bir erkeğin siktiğini düşünsene karıcığım, ne harika olur!” filan diye zarf attım. Fakat karım, ya, “Sen ne saçmalıyorsun be!” diyerek fırça attı, yada hiç yanıt vermedi… İçimde hep, acaba istiyor mu, istemiyor mu? diye şüphe kalıyordu…

Dediğim gibi, karımı hep bir başkasının siktiğini hayal ederek sikiyordum. Fantazimde karımın siken adamın yarağı çok büyük oluyordu hep. Ve karımı her pozisyonda, evire çevire sikip, döllerini karımın amına boşaltıyordu ve ben de karımın 18 yaşında sikilmiş amını yalıyordum. Nedense bu fantazi beni acaip tahrik ediyordu ve mutlu oluyordum. Günler böylece geçerken, nasıl yapmalıyım da karımı bir başkasına siktirmeliyim diye düşünüyordum. İzlediğim bir filmde Kucak dansı yapan bir erkeğin masajı yaptığı kadını siktiğinden çok tahrik olmuştum. Bundan esinlenerek kafamda bir tasarı canlandırdım. Gerçeğinde olmaz değildi, hemde çok kolay olurdu. Karar verdim, bu yoldan karımı siktirmek istiyordum. Zira karım belinden azıcık rahatsız olduğu için hekimi sürekli masaj nasihat ediyordu.

Karım birgün 18 yaşındaden, “Belim ağrıyor!” dediğinde, “Her gün belim ağrıyor diyorsun, hekim masaja git diyor, ama gitmiyorsun. Ben sana bir masör bakacam, itiraz etme, belağrısı ehemmiyetli bir rahatsızlık!” dedim. Karım çeper güç, “Tamam!” dedi. Ve ben hemen ogün başladım araştırmaya. Öyle bir yer bulmalıydım ki, ordaki masajcıya Karımı masajda tahrik et ve hoşça sik! diyebileceğim bir yer olmalıydı. Sonunda uzun araştırmalar neticeyi öyle bir yer buldum. Evvel kısa bir telefon konuşması yaptım. Resepsiyonist bir kadındı. Bana dediğine göre, böyle bir istekte bulunan ilk şahıs ben değilmişim. Daha evvelde başka erkeklerin istekleri üzerine karılarına bunu uyguladıklarını ve ciddiyetin ehemmiyetli olduğunu belirtti. Bana adreslerini vererek, gelmemi önerdi. Gittiğimde beni telefondaki o kadın karşıladı. Bu isteğimin bayağı olduğunu, ehemmiyetli olan çiftlerin mutlululuğu olduğunu söyledi ve nasıl olacağını anlattı. Usulleri çok usluca idi, “Masaja gelen kadın bekleme salonuna alındığında meşrubat ikram ediyoruz, ama bu meşrubata cinsel hevesi hat aşamaya çıkartan bir ilaç koyuyoruz ve kadın masaj esnasında tahrik oluyor, o anda İlişki arzuluyor…” diye açıkladı.

Hatta masajı yapan erkeklerin yaraklarının ayrıntısına kadar belirli olduğu üryan fotoğraflarının bulunduğu bir katalaog gösterdi bana, “Sen hoşlanıyorsun ve o erkek yapıyor!” dedi. İşin en cazip tarafı ise, şayet istersem ek bir fiyat karşılığında karımın tüm seansını saklı kamera sistemi ile bir CD ’ye kayıt edip bana veriyorlarmış. Ben fihristi azıcık araştırdıktan sonra, birisini sevdim. Yarağı mükemmel büyüktü, kabukluydu da, çarpıkça, mükemmel bir yaraktı. Buluşmayı aldım, parasını ödedim çıktım. Konuta geldiğimde karıma, “Masaj yerinden buluşma aldım, 2 gün sonra akşam saat 20:00 ’de!” dedim. Karım, “Neresi? Uzak mı?” filan diye sordu. “Azıcık uzak.” dedim.

O gün gelmişti, hiçbirşeyden haberi olmayan karımı kendi ellerimle sikileceği yere vazgeçtim ve işimin olduğunu, çıkışta kendisini alacağımı söyledim. Ordan parçaladığımda, coşkudan kalbim yerinden çıkıyordu. Karımın az sonra sikileceğini düşündükçe sikim kalkıyordu. Çok sabırsızlanıyordum, en büyük hevesim o CD ’ye bakmaktı gerçeğinde, ama CD ’yi bana bir gün sonra vereceklerdi. Karım seansa girdikten sonra nerdeyse iki saat geçti, dışarda köşe başında karımın çıkmasını bekliyordum. Bu bekleme hiç bitmeyecek sandım. Sonunda karım çıktı. Otomobile aldım karımı, karım garip duruyordu. “Ne oldu karıcığım, hasta filan mısın?” dedim. Karım, “İyi değilim!” dedi. “Ne oldu, masaj iyi gelmedi mi yoksa?” dedim. “Masaj iyi geldi de, kendimi iyi sezmiyorum, azıcık başağrısı var!” dedi. Konuta girer girmez, “Bitkinim, uyuyalım mı?” dedi. Hemen yatak odasına gittik, soyunup girdik yatağa. Karım, “İyi geceler!” diyerek hemen ardı döndü. Karıma yanaşmak istiyordum, arttan sarıldım, “Canım çok istiyor!” dedim. “Çok bitkinim, yarın yapalım!” filan dedi. Ama ben ısrar ettim, güçle boynunu filan öptüm, yaladım…

Karım isteksiz bir biçimde razı oldu. Derken elimi büyük bir heyacanla karımın amına attım, karımın sikilmiş amını sezmek istiyordum. Ve hissettim de. Sonunda en büyük fantazim ve hevesim yerine gelmiş, karım bir başkası tarafından sikilmişti. Karımın amı yumuşamış, ateş gibi yanıyordu. Parmaklarımı karımın amına soktuğuma sikildiğini sezebiliyordum. Karımın suratı kızarmaya başladı, “Işığı söndür!” diyordu. Belkide sikildiğini görmemem ve kavramam içindi bu isteği. Söndürdüm ve karımın amını yumuldum, yalamaya başladım. Karımın amının sikildiği sanki tadından da belirli oluyordu. Amının içi hali hazırda vıcık vıcık suluydu. Tarifi olanaksız bir zevkle karımın amını yarım saate kadar yaladım. Sonra sikimi soktum, çok kolay kayıyordu sikim. “Karıcığım, amın bugün mükemmel hoş geldi bana, tadı da çok tatlı, harika!” dedim. Karım da, “Üfff, başım ağrıyor. Sik işte!” dedi. Ben de yarın alacağım CD ’yi ve karımın sikildiğini izleyeceğimi düşünerek mükemmel bir zevkle Amını götünü deldim karımı…

Ertesi günü güç yaptım. Hemen gidip CD ’yi almak ve izlerken 31 sürükleyip boşalmak istiyordum. CD ’yi aldım ve konuta geldim. Karım hergün yaptığı gibi komşuya gittikten sonra, büyük bir coşkuyla CD ’yi Bilgisayara taktım. Karımın odaya girişi, kadının masaja hazırlayışını, meşrubatını içtiğini dahi kayıta almışlardı. Sonra benim fihristten seçtiğim o erkeğin karıma masaj yapması, masaj yaparken yavaş yavaş karımın bacaklarının arasına elini uzatıp, karımın külotu üzerinden amını okşaması, sonra karımın külotunu çıkartıp amını yalaması filan vardı. Karım sakin bir biçimde kendini o erkeğe vazgeçmiş, istediği her şeyi yapıyordu. Adam yarağını karımın eline veriyor, karım okşuyordu. Hatta yarağını karımın ağzına dahi veriyordu. Yaşamda benim sikimi yalamayan karım, adamın yarağını kemirircesine yalıyor, emiyordu. Ve sonunda heycanla beklediğim o an geldi, adam yarağını karımın amına sokarken ben coşkuya direnemedim ve boşaldım. Karım zevkten kendinden geçmiş, o koca yarağı köküne kadar nasıl da zevkle alıyordu. Adam dakikalarca sikti karımın amını, sonra da tüm spermlerini karımın amına boşalttı. Bunları izlerken ben birkez daha boşaldım, yaşadığım en büyük zevkti bu…

Artık karımı sikerken daha bir tutkulu sikiyorum. Karıma sordum, “Haftaya gidecekmisin masaja?” diye. “Tabi natürel, gidecem! İyi geliyor belimin sızısına!” dedi orospu! Şu anda hiç sektirmeden haftada bir kere gidiyor masaja ve sikildiğini benim öğrenmediğimi sanıyor. Ben de çaktırmadan her keresinde fihristten başka bir erkek seçiyorum karımı siktirmek için. Ertesi gün de gidip CD ’yi alıyorum ve karımı kim sikti, nasıl sikti, tüm ayrıntılarına kadar izliyorum. Karım bana söylemiyor ama çok mutlu, ben de çok mutluyum ve çok zevk alıyorum. İkimiz de tadını çıkarıyoruz. Mısırı tüm karısını siktiren, siktirmek isteyen erkeklere…

797 toplam, 0 bugün

Yengemi Amını götünü deldim, “Bu İlk Ve Son Olsun!” Dedi! 1. Kısım

Hikayeler Ağustos 30, 2021

Üvey Babam ile Her Gece İlişki Yapıyoruz

Herkese Merhaba, Ben Ankaradan Özgür. Kazara girdiğim bu sex hikaye sitesinde çok sıcak ve insanı etkileyci, tahrik edici İlişki hikayeleri okudum. Şunu itiraf edeyim ki, gerçekten de insan o anları yaşıyormuş gibi zevkle okuyor. Ben de yengemle alakalı olan bir hikayemi paylaşmak istedim. Ben, 1.75 boyunda, 70 kiloda, buğday derili, İlişkii çok seven ve yakışıklı sayılacak bir erkeğim. 18 yıldır konutluyum. Karım İlişkite hudutları olan bir kadın. Ben ise aksine İlişkite hudut hoşlanmayan biriyim. Karımdan kaç kere arkadan Götten İlişki istediysem de beni red etti. Onun için oldum mümkün göt sikmeye çok özlem duydum.

Hika18 yaşından reel kahramanı yengem ağabeyimin karısı ise 45 yaşında, 1.65 boyunda, balık etli ve alımlı bir kadındır. Yengemin özellikle dudakları kalın ve etlidir. Hele o yürürken kalçalarını sallaması dikkatime sürüklerdi, ama usumdan da makûs birşey geçmezdi. Ağabeyim yengemden 5 yaş büyük vede şeker hastasıdır. Bundan 3 ay evvel, sabah saat 9 gibi yengem beni telfonla arayarak, ağabeyimin şekerinin yükselerek komaya girdiğini ve acil sağlık kurumuna götürmemiz gerektiğini söyledi. Ben de seriyle gittim, ağabeyimi ve yengemi alarak sağlık kurumuna götürdüm. İncelemeler, muayane derken, ağabeyimi sağlık kurumuna yatırdık…

Yengemle sağlık kurumundan çıkıp konuta giderken, yengem alış veriş yapması gerektiğini söyleyerek, “Hem de azıcık çarşıda gezeriz, kaç zamandır konuttan dışarı çıkmıyorum, ruhum açılır…” dedi. Arabayı otoparka vazgeçerek, yengemle dolaşmaya başladık. Azıcık alış verişten sonra yengem iç çamaşırı satan bir mağazanın sergenin önünde durdu ve alakayla sergendeki iç çamaşırlarına bakmaya başladı. Azıcık baktıktan sonra bana, Gerçeğinde kendime iç çamaşırı da almam gerekiyor… dedi. Girdik mağazaya, yengem çamaşır seçiyordu kendine. Birkaç tane aldıktan sonra bana, Özgür birtane de gece elbisesiyle giymek için almak istiyorum, ama karar veremedim, baksana hangisi hoş? dedi. Ben de utandığımdan dolayı seriyle siyah renkli olanı gösterdim. Yengem benim o gösterdiğim çamışırları da alarak çıktık. Konuta gittik.

Konutta yemek çay filan derken süre geç olmuştu, “Ben artık konuta gideyim yenge.” dedim. Yengem de, “Yaben yalnız korkuyorum, karını da çağırsan da burada kalsanız?” dedi. Telefon açtım ve karıma söyledim. Fakat karım, “Yarın çocuğu mektebe nasıl yollarım? Sen kal.” dedi. Karımla aramızda asla rastgele bir kuşku yok vede olamayacağı için, benim yengemle kalmama rahatlıkla izin vermişti.

Akşam TV izlerken yengem aldığı iç çamaşırlarını getirip yanımda hem inceliyor, hem de bana gösteriyordu. En son alğımız siyah iç çamaşırını açtı, “Aaay bunun külotu tangaymış, süd18 yaşında de çok sarih, ben bunu nasıl giyerim?” diyerek bana gösterdi ve “Bak senin suratından oldu, geri götürsem değişirler mi acaba?” diye hayıflandı. Ben çekyata uzanmış, kaygısızca yengemin elindeki çamaşıra bakarak, “Ne diye götürüp değişeceksin yenge? Giyersin…” dedim. Yengem de, “Öğrenmem ki?” deyip, çamaşırları poşete koydu ve odasına götürdü. Tekerrür salona gelip azıcık oturduktan sonra, “Ben bir duş alayım…” deyip kalktı, banyoya girdi. Ben de kalktım neskafe hazırladım. Yengem duşunu alıp çıktı. Altına penye bir pijama, onun üzerine de yakası sarih kolsuz tişört giymişti. “Yenge sana da neskafe hazırladım.” dedim, buna çok neşelenmişti. Karşılıklı oturup neskafelerimizi içtik. Fincanlar boşalınca yengem kalktı, “Fincanları da ben götüreyim…” deyip eğilince gördüm ki, 18 yaşında aldığımız siyah süd18 yaşında giymiş, nerdeyse memelerinin uçları görünüyordu…

Acaba yengem tanga külotu da giydi mi diye merak ettim, fincanları mutfağa götürürken arttan baktım. Penye pijamadan yengemin içi emin oluyordu. Evet, varsayım etttiğim gibi tangayı da giymişti. O an içim bir güzel olmuştu ve yengeme karşı başka gözle bakmıştım. Ama kendi kendime olmaz öyle birşey desem de,sikim ayaklanmaya başlamıştı. Yengem fincanları mutfağa vazgeçip gelince, “İstersen sen de bir duş al, gevşersin, hava sıcak zati.” dedi. Ben de, “Olur.” deyip banyoya girdim. Yengem az sonra banyonun kapısından bana seslenerek, “Özgür kapıya pak şort ve atlet koydum, giyersin.” dedi. Banyoda yengemin o memelerini düşünüp 31 sürüklemedim dersem palavra olur. Duştan çıkınca şortu ve atledi giydim, salona gittim…

Salonda yengem çömelmiş halının üzerinden birşeyler topluyordu. Beli açılmış, belinin bitimi, götünün yanaklarının başlangıç yeri ve tangası görünüyordu. Birkaç saniye baktıktan sonra çekyata oturdum. Yengem de işini tamamlayıp karşıma çekyata oturdu. Ama gördüğüm manzara usumdan çıkmıyor, sikim 18 yaşındaden ayaklanmaya ve şortumdan emin olmaya başlamıştı. Yengem görmesin sikimin kalktığını diye elimle düzenliyordum. Yengemle günlük hayattan bahsediyor, sohbet ediyorduk, ama ben gördüğümü unutamıyor, heycanlanıyordum. Heycanlandıkça da sikim daha mükemmel kalkıyordu. Çekyata sırtüstü uzandım, elimi de sikimin kalktığı emin olmasın diye önüme koydum. Yengem, “Lambayı söndüreyim de boşuna elektrik tüketmesin, nasılsa Televizyon çalışıyor.” diyerek kalktı, salonun ışığını södürdü. Televizyonun aydınlattığı kadar salonda loş ışık olmuştu. Bu beni daha da heycanlandırmıştı…

Ben bir ara farkında olmadan ellerimi kafamın altına koymuşum, yengemin gülerek, “Özgür!” demesiyle irkildim, “Efendim yenge?” dedim. Yengem önümü işaret ederek, “O ne hal?” dedi. Öyle utandım kianlatamam. Hemen kendime gelerek 18 yaşındaden elimi önüme kapattım ve yengemden özür diledim, farkında değilim gibi bahaneler saçmaladım. Yengem çok utandığımı kavramıştı, 18 yaşındaden tebessümerek, “Olur böyle şeyler, gizlemene de gerek yok, sanki hiç mi görmediğim birşey, rahatına bak!” dedi. Azıcık gevşedim, ama yinede önümü elimle kapamaya devam ettim. Yengem güya bana farketirmeden göz ucuyla önüme bakıyor, hem de havadan sudan sohbet ediyorduk. Gerçekten güç durumdaydım, sikim bir cinsli inmeyerek gidişatı daha da güçleştiriyordu. Yengem benden bir sigara istedi, oysa sigara içmezdi. Sigarayı verirken, “Yakıp da verirmisin?” dedi. Sigarayı yakmak için uğraştım ama çakmak bir cinsli yanmadı. Yengem, “Ocaktan yakabilirsin.” dedi. Ben ayağa kalkınca artık sikimin kalktığını saklayamadım, zira sikim şortu öyle zorluyordu ki yırtacak gibiydi. Sözcüğün bütün anlamıyla sikim çadırı kurmuştu…

Yengem önüme bakıp tebessümüyordu. Seriyle mutfağa gittim. Sikimi azıcık düzenleyip, ocaktan sigarayı yakıpgeldim. Sikimi ne kadar düzenlediysem de faydası yoktu, 18 yaşındaden belirliydi. Sigarayı yengeme uzattığımda yengem önüme bakarak aldı. Yerime oturunca yengem, “Özgür, karın hasta filan mı?” dedi. “Yok hasta filan değil, neden sordun yenge?” dedim. “Baksana seninki aylardır birşey görmemiş gibi yerinde durmuyor, yoksa siz de bizim gibi uzun zamandır birşey yapmıyormusunuz? Öyle bir gidişat varsa gizleme, sarihçe konuşalım, bunda ayıp olacak birşey yok!” dedi. “Yok, yapıyoruz yenge!” dedim. Yengem de, “İyi yaaa, valla biz 5 aydır yapmıyoruz, yapsakta öylesine yapıyoruz, zira ağabeyinki bütün kalkmıyor…” diye baklayı ağzından çıkarmıştı. “Peki o zaman sen nasıl dayanıyorsun yenge?” diye sordum. Yengem derin bir iç çekti ve “Kendi kendimi tatmin ediyorum, ama asılla bir olur mu hiç?” dedi. “Haklısın!” dedim. Yengem önümü işaret ederek, “Karın çok uğurlu valla! Aaahh ahh, aylardır öyle heybetle kalkmış yemedim biliyormusun? Ağabeyine nasıl kızıyorum, benim de canım var, benim de lüzumlarım var!” diye sızlanmaya başladı. Birden, “Sızlanıp durma yenge, o kadar çok istiyorsan al ye, sana da yeterim!” deyivermiştim.

Bunu dinleyince yengemin gözleri kocaman açıldı. Yengem haykıracak, beni kovacak herhalde fikriyle korkmaya başlamıştım ki, yengem hiçbir şey demeden oturduğu yerden kalktı, yanıma gelip oturdu, elini yarağımın üstüne koyup, şortun üstünden yarağımı sıvazlamaya başladı. “Ne kadar sert yarağın var!” diyerek dudağıma öpücük kondurunca, yengemi ensesinden yakalayıp kendime çektim. Dudaklarımız birleşmiş, dillerimizi sırayla birbirimizin ağzına sokuyor, emiyorduk. Azıcık öpüştükten sonra yengem aniden ayağa kalkarak, “Dur sana birşey göstereyim!” dedi ve evvel üstündeki tişörtü, sonra da pijamasının altını bir çırpıda çıkartıp attı ve “Bak, senin hoşlandığın iççamaşırları giydim! Yakışmış mı?” diye soruyordu. Yutkunarak, “Çok yakışmış yenge!” dedim. Gözlerimi alamıyordum, yengemin amı külotundan yumruk gibi çıkmıştı…

Yengem bir manken edasıyla kendi çevresinde bir iki dönerek, kendini önden arkadan bana sergiledikten sonra geldi kucağıma, bütün yarağımın üstüne oturdu. Tekerrür dudaklarımız birleşti. Kulağıma fısıldayarak, “Yatakodasına gidelim mi?” dedi. Ben, “Tamam!” deyince yengem kucağımdan inerek elimden yakalayıp beni de ayağa kaldırdı. Ayaktayken atletimi çıkardı, şortumu külotumla bereber çıkararak, “Offf be, işte bu! Ne kadar hoş yarağın var, kurban olurum buna!” diyerek eğildi ve sikimin kafasına öpücük kondurdu. Ben de, “Daha ne hoşluğunu gördün ki yenge?” dedim. Yengem de, “Hadi ivedi ol, biran evvel görmek istiyorum!” dedi. Yengem yarağımı elinden vazgeçmeden, o önde, ben arkada, beni sürükleyerek yatağına götürürken, tangalı götünü kıvırarak yürüyordu. Elimi yengemin götüne koydum, tombul götünün yanakları salıncak gibi bir oyana bir buyana sallanıyordu…

Yengem yatağa uzandı ve “Hadi hemen sik beni!” diyerek beni üzerine çekti. Yengemin üstünden kayarak yanına uzandım ve “Daha çoook zamanımız var yenge, ivedin ne?” dedim. Dudaklarımız birleşti. Yengem dudaklarımı öyle bir emiyordu ki, koparacak gibiydi. Dudaklarımı yengemin dudaklarından kurtarıp, boynunun her tarafını öpüyor yalıyordum. Yengem gözlerini kapayıp hafiften inlemeye başlamıştı. “Memelerimi em!” diye yönerge verdi. Süd18 yaşındani çıkardım ve göğüslerini öpüp emmeye başladım. Yengem çok sabırsızlanıyordu, o arada külotunu çıkardı. Ben yengemin memelerini emerken, elimle de kabarık amını okşuyor, parmağımı amına sokup çıkarıyordum. Yengemin amı iyice sulanmıştı, kalçalarını yukarıya kaldırıp indiriyordu…

“Hadi canım, sok yarağını amıma, sik beni, ilk ateşimi söndür, sonra uzun uzun sevişiriz, bak seninki de patlayacak gibi!” dedi ve bacaklarını ayırıp beni 18 yaşındaden üzerine çekti. Benim yarrak sanki yolu öğreniyormuş gibiamın ağzında yerini aldı. Yarrağımın kafasını yavaşca amına soktuğumda yengem kalçasını sağa sola oynatıyordu. Dayanamadım birden hepsini kökledim. Köklememle beraber yengem, “Ohhhhh, çooook hoş!” diye inledi. Ben, “Güzeline gitti mi yenge? diye sorunca, “Bana yenge deme! Karıcığım de, orospum, kahpem diyerek sik beni!” diye inliyordu. Yengem tiyoyu vermişti. “Orospu yarağım hoş mu?” diye sordum. Yengem, “Hoş, hem de çok güzellll, kurban olurum o yarrağına erkeğim, süratli, daha süratli sik beni, sikicim benim!” dedi. Yengemin bacaklarını omuzuma aldım, altımda top gibi olmuş, ben amına soktukça memeleri dalgalanıyordu. Arada bir durup yengemin memelerini öpüyor emiyordum, sonra tekerrüramına köklüyordum…

Yengemin amını bacak omzuda epeyce siktikten sonra pozisyon değiştirdik. Ben alta geçtim, yengem ata biner gibi yarağımın üstüne oturdu, kalçalarını sağa sola kıvırıyor, oturup kalkıyordu. Her otururken de, “Ohhh bastır, geliyorum, iyice sok!” diye inliyordu. Herhalde zincirleme orgazm oluyordu ki, amından süzülen sular taşaklarıma kadar akıyordu. Yengem yarağımın üstünde kıvırırken ben de memelerini okşuyor, sıkıyor, emiyordum. Bir vakit de o pozisyonda siktikten sonra, yengemi tekerrür altıma aldım. Öyle sert sikiyordum ki, şakırtı sesleri yatakodasının duvarlarında yankılanıyordu. Yengem son saldırılarımdan gelmek üzere olduğumu sezmiş olacak ki, “Durma kocacığım, devam et, içime boşal, korkma korunuyorum!” diyerek zıplamasını süratlendirdi. “Al ozaman orospu!” diyerek, yengemi belinden yakalayıp kendime sürükleyerek öyle bir boşalmaya başladım ki, döllerimin arkasını art gelmeyecek sandım…

Yarağım yengemin amında küçülünce üstümden indi ve yan yana uzanıp birer sigara yaktık. Sohbet ediyorduk. Ben yengemin vücudunu parmaklarımı dolaştırıyordum, yengem de taşaklarımı okşuyordu. Sigaralar bitince tekerrür öpüşmeye başladık. Yengem beni sırtüstü yatırıp dudaklarımı emmeye başladı. Ordan boynuma indi, ordan da meme uçlarımı emiyor, dişliyordu. Göbek deliğime dilini sokuyor emiyordu. Daha alt indiğinde sönük yarağımın kafasını küçük küçük öpüyor, dilini kafasının çevresinde dolaştırarak taşaklarıma iniyor, taşaklarımı ağzına alıp emiyordu. Benim yarak kalkmaya başlamıştı. Yengem yarağımla konuşuyordu, “Kalk benim hoş yarağım, kalk ta sana neler vereceğim!” diyordu. Ben de yengemin saçlarını okşayıp, “Neler vereceksin bakalım?” dedim. Yengem, “Ne istersen vereceğim, yeter ki beni doyur yarağa!” dedi. Benim yarrak bütün kıvamına gelmişti. Yengem Oral yapan sürüklüyor, boğazına kadar ağzına alıyor, çıkarıp dilini kafasının çevresinde dolaştırıp yalayarak taşaklarıma iniyor, taşaklarımı ağzına alıp emip, tekerrür yalayarak yarağımın kafasına çıkıyor, kafasını ağzına alıyordu. Bunu sayısını andırmadığım kadar çok yaptı…

Sonra 18 yaşındaden öpüp yalayarak yukarıya çıktı, dudaklarıma kadar geldi. Azıcık öpüştükten sonra busefer benyengemi altıma alarak, yengemin kulak memelerini emiyor, kulağının içine dilimi sokuyordum. Yengem kulağına dilimi soktukça hem huylanıyor hem de azıyordu. Boynuna indim, yalıyor emiyordum. Yengem de boynunu bir sağa bir sola çevirerek her tarafını yalamam için beni yönlendiriyordu. Aynı anda da amını avuçlayıp okşuyordum. Boynundan memelerine indim, meme uçlarını yalıyor, küçük küçük ısırıyor, çevresinde dilimi gezdiriyordum. Yalayarak göbeğine indim, göbek çukurunu yalıyor, dilimi sokuyordum. Yengemamına ineceğimi beklerken, ben yengemi yüzüstü çevirdim, yukarıya çıkıp ensesini, omuz başlarını emmeye, ısırmaya başladım. Ben emdikçe yengem inliyor, zevkten eksantrik eksantrik sesler çıkarıyordu. Elimi de götüne attım, götünün etli yanaklarını avuçluyor okşuyor, göt deliğinin çevresinde parmağımı dolaştırıp, daireler çizerek uyarıp, ordan da amına inip am dudaklarını okşuyordum. Sırtını, omuriliğini yalayarak bel çukuruna indim. Götünün yanaklarını emiyor, ısırıyordum…

Yengem, “Aşkım çoook güzl yapıyorsun, çoooook güzeeeeel!” diye inleyerek götünü hafif kaldırınca, göt deliği ile amı daha da aşikarlaştı. Yengem sanki göt deliğini yalamamı istercesine götünü azıcık daha kaldırınca, dilimle göt deliğinin çevresinde daireler çizip, büzüğünü vakkum gibi emmeye başladım. Yengemin inlemeleri çoğalmış, ‘Aaaahhh Ooooohhhh ’ sesleri sıklaşmıştı. Yengem götünün deliğini yalamama fazla dayanamadı ve birden sırtüstü dönüp bacaklarını ayırdı, kafamı bütün amının üstüne bastırdı. Şimdi deamını yalamamı istiyordu. Dilimi yengemin sulanmış amının çevresinde dolaştırıp, amının dudaklarını tek tek emiyordum. Dilimi amının deliğine soktuğumda, kafamı öyle bastırıyordu ki, sanki beni tümden içine alacak gibiydi. Yengem kasılarak titremeye başladı ve çok geçmeden ağzıma boşaldı. Hepsini yaladım yuttum ve durmaksızın yalamaya devam ettim…

Yengem tekerrür hareketlenmeye başlamış, “Aslan kocacığım, hadi artık, sik beni!” diye inliyordu. Artık benim de yarrağım zonklamaya başlamıştı. Yengemin bacaklarını ayırıp yarrağımı amına soktum. Yavaş yavaş git gel yapıyor, sikişin olabildiğince uzamasını istiyordum. “Yenge nasıl hoş mu böyle? deyince, yengem kızdı, “Lan gurursuz sikişirken bana yenge deme demedim mi! Karıcığım de, orospum de, ne dersen de, ama yenge deme!” diye çıkıştı. “Tamam orospu, senin amını götünü sabaha kadar sikeceğim!” dedim. “Hah işte böyle söyle ve sik, sabaha kadar sik, nereden istersen sik!” dedi. Yarağımı amından çıkardım ve memelerinin arasına soktum, “Bak oruspu memelerini de sikiyorum!” dedim. Yengem de, “Sik birtanem, memelerimi sik! Ağzımı da sik!” diyerek, memelerinin arasından çıkan yarağıma dil atıyor, ben de daha ileri sokarak yarrağımın kafasını kertiğine kadar ağzına almasını sağlıyordum…

Birden durdum ve yengeme, “Kalk orospu, arkanı dön domal, senin götünü de sikeceğim!” dedim. Yengem yataktan yere inerek önümde domaldı, götünün yanaklarını elleriyle ayırdı ve “Götümün deliğini azıcık daha yala, çok güzelime gitti!” dedi. Ben ikiletmeden hemen yalamaya başladım. Dilimi götüne sokuyor, büzüğünü yumuşatıyordum. Dilimi arada sırada da amına sokunca yengem kudurmuş gibi inliyordu. Yengem yerde rahat edemeyince tekerrür yatağın üstüne çıktı, yatağın kenarına yan uyuyup götü bana gelecek biçimde dizlerini karnına çekti. Yengem amını götünü bana öyle sunuyordu ki, görmediğim pozisyonlar alıyordu. Natürel benim de usum başımdan gidiyordu. Yengemin amını götünü yalıyor ve parmaklıyordum, amından sular akıyordu…

Yengem sonunda yatağın ortasına gelip dörtayak domaldı, 18 yaşındaden elleriyle göt yanaklarını ayırarak, sikmem için göt deliğini bana sunuyordu. Bütün artta yerimi alarak yaklaştım. Yengem götüne sokmamı beklerken, yarağımı elime alıp amına soktum. Çok rahatça girmişti. Kaygan olan amda rahatça gidip geliyordum. Orta parmağımı da göt deliğine soktum. Amını azıcık siktikten sonra yarrağımı çıkardım, göt deliğinın etrafını dolaştırdım ve yarrağımın kafasını büzüğüne bastırıp zorladım. Yengem kendini öne çekince, “Ne oldu orospu, alamıyormusun?” dedim. Yengem, “Alırım!” diyerek suratını yatağa iyice bastırıp götünü yukarıya kaldırdı. Ben bu sefer yarağımın kafasını tükürükleyip tekerrür göt deliğine dayadım. Azıcık zorladım ve yarrağımın kafası göte girdi. Azıcık bekledim. Hafif ileri geri yaparak götün alışmasını ve açılmasını sağladım. Her gidiş gelişimde azıcık daha ileri sokuyordum götüne. Birkaç git gelden sonra sonuna kadar sokmuştum…

Yengemin büzüğü yarağımı öyle sıkı anlamıştı ki, sankı eline almış sıkıyordu. “Kız orospu, daha evvel başkası götten sikti mi seni?” diye sordum. “Yok, ilk sen sikiyorsun, sen bozuyorsun!” dedi. Zafer kazanmış gibi hissettim kendimi, “Ooohhh!” deyip ileri geri yapmaya başladım. Yengem, “Ne oldu, sen bozuyorsun deyince çok mu güzeline gitti?” dedi. “Evet!” dedim. “Ozaman sik canım, tadını çıkar bakire götümün, aaaahhh, iyice kökle, ohhh çok hoş oluyormuş götten vermek, sik kocacığım, geçir o kalın, uzun yarağını götüme!” diye inliyordu. Benim de gitgellerim daha süratlenmişti. Yengem yarrağım götünün içindeyken dizlerinin üstüne doğruldu. Ben de arkadan sarılıp, memelerini okşuyor sıkıyor, boynunu emiyordum. Yengem tekerrür domaldı. “Sik kocacığım, böl yırt götümü!” diye inledikçe, ben daha da sert sikiyordum…

Yarağımla götünü sikerken, elimi de önüne atmıştım, üç parmağımı amına sokmuş parmaklarımla da amını sikiyordum. Yengemin amından sular akıyor, inliyor, haykırıyordu. İkimiz de ter içinde kalmıştık. Yengem boşalıyordu. “Ben bittim, hadi sen de boşal!” diye haykırmaları ve inlemelerine fazla dayanamadım ve süratle yüklenmemle götünün içine attırmam bir oldu. Öyle boşalıyordum ki, sanki hortumdan tazzikli su fışkırtıyordum. Yengem altta, ben üstünde, öylece yatağa yığıldık. Yarağım hali hazırda götündeydi, bir zaman öyle kaldık. Yarağım küçülünce kendiliğinden çıktı. Döllerimin azıcığı çarşafa akmıştı. Banyo yapmaya ne halimiz kalmıştı, ne de canımız istiyordu. Birer sigara içip, birbirimize sarılarak yattık…

Sabah uyandığımızda beraber banyo yaptık. Banyoda da bir posta yengemi amdan götten Amını götünü deldim. Sonra kahvaltı yaptık. Hiç konuşmuyorduk. Suskunluğu yengem bozdu, “Ne olacak bundan sonra? Duysalar, görseler ne oluruz?” dedi.“Öğrenmem?” dedim, gerçekten öğrenmiyordum. Yengem, “En iyisi, bu ilk ve son olsun!” dedi. Ben de tamam dedim. Kahvaltıdan sonra konuttan çıkıp gittim.

15 gün yengemle hiç konuşmadık, ama sonra beni aradı…

639 toplam, 0 bugün

Veresiyeci Fahri18 yaşından Borçlarını Sikerek Sildim

Hikayeler Ağustos 27, 2021

Üvey Babam ile Her Gece İlişki Yapıyoruz

Merhaba dostlar. Size Bu sex öykümü Güneydoğudan Siirt ’deri yazıyorum. Ben Siirt merkezde Bakkallıkla uyumunu sağlayan orta halli birisiyim. Hergün Bakkalıma çeşit çeşit insanlar kazanç, gider. Ama içlerinde Fahriye adında bir kadın var ki usumu başımdan alıyor. Fahriye, 40 ’lı yaşlarda, türbanlı, gayet olgun, bakımlı ve 2 çocuk annesi, esmer bir kadındır. Hergün Bakkalıma kazanç alacağını alır, veresiye defterine yazdırır giderdi. Aybaşında da kocasının emekli ücretinden öderdi. Fakat son 2 aydır ödenmeyen versiye borçları hayli birikmiş ve hep Haftaya! diye erteleniyordu.

Bir gün Bakkalda tek başıma otururken 18 yaşındaden Fahriye gelmiş, benden ekmek ve sigara isteyip, bunları da veresiye defterine yazmamı istemişti. Ben de, “Artık yazamam, hesabınız iyice kabardı!” deyince, “Kırıyormusun bu hoş kadını?” dedi. Ne olduysa o anda oldu. Fahri18 yaşından suratına azıcık eksantrik, azıcık da tebessümür bir şekilde baktım ve “Tamam bu seferlik olsun, ama başka yazmam!” dedim. “Peki yakışıklı, senin dediğin gibi olsun, iyi günler!” deyip ekmekle sigarayı alıp gitti. Fahriye Bakkalıma yakın bir yerde oturuyordu. Kocası devlet dairesinden emekli bir adamdı. Kocasının yerinde olmayı çok istemiştim.

Birkaç gün sonra esmer bomba 18 yaşındaden dükkana doğru geliyordu. Üzerinde beyaz kolsuz bir tişört, altında inceden bir etekle geldi. Ne var ne yok filan derken birden yanağıma bir öpücük kondurdu, ama ne öpücük. İliklerim kesilmişti. Niçin öptüğünü bilmek istediğimde, geçenki balışlarımı ve tebessümmemi unutamadığını, benden çok beğendiğini, kocasının kendisine parasal manevi ve cinsel olarak yetmediğini ve biriken veresiye borçlarını sildirmek için benimle sevişmek istediğini söyledi. Ben de onun bu rahat hareketlerine karşı boş kalamazdım, “İstersen beraber bişeyler yaparız!” dedim. Hiç düşünmeden kabul etti ve “Buluşma yerini sen söyle!” dedi. Peki o zaman diyerek dükkanımın altındaki ambar olarak kullandığım yeri söyledim. Akşam sekizde buluşmaya karar verdik.

O gün akşam olmak öğrenmemişti. Uyuştuğumuz saat yanaşıyordu. Bütün bütün sekiz olunca, benim keklik salına salına geliyordu. Hemen içeri emret ederek dükkanın kepenklerini indirdim. Çok ama çok sexi giyinmişti. “Aşkım naber?” diyerek yanağımdan makas aldı. Çok güzelime gitmişti bu rahat davranışları, “Zaman kaybetmeden istersen başlayalım!” dedim. “Tamam aşkım!” diyerek boynumdan bir öpücük aldı. Çok etkilenmiştim, neredeyse yere yığılacaktım. Hemen Ambara indik, ben de onun dudağının kenarından öptüm. Onun da çok güzeline gitmiş olmalı ki gözlerini kapatmıştı. Ellerim rahat durmuyor, elimi külodundan içeri sokmuş, taş gibi kalçasını dolaştırıyordum. Onunda elleri boş durmuyordu, fermuarımı açmış, sikimi çıkarmış, eline alarak sıvazlamaya koyulmuştu dahi. Kulağına sıcak soluğumu veriyor, göt deliğini parmaklamayı da umursamama etmiyordum.

Katlanacak eforum yoktu, bir an evvel esmer bombamı becermeliydim. Üstündekileri bir çırpıda çıkararak anadan doğma bir hale getirdim. Elini demir gibi olmuş yarağımdan tutarak önümde diz çöküp yarağımı yalamaya başladı. Çok hoş yapıyordu bu işi ve akıldaydı. Bunu bir çırpıda ters çevirerek yerdeki kilimin üstüne dörtayak domalttım. Kafama koymuştum, götünü sikecektim. Yarağımın başını götüne sürttüğümde sesini çıkartmamıştı, muhakkak ki o da ordan istiyordu. Yarrağımı götünün deliğini yasladım, sokmak için hayli uğraştım fakat bir cinsli girememiştim kara paketine. Tükürüklüyordum olmuyordu. En iyisi Vazelin sürmekti ve hemen Bakkaldan Vazelini kaptığım gibi indim yanına. Bolca götüne sürdüm ve yarağımı birden dipledim. Acıdan çığlık atıyor ama ben aldırış etmiyordum dahi. Git gellerim çoğalmış terden suya dönmüştüm. Bir volkan gibi içine patladım. Yarağımı sürüklediğimde döllerim göt deliğinden akıp kilime damlıyordu.

Oturup birer sigara molası verdik. O esnada benden çok beğendiğini, beni elde edemeyeceğini düşündüğünü itiraf etti. Reelinde ben de ona boş değildim ve ben de onu haylidir sikmek istediğimi itiraf ettim. Sigaralarımızı söndürmüş, yine işimize koyulmuştuk. Yarrağımı ağzına almış, yalamaya başlamıştı dahi. 18 yaşındaden bir atakta, bu sefer sırtüstü yere kilime yatırıp bacaklarını araladım ve parlak amını yalamaya koyuldum. Ben kaymak gibi amını yalarken öyle bir inliyordu ki anlatamam. Dilimle onu birkez Orgazm ettikten sonra, sudan su baskına dönen amcığına yarağımı sürtmeye başladım ve minik minik girmeye başladım. İçine tamamen girdiğimde amcığını öyle bir sıkıyordu ki, nerdeyse boşalacaktım. Amının içinde hareketsiz kalarak dudaklarına yumuldum ve öpüşmeye başladık, soluksuz vazgeçmiştim onu. Memelerini yoğuruyordum, emiyordum. O ise altımda amını sıkıp sıkıp hafifleterek yine orgazm oldu.

Artık benimde canıma yetmişti, bacaklarını omzuma alıp, yarrağımı amına sokup çıkarmaya başladım. 10 dakikaya yakın siktiken sonra git gellerim süratlendi ve foşur foşur amcığını döllerimle doldurdum. Kocasını şüphelendirmemek için hemen gitmek istedi, seri derlendik ve giyindik. Bakkaldan bölerken, Süper siktiğimi ve kocasından daha iyi olduğumu itiraf etti. O günden sonra haftada bir geliyor ve veresiye borçlarını benimle sikişerek ödüyor!

559 toplam, 0 bugün

Hemşire Karımın Götüne Kabuklu İtalyan Yarrağı

Hikayeler Ağustos 25, 2021

Üvey Babam ile Her Gece İlişki Yapıyoruz

Merhaba sex hoşlanırlar, ben Erzincandan Talip. 34 yaşında, 1.72 boyunda, kumral, hafif göbekli bir beyim. Erzincana yakın şehirlerin birinde, özel bir sağlık kurumunda sağlık memuru olarak çalışıyorum. Eşim Hatice ise hemşiredir ve aynı sağlık kurumunda çalışırız. Eşim 31 yaşında, 1.70 boyunda, esmer, balık etli, caddede kapalı giyinen, başı örtülü bir bayandır. Ama o kapalı giyinmesinin altında ne orusbuluklar uyur, bunu bir tek ben öğrenirim. Haticem benim orusbumdur. Eşimle 6 senelik bir konutluluğumuz var ve çalışırken hiç sarih vermez, gayet ciddidir. Caddede başı örtülü ve pardesü giyen eşim, sağlık kurumunda hep dar etekler, dar pantolonlar giymekten ve muhteşem bedenini sergilemekten sakınmaz. Külotlarının çoğu beyaz tangadır, eşim için tanga külot giymek bir istektir. Sağlık Kurumunda genellikle hemşirelerin götüne bakılır. Eşim de sağlık kurumunda beyaz etek ve pantolonla dolaşırken, her gören erkek kesinlikle ardı dönüp birdaha bakar. Hoş bir götün arasına girmiş tanga küloda bakmaycak erkek tanımıyorum, bakmayan erkek varsa söylesin!

Bunların hepsi sağlık kurumunda hergün benim gözümün önünde hakikatleşiyor. Ve bu vakalar bana tuhaf bir zevk veriyor, başka bir deyişle erkeklerin karımın götüne bakmaları. Yaradan var şimdi, eşimin götü de bakılmayacak gibi değil hani. Eşimin götünün hoşluğu ise sikilmekten geliyor. Eşim götten sikilirken çılgın olur, ben de hiçbir zaman kırmam onu, bir amından bir götünden sikerim her seferinde. Öykümün başında yazdığım gibi, eşim benim orusbumdur, konutumuza girdik mi, o dışarıya karşı kapalı yakalayıcı karım bütün bir orusbu olur. Nöbetler hariç Konuta girer girmez eşim üzerinde ne varsda çıkartıp atar ve rahat birşeyler giyer, bazen yalnızca tanga ile evin içinde gezdiği dahi olur. Eşim yarak yalamaya ve amını yalatmaya bayılır. Eşimin en hoşlandığım tarafı, ben TV izlerken, maç izlerken filan kesinlikle yarağımı yalamasıdır. Bundan büyük zevk dinlerim. Gerçi yarağı yalanırken zevk almayacak erkek var mı aranızı öğrenmiyorum?

Eşim benimle evlendiğinde kız oğlan kızdı. Ama bekarlığında Götten sex yapmış, başka bir deyişle amını kurtarmak için götünü feda etmiş. Bana bunu seneler sonra açıkladı. Başlarda azıcık kızdım ve çekemedim, ama sonraları karımın başkaları tarafından yalnızca götten dahi olsa sikilmiş olduğunu düşündükçe bu bana ayrı bir zevk verdi. Eşimle bir gece yatağımızda sikişirken, eşim bir hastanın sikini gördüğünü ve sikinin çok büyük olduğunu anlatıyordu. Eşim coşkulu coşkulu adamın sikini anlattıkça benim sikim daha da sertleşiyor, taş gibi oluyordu ve eşimi daha süratli sikiyordum. Eşimin amı da ayrı bir sıcaktı o gün, yakıyordu sikimi ve eşim de kudurmuş gibi sikişiyordu benimle. O gece kavradım ki eşim başka yarak yeme özlemiyle yanıp alevleniyordu. İşin eksantrik yanı, eşimi bir başka erkeğin siktiğini düşünmek beni de mükemmel heyecanlandırıyordu. Artık ikimiz de farklılık istiyorduk fakat bunu birbirimize açıklayamıyorduk.

Yaz tatili zamanı yanaşmış ve nereye gideceğimizi düşünüyorduk. Ben eşime, “Deniz kenarına gidelim, mesela Antalyaya, Sideye gidelim. Orda serbestçe ne istiyorsak yapalım, nasılsa kimse kimseyi tanımaz!” dedim. Eşim, “Ne demek istiyorsun?” dedi. “Ne demek istediğimi kavradın, sen ne istersen yapabiliriz! Deniz kenarında coşku arayan, farklılık arayan bir hayli çift vardır!” dedim. Eşim, “Sarih konuş ne diyorsan!” dedi. Ben de, “Geçenlerde sikişirken, sen hastanın sikini gördüm derken nasıl heyecanlandığını, amının nasıl sulandığını ve nasıl yandığını farketmedim mi sanıyorsun?” dedim. Eşim de, “Yaaa? Peki ben adamın sikini anlatırken senin azdığından niçin bahsetmiyorsun? Yarağın kazık gibi olmuştu, ufalayacaktın o gece beni! Hadi itiraf et!” dedi. “Evet karıcığım, seni başka bir yarrağın siktiğini düşünmek beni azdırıyor! Tatilde bunu hakikatleştirme fırsatımız olursa yapalım mı?” deyince, karım yelkenleri suya indirdi ve “Tamam, yapalım!” dedi.

İzin günü geldi ve otomobilimize sıçradığımız gibi Antalyanın yolunu yakaladık. Erzincanı çıkar çıkmaz karım başörtüsünü fora etti ve askılı tişörtle mini etek giydi. O uzun yol karımın bana otomobilde Oral yapan sürüklemesi ile geçti desem yeridir. Eşim iliğimi kurutana kadar, dölüm bitene kadar yarağımı yalıyor, ben de eşimin götünü okşayarak araba kullanıyordum. Sonunda Sideye vardık, otelimize yerleştik, bir duş aldık, yemek yeyip hemen yattık. Öğleye dogru eşimin yarağımı yalamasıyla uyandım ve eşimi bir posta siktikten sonra öğle yemeği yedik ve otelin plajına indik. Plaj çok kalabalıktı, yer bulmakta zorlandık. Ama neticede bizim otelde konaklayan turistlerin yanında bir yer bulduk. Eşimin İngilizcesi iyidir. Yanında güneşlendiğimiz çift bir İtalyan karı koca idi, eşim konuşuyordu onlarla. Onlar da bizim gibi 18 yaşında gelmişler ve 3 hafta kalacaklarmış. Eşime, “Bunlar kafadar insanlara benziyor, bunlarla samimiyeti ilerletelim!” dedim. Eşim erkeği hoşlanmıştı, yakışıklıydı ve yarağının büyük olduğu mayosunun üzerinden emin oluyordu. Karısı ise taş gibi idi ve amının kıllarının bikinisinden taşmasına aldırış etmeden amını gere gere uzanmıştı. Erkeğin adı Matteo, karısının adı ise Gina idi.

Matteo ve Gina ile azıcık sohbet ettikten sonra denize girdik surattık, suda eğlendik. Gina benim boynuma, eşim ise Matteonun buynuna çıktı, hem şakalaşıyor hem deve güreşi oynuyorduk. Ginanın amının sıcacıklığını suyun içinde dahi farkediyordum, boynumu yakmıştı. Eşime Türkçe, “Bunlarla olur bu iş!” dedim. Eşim kavramıştı ne demek istediğimi. Sudan çıkıp havlularımızın üzerinde güneşlenirken, eşim direk mevzuya girdi, bizim buraya farklı insanlarla sex yapmak için geldiğimizi anlattı. Matteo ve Gina da, Türk erkeklerinin ve bayanlarının methini dinlediklerini ve sarihçesi Türkiyeye sikişmek için geldiklerini anlattılar. Bize birer meşrubat ısmarladıktan sonra hemen otele dönmeyi öneri ettiler. Derlenip kalktık. Onların odası bizim odadan daha büyükmüş ve dolaysız onların odasına geçtik…

Evvel hep birlikte duşa girdik, herkes birbirini sabunladı, yıkadı. Ben Ginanın amını sabunlayıp göğüslerini okşarken, eşim de fırsatı kaçırmadı ve Matteonun kabuklu yarağına yapıştı ve yalamaya başladı. Biz de Gina ile dudak dudağa emişiyorduk. Gina sanki dudaklarımı gıdaymış gibi emiyordu. Eşim ise on gündür aç kalmış gibi yalıyordu kabuklu yarağı. Benim yarağım da kalın ve uzundur, ama Matteonun yarrak benim yarağımdan daha uzundu. Eşimle Matteoyu banyoda vazgeçip, biz Gina ile yatağa geçtik. Gina beni yatağa yatırdı ve amını ağzıma gelecek biçimde suratıma oturdu. Amını ağzıma ileri geri sürtüyordu, ben de götünü okşuyordum. Azıcık sürttükten sonra birden suratımdan kalkarak yarağımın üzerine oturdu. Yarağımın üzerinde atın üzerinde zıplar gibi zıplıyordu. Azıcık bu biçimde sikiştikten sonra Ginayı altıma aldım. Kıllarla kaplı amı çok hoş görünüyordu, yarağımla azıcık amına fırça sürüklemek istedim, ama Gina yarağımı yakaladığı gibi amına soktu. Azıcık siktikten sonra Ginayı domalttım ve arda geçerek amını götünü yalamaya başladım. Ben yaladıkça Gina inliyordu ve götünün deliği soluk alır gibi açılıp kapanıyordu. Arkadan amını sikerken parmağımı da götüne soktum. Bu biçimde 10 dakika filan Amını götünü deldim. Boşalacağım sırada yarağımı Ginanın ağzına vererek ağzına boşaldım.

Gina afiyetle döllerimi yuttuktan sonra banyoya gittik. Banyoda Matteo karımı domaltmış, o kabuklu yarağını karımın götüne sokmuş ve karımı götünden sikiyordu. Karım ise zevkten dört köşe idi, beni yarağımdan yakaladığı gibi kendine çekti ve yarağımı yalamaya başladı. Karımın zevkine diyecek yoktu, hem götten sikiliyor, hem de yarak yalıyordu. Benim yarak 18 yaşında boşaldığım için yumuşaktı, ama karım yaladıkça çelik gibi oldu. Matteo karımı sikerken ben ilk sanıyordum, meğerse ikinci postayı atıyormuş, ilk amından sikmiş. Yarağımı kaldırdıktan sonra karım, “Sen de amıma sok kocacığım!” deyince, Matteo karımı götten sikerken ben de altına uzandım ve yarağımı karımın amına soktum. Karım aramızda tost olmuştu. Karımın hem amında hem götünde yarak, çok mutluydu ve bir yandan da bana teşekkür ediyor, “Benim kavrayışlı kocammmm!” diye inliyordu. Gina da amını ağzıma getirdi ve bana yalatmaya başladı. Bir süre bu biçimde sikiştikten sonra Matteo ile yer degiştirdik. Matteo karımın amını sikerken, ben de karımın götüne soktum. Yaraklarımız içerde resmen birbirine sürtüyordu. Evvel Matteo boşaldı karımın amına, sonra ben karımın götünü suladım. Gina ikimizin yarağını yalayarak arındıktan sonra hep beraber duş alıp yatağa geçtik ve Matteonun oda servisine ısmarladığı alkollerimizi içerek bir süre dinlendik.

Gina karımla birşeyler konuştuktan sonra karımı sırtüstü uzatıp amını yalamaya başladı. Matteo da karımın göğüsleriyle ilgileniyordu. Ginanın art bana doğru domalık durumdayken götü çok hoş görünüyordu, ben de Ginanın arda geçtim ve amını götünü yalamaya başladım. Sonra da yarağımı Ginanın götüne soktum. Ginanın götü de karımın götü gibi yarak yemeye aşinaydı sanırım, zira yarağımı götüne alırken hiç zorlanmamıştı. Ben Ginayı götten sikerken kocası da yarağını karımın ağzına verdi yalatıyordu. Sonra karılarımız öpüşürken Matteo karımın amını sikmeye başladı. Durmadan pozisyon değiştiriyorduk ve farklı şeyler sınıyorduk. Bazen ben onun karısını o benim karımı sikiyordu, bazen ikimiz benim karıyı sikiyorduk, bazen Ginayı tost ediyorduk. Ama sarihçesi herkes halinden hoşnuttu, am göt siken de hoşnuttu, amı götü sikilen de…

3 hafta süresince hemen hemen her gece sikiştik. Bazen karım gitti Matteo ile sabahladı, Gina da bizim odada benle sabahladı. Ama genelde 4 ’lü grup olarak sikiştik. Başka Bir Deyişle tatil bitene kadar bunlarla sexin her türlüsünü, her fantaziyi sınadık ve karılarımızın amları götleri yarağa doydu, bizim de yarraklarımız bayram etti. Tatilin bittiğine üzülmüş bir biçimde herkes evine döndü, ama hali hazırda MSN ’de webcamda karşılıklı sikişiyoruz. Bu sene bizi İtalyaya davet ediyorlar, daha karar vermedik ama büyük olasılık gideceğiz…

720 toplam, 0 bugün

Dostumun Kapalı Karısını Orospuya Çevirdim

Hikayeler Ağustos 19, 2021

Üvey Babam ile Her Gece İlişki Yapıyoruz

Merhabalar. Adım Nahit, 32 yaşındayım. Senelerce bir fabrikanın müdürlüğünü yaptıktan sonra, 7 yıldır tecil ettirdiğim askerliğimi yapmak için müracatta bulundum. Fabrikada tüm personel tarafından beğenilen, sayılan, aynı zamanda çok otoriter biriydim. Fabrikanın yemekhaneden mesul aşçısı, Erkan adında Lolita biriydi ve iki ay evvel 17 yaşında bir kızla evlenmişti. Düğününe beni de davet etmiş, ben şehir dışında olduğum için düğünlerine gidememiş ve evlendiği kızı görememiştim, fakat çokta merak ediyordum. Bu arada erkan benden çok korkar, aynı zamanda çokta saygı gösterir, her zaman günlük menü dışında bana özel yemekler yapar, bazen de, “Müdürüm bir gün seninle kafaları çekelim, mezeler benden!” tasayı. Ama bir cinsli işlerimizin yoğunluğu sebebiyle fırsat bulamamıştık. Neyse günüm geldi işimden ayrıldım ve askere gittim.

Askerden geldikten sonra oturduğum apartmanın altında boş olan bir dükkanı kiraladım ve inşaat malzemeleri üzerine bir işyeri açtım. Aradan 6 ay kadar geçmişti, bir gün fabrikaya daha önceki işverenimi ziyaret için gittim. Fabrikada benim yarıyılımdan çalışan hiç kimse kalmamış, tam personel 18 yaşındalenmiş, işveren işleri baya bir küçültmüştü. Çalışanlara yemekhane mesulü Erkanı sordum, onun da işten ayrıldığını ve yemeklerin tabildottan geldiğini söylediler. 15 gün kadar sonra bir gün sabah dükkanın önüne bir sandalye atıp güneşlenirken, motorlu birisi önümden geçti ve Erkana çok benziyordu. Ama güneş gözlüğü taktığı için bütün emin olamadım. Aynı birey akşam üzeri bütün ters yöne doğru geçince, ben sabahları ve akşamları yola bakmaya başladım ve her gün geçiyordu. Birkaç gün sonra akşam geçerken ben bunu durdurdum, evet Erkandı. Beni görünce baya bir donakaldı, “Oooo müdürüm!” deyip elime sarıldı. Dükkana davet ettim. Güzel beşten sonra, “Birkaç gündür görüyorum ama emin olamadım, her gün bu sokaktan nereye gidiyorsun?” diye sordum. 18 yaşında taşınmışlar, konutu sokağın sonundaki varoş semtinde imiş ve başka bir fabrikada aşçı olarak çalışıyormuş…

Baya bir hasret giderdikten sonra, motoruna bindi, giderken de, “Müdürüm, ailece te görüşelim, buralarda hiç etrafımız yok, herkes kendi halinde, bari sizinle gidip gelelim, hanımın ve çocuğun çok canı bunalıyor!” dedi. Okeyleştik ve “İstediğiniz zaman emredin gelin!” dedim. Akşam vaziyetten eşime de bahsettim. Bu arada ben 8 senelik konutluyum ve 4 yaşında bir çocuğum var. Erkanın da hemen bir çocuğu olmuş ve bir buçuk yaşına girmiş. Eşim, “Olabilir, şayet hanımı kafadengi birisi ise, benim de canım bunalıyor gerçeğinde, benim içinde iyi olur.” dedi. Erkan birkaç gün sonra dükkanın önünden motorla geçtiğinde bu sefer artta başörtülü, pardesülü kapalı bir bir bayan ve kucağında bir çocuk vardı. Büromda olduğum için onlar beni görmedi, ama ben çok afallamıştım, karısının kapalı biri olabileceğini hiç düşünmemiştim ve ilk kez görüyordum, fakat çok süratli geçtikleri için doğru dürüst görememiştim.

Cumartesi akşam üzeri Erkan dükkana uğradı ve “Müdürüm, müsaitseniz Pazar günü size gelmek istiyoruz?” dedi. Karıma telefon açıp müsait olup olmadığımızı sorduğumda, karım da, “Müsaitiz müsaitiz, emretsinler gelsinler, hatta azıcık erken gelsinler kahvaltıyı da beraber yapalım!” dedi. Pazar günleri işyerini açmıyordum, Pazar sabah erkenden kalkıp unlu mamül fırınına giderek Simit, Poaça ve Börek aldım ve beklemeye başladık. Saat 10:00 gibi geldiler, kapıda karşıladık. İçeri geçtiler, “Hoşgeldin!” diyerek eşine elimi uzattım ve tokalaştık. Ama ne tokalaşma! Elleri ateş gibi yanıyordu! Dürüst bir biçimde, “Ben Hayriye!” dedi. “Ben de Nahit!” dedim ve ilave ettim, “Bu arada siz hastalanacaksınız sanırım, ateşiniz var!” dedim. Hayriye hafif tebessümerek, “Yok, benim natürel halim bu!” dedi. Erkan da, “Müdürüm ben kışın soba kullanmıyorum, Hayri18 yaşından deriyi çok sıcaktır!” dedi, gülüştük. Hayriye minyon tipli, hafif çukur gözlü, beyaz derili, suratı ve beden yapısı süper hoş bir kadındı. Ona bakmaktan kendimi alamıyor, fakat göz göze gelmeye de korkuyordum.

Kahvaltı masasına geçtik. Hayriye çocuğu yattırmak için yan odaya geçti. Bu arada biz masaya oturunca, ona benim karşımdaki sandalye kaldı. 5-10 dakika sonra geldi ve karşıma oturdu. Derin bir kahvaltı sohbeti, yaz olduğu için balkon kapısı sarih, hoş bir etraf, kakara kikiri 2 saat kadar masada kaldık. Hayriye kapalı olmasına karşın çok güzel sohbet, azıcık çekingen ama konuşkan birisiydi. Kahvaltıdan sonra biz balkonda koyu sohbete dalmışken, hanımlar bulaşık filan derken öğlen oldu ve hanımlar yanımıza gelerek pikniğe gitme önerisinde bulundular. Hazırlıklar yapıldı pikniğe gittik. Zamanımız çok hoş ve cümbüşlü geçiyor, bu arada samimiyetimiz çoğalıyordu. Piknikte çay içerken Hayriye bana, “Nahit ağabey, Erkan 3 yıldır seni öyle anlatıyordu ki, merakımdan çatlamıştım!” dedi. Erkan da söze girdi, “Ee o benim biricik müdürüm, bana çok babalık yaptı, ondan gördüğüm iyiliği babamdan görmedim ben, gerçi fabrikada takviye etmediği tek emekçi yoktu, o fabrikadaki tam emekçilerin babasıydı!” dedi. Hayriye de, “Ağabey ne zaman bir gidişat olsa Erkan, şimdi Nahit müdürüm olacaktı ben bu hale düşmezdim diyor, seni anlata anlata tamamlayamıyor!” dedi. Bu arada eşim bir bana, bir Hayriyeye bakıyor, bir şeyler çözmeye çalışıyordu. Ben ise makûs duygulara girmemek için kendimi zorluyor, fakat Hayriyeden de gözümü alamıyordum. 19 – 20 yaşında, süper hoş bir hatun karşımda ve göz göze gelmemek için resmen kendimle savaşıyorum.

Akşam üzeri piknikten döndük, akşam yemeği filan derken saat 22:30 oldu. Herkes pikniğin de tesiriyle baya yorulmuştu. Bunlar, “Artık kalkalım…” dediler. Sabah kazançken minibüsle geldikleri için 18 yaşındaden minibüsle gitmeleri gerekiyordu ben, “Olmaz, minibüsle yollamam, sizi ben vazgeçerim!” dedim. “Ya zahmet etme.” filan dediler. Ben de, “Hem konutu da bilmiş olurum.” deyince itiraz etmediler. Eşime, “İstersen sen de gel.” dedim. Eşim, “Ben bitkinim, sen vazgeç gel.” dedi. Neyse ben bunları evlerine vazgeçtim. Otomobilden inerlerken çocuk Erkanın kucağında idi. Vedalaşırken 18 yaşındaden tokalaştık, ama Hayri18 yaşından elleri 18 yaşındaden ateş topu gibi yanıyor ve içimi fena yapıyordu. Elimi vazgeçmeden, “Nahit ağabey her şey için çok teşekkürler, çok hoş bir gündü, en kısa zamanda biz de sizi bekliyoruz!” dedi. Bu arada gözlerimin içine bakıyordu, durduğum yerde yarağım kazık gibi olmuş, suratım kızarmıştı. “Ağabey sen bana diyorsun ama sen hastalanacaksın, suratın kıpkırmızı ve terliyorsun!” dedi. Ben de güneş çarpmış olabileceğini söyledim. Vedalaştık ve ben konuta döndüm.

Eşim geceliğini giymiş uyumuş, yatakta beni bekliyordu. Soyundum ve yatağa girdim. Azıcık sohbet ettik, onları nasıl bulduğunu sordum. Çok sevdiğini, iyi insanlar olduğunu ve konuşabileceğimizi söyledikten sonra bana mantıklı mantıklı bakarak, “Umarım bu düşüncelerim suratından beni pişman etmezsin!” dedi. Eşim çok kıskanç bir yapıya sahiptir. “Ne demek istiyorsun?” dedim. “Kız çok hoş ve sana da çok hayran kaldı!” dedi. “Ne ilgisi var? Kocası anlatmış, o da merak etmiş, ne var bunda?” dedim. “Daha çok acemi, sen 18 yaşındaden de dikkat et!” dedi. “Mübalağa Etiyorsun! Dinlemedin mi, bana Ağabey diyor, ayrıca kapalı birisi!” dedim. “Orası öyle, ama ne öğreneyim, o kadar hoş ki çekemememek elde değil!” dedi. Ben de, “Sen onu hoşsun karıcığım!” diyerek dudaklarından öptüm ve amını avuçladım ve okşamaya başladım. Sonra karımın külodunu çıkardım, amını yalayıp, az evvelki elin sıcaklığının ve konuşmalarında tesirinde kalarak kazık gibi olmuş yarağımı karımın amına geçirdim. Karım, “Offfffff, işte bu mizacına bayılıyorum senin, ne zaman usumdan geçse yarağını amımda buluyorum!” diyor ve dudaklarını ısırıyordu…

Ben ise Hayriyeyi siktiğimi hayal ediyor, karıma köklüyordum. Karım zevke gelmiş deliler gibi inliyor, “Ben bu yarağı kimseyle paylaşamam! Bu yarak bana ait! Sakın o karıyı sikeyim deme!” diyor, kendi şüphelerini dillendiriyordu. “Karıcığım merak etme, Hayriye karşımda soyunup bacaklarını ayırsa dahi dönüp bakmam!” diyerek karımın amına pompalıyordum. Karım, “Ben seni bilmezmiyim? On yıldır yediğim bu yarağı tanımazmıyım? Öyle bir fırsatı kaçırırmısın sen, bulduğun ilk fırsatta koyarsın kızın amına!” diyor, beni daha da azdırıyordu. 20 dakikadır karımı sikiyordum ve artık son noktaya yanaşmıştım, süratle pompalıyor, “Merak etme aşkım, siksem dahi bana senin kadar zevk veremez!” diyerek karımı rahatlatmaya çalışıyordum. Karım ise ikinci kez boşalıyor olmanın zevkiyle, “Sik kocacığım sik, bu yarağa helal olsun, bu yarak ne Hayriyeler hak ediyor! Offfff deliriyorum, pompala kocacığım, kökle amıma!” derken, korunmadığı için, yarağımı son bir hücumla karımın amından çektim ve göbeğine boşaldım. Soluk soluğa kalmış bir durumda üzerinde 2-3 dakika hareketsiz kaldım, sonra yanına uzandım. Karım dudağıma bir öpücük kondurarak, “Az evvel söylediklerimi sakın ciddiye alıp ta kıza birşey yapayım deme haa! Sana emin olmaz, izin verdiğimi filan düşünürsün!” diyerek tebessümdü.

Aradan 3-4 gün geçmişti ama Hayriye bir cinsli usumdan çıkmıyor, resmen tam gün düşüncemi işgal ediyordu. Ellerinin sıcaklığı usuma geldikçe yarağım kalkıyor, elleri böyleyse acaba amı nasıldır bunun diye düşünmeden edemiyor, bir yandanda dostumun karısı hakkında böyle düşünceler taşıdığım için kendime kızıyor, mükemmel bir kabahatlilik duygusu yaşıyordum. Bütün bir çelişki içindeydim. Bir akşam süreyi bütün dükkanı kapatmayı düşünüyordum ki, Hayriye sokağın karşı kaldırımından kucağında çocuk ile yavaş yavaş yürüyerek konutlarının ters güzergahına doğru gidiyor ve sık sık arda dönüp bakıyordu. Hemen koşarak yanına gittim ve arttan, “Hayriye?” dedim. Sanırım sesimi tanıyamadığı için birden irkildi, beni görünce de azıcık gevşedi. “Bu saatte böyle yaya nereye gidiyorsun? Hayır mı?” dedim. “Ağabey sorma ya, Erkan gece vardiyasında çalışıyor, işe gitti, ben de annemlere gidiyorum. Minibüsü beklemeyeyim, yavaş yavaş yürüyeyim dedim, ama hep dolu geçiyorlar, almadılar, buraya kadar geldim.” dedi. Ben de, “Yorulmuşsun, gel azıcık dinlen, böyle olur mu, o kadar yol kucağında çocukla yürünür mü, gel hadi!” diyerek çocuğu kucağından alarak, azıcık da emrivaki bir tutumla işyerime götürdüm…

Hayriye yorulmuş, kan ter içinde kalmıştı. Soğuk bir kola ikram ettim. “Ağabey ben almasaydım, geç oluyor, şimdi minibüsler nöbete düşerse çok geç kalırım!” dedi. Ben de, “Merak etme, seni bu saate minibüsle gödermem, ben vazgeçerim, rahat ol, al şunu iç, serinle azıcık!” dedim. “Nahit ağabey zahmet etme, ben minibüsle giderim!” dedi. Ben kaşlarımı çatarak, “Seni bu saatte böyle yollamam, sonra Erkan dinlerse bana kırılmaz mı?” dedim. Hayriye de naçar, “Peki ağabey!” dedi ve kolayı aldı. Çocuk uyuyordu, koltuğa yatırmıştım. Sohbete başladık, bütün karşımda oturuyor ve havadan sudan konuşuyorduk. Ben ise 18 yaşındaden gözümü dikmiş öyle derinlere dalmıştım. Birkaç kez göz göze geldik. Ben hep gözümü kaçırıyordum ve sonuncuda kaçıramadım, bir an suskunluk oldu, 10-15 saniye gözgöze bakıştık. Bu kez o gözünü kaçırdı, ben hemen toparlanmaya çalıştım, ama bu arada masa altında benim yarak 18 yaşındaden kazık gibi olmuştu. “Ağabey ne zaman kapatıyorsun?” dedi. Ben de, “5-10 dakikaya kadar kapatırım, gideriz!” dedim. Bu arada yukarıyayı konutu aradım ve bir işim olduğunu, bir yere kadar gidip geleceğimi ve merak etmemelerini söyledim.

Masanın altından yarağımı düzenledim, şayet anlarsa rezil olacağımı düşündüm ve uysallaşmak için birkaç dakika dikkatimi dağıttım, masadaki belgeleri dosyaları filan derledim. Serinkanlılaşınca da, “Hadi kalkalım!” deyip çocuğu kucakladım ve arabaya kadar ben götürdüm. Arabaya varınca çocuğu almasını, kapıları kalemtıraşımı söyledim. Çocuğu alırken ben azıcık utangaç davrandım, ama o çok rahattı ve yaklaştı, çocuğu sıkı yakalayabilmek için sarılarak alırken, benim kolumun birisi çocukla onun arasında kaldı ve pardüsünün üzerinden taş gibi göğüslerini ilk kez sezerken neredeyse kalp krizi geçirecektim. Kapıları açtım, arkaya binmek istedi. “Aşk olsun, bu da ne demek oluyor? Hakaret sayarım bunu!” deyince, “Ay ağabey özür dilerim, böyle düşüneceğini öğrenemedim!” dedi ve ön tarafa geçti. Neyse yola çıktık, bu arada hava iyice kararmıştı. Ben ivedi etmiyor, yolu uzattıkça uzatmaya çalışıyorum. Gideceğimiz yer sıradan trafikte yarım saatlik yoldu, ama akşam trafiği de işin içine girince baya bir uzadı. Trafik durunca, ben kucağındaki çocuğun yanağını okşamak mazeretiyle onu yaklaşıyor, zaman zaman kazara olmuş gibi göğüslerine elimi sürtüyordum…

Çaktırmadan kalkmış yarağımı düzenledim ve mevzu açılsın diye, “Demek Erkan benden çok behsetti ha, öyle mi?” diye sordum. “Sorma Nahit ağabey, seni yere göğe sığdıramıyor, ben de merakımdan çatlıyordum.” dedi. “Eee merakın geçti mi? Nasıl, merak ettiğin kadar varmıymışım bari?” dediğimde, bir iki saniye sustu ve “Evet, çok iyi bir insansınız!” dedi. “Teşekkür ederim, sizde iyisiniz, Erkanı hoşlanırım, çok saygılı çok efendi bir çocuk. Onla konutlu olğun için çok bahtlısın! Eminim iyi bir kocadır!” diye zarf attım. Hayriye 18 yaşındaden bir iki saniye sustuktan sonra, “Eh işte, öyledir…” dedi. “Ne demek şimdi bu? Nasıl eh işte? Konutluluğunuzda mesele mi yaşıyorsunuz?” diye sordum. “Ağabey konutluluk olur da mesele olmaz mı?” dedi. “Hayırdır, büyük bir mesele mi? Bak üzüldüm şimdi, oysa ben sizi çok mutlu görmüştüm.” dedim. “Yok, tabi ki mutluyuz, ama bizim de kendimize göre meselelerimiz var tabi, azıcık özel meseleler Nahit ağabey.” dedi.

“Bana güvenebilirsin, şayet paylaşmak istersen seni dinlerim ve elimden geldiğince de çözümü mevzusunda takviyeci olurum, ayrıca bende gizem olarak kalır, bu mevzuda bana güvenebilirsin!” dedim. “Nahit ağabey sana güvenmesem bu kadarını da söylemezdim zati, ama güvensem de daha aşırısını anlatmam doğru olmaz.” dedi. “Peki sen öğrenirsin!” deyip, torpidodan bir kartvizitimi çıkardım ve uzattım, “Şayet çok daralır da konuşmaya lüzum dinlersen çağrı vazgeç, ben seni ararım!” dedim. Kartı aldı, “Tamam ağabey, ararım!” dedi. Bu arada suratı değişmiş, keder, utanma, çekinme ve fobi karışımı esrarengiz bir ifade almış, gözlerini karşıya dikmiş anlamsızca yola bakıyordu. Bir kart daha çıkardım ve bir kalemle beraber uzattım, “Buna da sizin numarayı yaz, bende de sizin numaranız bulunsun.” dedim. Numarasını yazdı ve uzattı. Baktım konut numarasını yazmış yalnızca, “Cep numaranı da yazsaydın.” dedim. “Ben cep telefonu kullanmıyorum, hep konutta olduğum için gereksinimim olmuyor.” dedi. “Peki tamam!” dedim.

Bu arada gideceğimiz yere varmıştık. Hayriyeye otomobilden inmeden ona, “Sen makûs görünüyorsun, büyük bir meseleniz var sanırım?” diye sordum. “Yok bir şey ağabey, sonra anlatırım!” dedi. “Tamam o zaman, yarın kesinlikle telefonunu bekliyorum, anlatacaksın bana!” dedim. “Tamam! Erkan öğleden sonra saat 2:30 gibi konuttan çıkıyor, ozaman ararım.” dedi. “Tamam o zaman saat 2:30 dan sonra telefonunu bekliyorum, kesinlikle ara bak! Bu arada sen geri nasıl döneceksin, saatte epeyce oldu?” diye sordum. “Ben bu gece burada kalacağım ağabey, kardeşimin düğün hazırlıkları var, yarın alışverişe çıkacağız, alışverişten sonra oradan dolaysız minibüsle dönerim konuta. Ağabey çok teşekkür ederim, sana zahmet oldu bu geç saatte.” dedi. “Ne zahmeti canım, ne olacak ki, ne zaman otomobillik bir gidişat olursa, gece gündüz farketmez, aramazsan incinirim!” dedim ve tokalaşmak için elimi uzattım. Çocuğun başını dizine koydu ve tokalaştık. Eli elimde, “Yok bu sıcaklık sıradan bir şey değil!” diyerek tebessümdüm. “Ağabey benim elim hep böyledir, pek tokalaşmam ama kimle tokalaşsam çocukluğumdan beri hep bunu söylüyorlar, demek ki sıcak kanlı birisiyim!” diyerek o da tebessümdü ve otomobilden indi.

Hemen geri döndüm, ama içim içime sığmıyordu, konuta nasıl vardım öğrenmiyorum. Gözümün önünden gitmiyordu, ertesi gün öğlene kadar bana bir sene kadar uzun geldi. Saat 14:30 gibi çıktım dışarıya ve Erkanın geçmesini bekliyorum, ama geçmedi. Saat 15:30 oldu, ne Erkan geçti ne Hayriyeden telefon geldi, kafayı yiyordum. Masama geçip koltuğuma oturup gözlerimi saate diktim, kulağım telefonda. Saat 16:15 oldu halen telefon yok. Ne olursa olsun ben arayacaktım, şayet Erkan açarsa Haftasonu müsaitseniz, ya siz gelin, yada biz gelelim deyip bir biçimde olayı kapatacaktım. Kaldırdım telefonu, çevirdim numarayı, daha ilk çalışının ilk saniyesinde telefon açıldı…

“Alo.” dedim. Hayriyeden titrek ve kısık bir sesle yanıt geldi, “Alo?” dedi. “Ben Nahit, Erkan konutta mı?” diye sordum. “Yok Nahit ağabey, 14:30 ’da gitti o.” dedi. “Buradan geçmedi, kapıda bekledim ama göremedim?” dedim. “Ağabey motorla gitmedi, servisle gitti, bayağıda servis alıyor onu, ara gizeme motorla gidiyor.” dedi. “Kavradım. Hani arayacaktın, neden aramadın?” diye sordum. “Aramadım işte…” dedi. “Neden? Hani konuşacaktık?” diye sordum. Kısa bir suskunluk oldu, “Boşver Nahit ağabey, konuşmayalım!” dedi. “Hmmm. Pardon, sanırım aramakla ben yanlış yaptım. Ben konuşacağımızı, bana kasvetlerini anlatacağını düşünmüştüm.” dedim. 18 yaşındaden kısa bir suskunluktan sonra, “Ağabey hangi sıfatla dinleyeceksin benim meselelerimi, başka bir deyişle sana neden anlatayım, seninle neden konuşayım bunları?” dedi. “Arkadaş olduğumuzu düşünüyordum ben.” dedim. “Tamam ağabey arkadaşız, ama aile arkadaşıyız, meselelerimizle seni meşgul etmek istemem.” dedi.

“Sen öğrenirsin, ama akşam da dediğim gibi, şayet anlatmak, boşalmak istersen dinlerim ve anlattıklarını da bir gizem olarak gizlerim burada boşalmak sözcüğünü özellikle kullanmıştım, her şeyi içine atmak sıhhatine hasar verebilir, insanda bazen dışa vurma gereksinimi doğar.” dedim. “Ya elbette konuşmaya gereksinimim var, elbette birilerine anlatsam rahatlarım, ama bu neden siz mümkününüz? İşte benim kafamı karıştıran bu, yoksa birileriyle kasvetimi paylaşmayı ben de isterim.” dedi. “Sen öğrenirsin, kime güveniyorsan onunla paylaşırsın, güvendiğin birisi varsa ona anlat, ama içinde yakalama. Akşam bir ara çok makûs oldun, o halin usumda kaldı, üzüldüğüm için aradım, onun için anlatmanı istedim, bana güvenebileceğini düşündüm.” dedim. “Güveniyorum…” dedi. “Güveniyorsan anlatırsın.” dedim. “Şimdi değil, ama belki daha sonra anlatırım.” dedi. “Peki ne zaman istersen anlatabilirsin, bilesin ki ben dinlemeye hazırım!” dedim. “Tamam ağabey bunu öğrenmek içimi hafifletti.” dedi.

“Seni tutmayayım, şayet işin varsa kapatabiliriz.” dedim. “Yoo işim yok, çocuk uyuyor zati.” dedi. “İyi, benim de canım bunalıyordu, mahzuru yoksa öylesine sohbet edelim.” dedim. “Mahzuru yok…” dedi. “Alışverişi yaptınız mı?” diye sordum. “Evet yaptık, çok hoş şeyler aldık.” dedi. “Senin hoş şeylere lüzumun yok ki.” dedim. “Bana değil, kardeşime aldık… Azıcık suskunluk oldu Hem benim neden hoş şeylere gereksinimim olmasın ki?” diye sordu. Sustum, terledim ve titremeye başladım. Titrek bir sesle, “Sen zati çok güzelsin, extra hoş bir şeye lüzumun yok!” dedim. 18 yaşındaden kısa bir suskunluk deri sonra, “Ciddi ben güzelmiyim?” diye sordu. “Hemde çok!” dedim. “İltifatın için teşekkür ederim, bunu dinlemek çok hoş!” dedi. Hayri18 yaşından bu lafları bana cesaret vermişti, artık balık oltaya geliyordu, “İltifat değil, gerçekten çok güzelsin, hatta hayatımda gördüğüm en hoş kadınsın!” dedim. “Yok artık, o kadar da abartmayın lütfen!” dedi. “Mübalağa Etmiyorum!” dedim. “Nerem hoş ki?” diye sordu. “Suratından başka nereni gördüm ki?” deyince gülüştük…

“Beni hoş bulmana sevindim Nahit ağabey!” dedi. “Meseleniz bu mu yoksa, Erkan seni hoş bulmuyor mu?” diye sordum. “Yok, o da hoş olduğumu söyler ara gizeme.” dedi. “Hmmm, yakalatamadım!” dedim. “Ağabey sonunda konuşturacaksın beni, bizim meselemiz sağlık meseleyi!” dedi. “Nasıl başka bir deyişle, sağlık derken? Yoksa hastamısın? Demiştim sana bu sıcaklık sıradan değil diye.” dedim. “Yok ağabey, mesele Erkanda, bende değil!” dedi. “Öylemiiii? Peki nesi var? Hemen rehabilitasyon ettirelim, ağır bir hastalığı filan mı var? Hekime gittiniz mi?” diye sordum. “Hayır gitmedik! Zati mesele de bu! Hekime gitmemesi!” dedi. “Nasıl başka bir deyişle? Niçin gitmiyor ki?” dedim. “Gitmiyor işte!” dedi. “Ben götürürüm onu, sen hastalığını söyle bana!” dedim. “Gitmez ağabey! Utanıyor!” dedi. “Yahu sıhhatin utanması mı olur, bu nasıl bir anlayış, hekime gidilmez mi, nesi var bunun? Tüberküloz mu? Kanser mi?” diye sordum. “Yok ağabey, öyle bir şey değil, erkekliği ile alakalı…” dedi.

İşte tuzağıma düşmüştü. Azıcık suskunluk oldu. “Hmmm, sanırım kavrıyorum, ama sağlık sağlıktır, ben öyle düşünürüm, şayet rehabilitasyonu olan bir rahatsızlıksa gitmeli hekime!” dedim. “Ağabey özür dilerim, ama bir şey soracağım, tamam ben sana güveniyorum, ama aynı zamanda da senden utanıyorum, azıcık sarih konuşsam ayıp olur mu?” dedi. “Ne ayıbı yaa! Sen ne saçmalıyorsun, ayıp filan olmaz, istediğin gibi konuş! Anlat şimdi, nedir mesele?” dedim. “Ağabey Erkanın erken boşalma meseleyi var!” dedi. “Öylemi? Hmmm, anladıımm, peki ne kadar erken?” diye sordum. “Çok erken! Dakika dahi sürmeden! Bir kezinde içine dahi giremeden 3 kere boşaldı, dördüncüde de içine girer girmez boşaldı ve o günde çocuk kaldı. Gerçeğinde gerdeği de o gün yapmış olduk, başka bir deyişle düğünden 2 ay sonra! Ara gizeme söylüyorum hekime gidelim diye, hekime gideceğimize beni öldür diyor.” dedi.

“Hmmm, gidişat baya korkunçmuş, senin ismine nekadar üzüldüğümü bilemezsin!” dedim. “Nahit ağabey bana bunları anlattırıyorsun da, peki yengemle sizin sevişmeniz nekadar sürüyor? Ne sıklıkta yapıyorsunuz?” diye sorduğunda bir üst Level ’e geçtiğimizin göstergesiydi bu sual. Zafer kazanma yolunda ilerliyordum. Konuşmanın bundan sonrasını iyi yönlendirebilirsem, Hayriyeyi kesin sikebilecektim. “Yengenle hemen hemen hergün sevişiriz ve 20-25 dakikadan yakala da 1 saati geçer bazen!” dedim. Hayri18 yaşından afallamışlığını telefondan dahi sezebiliyordum, “Yok yaa? Okadar sürüyor mu ağabey? Okadar zaman yengemle ne yapıyorsunuz?” diye sordu. “Zamanımız kısıtlıysa hemen yengene girerim ve 20-25 dakika yaparım yengeni, fakat zamanımız bol olduğunda, yarım saate yakın birbirimize Oral yaparız, 69 yaparız, Rus işi, Fransız işi yaparız, Amerikan işi yaparız, farklı Fantaziler yaparız, Dirty Talking yaparız, birbirimizi birer ikişer kere Orgazm ettikten sonra Finali Doggy veya Jokeyle yaparız!” dedim. Öğrenerek bu sözcükleri seçmiştim!.

Hayriye, “Oral? 69? Dörti Tolkink? Jokey? Dogi? Rus işi…? Ağabey anlatacaksan Türkçe anlat da anlayayım!” dedi. “Oooo, pardon canım! Haklısın! Örneklelerle anlatsam daha iyi olur gerçeğinde, fakat azıcık sarih saçık olur, mahzuru var mı?” dedim. “Yoo, mahzuru yok, istediğin gibi anlat ağabey!” dedi. “Bak şimdi, sevişmeden evvel, başka bir deyişle sikişmeden evvel, ön sevişme denilen birşey var, 69 bunlara en hoş misal. 69 ’u sana şöyle açıklayım: Mesela ben yatakta sırtüstü uyuyorum, sen de benim üzerime ters uyuyorsun, ben seninkini yalarken, sen de benimkini yalıyorsun. Bunları yaparken de Dirty Talking yapıyoruz, mesela, Yarrağımı iyi yala Orosopu! Taşaklarımı em amına koduğumun Kaltağı! Azıcıktan senin bu daracık amcığını sikip parçalayacam! Domaltıp, osurta osurta sikecem seni Fahişe! Yarak hastası Abaza Orospu seni! diyorum. Sen de, Sik ayrıl amcığımı koca yaraklı sikicim, erkeğim, kökle amıma, geçir yarrağını! filan diyorsun!” dedim…

Hayriye belliki bu kadar da sarih beklemiyordu, sesi kesilmiş, telefonda süratli süratli soluk alışını dinleyebiliyordum. Muhtemelen eli amına gitmişti. Gerçi benim de elim sikimdeydi. Birkaç saniye sessizlikten sonra Hayriye heycanla ve titrek bir sesle, “Eee, sonra…?” diye sorunca, bir üst Level ’e daha geçmiş olduk ve anlatmaya devam ettim. Artık resmen telefonda İlişkie dökmüştüm işi, “Bak mesela, amın kıllı mı?” diye sordum. Hayriye burnundan soluyarak, coşkuyla, “Yok değil, devam et lütfen!” dedi. “Ohhh, başka bir deyişle amın kaymak gibi, kaymak gibi amlara bayılırım! Amının dudaklarını ağzıma alıp sündürüyorum, emiyorum, amcığına dilini sokuyorum, götünün deliğini parmaklıyorum! Sen de yarağımı süratli süratli emiyor, aynı zamanda amını suratıma bastıra bastıra sürtüyorsun. İkimiz de birbirimizin ağzına boşalıyoruz, ben senin amının sularını yalarken, sen de benim döllerimi yalayıp yutuyorsun!” deyince, Hayriye köpek gibi soluyarak, telefonda inlemeye başladı. Çok geçmeden, Hayriyeden “Ağıhhhh Ihhhhh…” diye bir inleme çıktı ve hiç birşey söylemeden telefonu kapatıverdi. Kesin Orgazm olmuştu ve utancından kapatmıştı telefonu. Bu arada ben de küloduma boşalmıştım!

Ertesi gün 18 yaşındaden aynı zamanda aradım. Hemen açtı 18 yaşındaden telefonu, “Alo?” dedi. “Alo benim, Nahit! Dün kusur ettim sanırım, özür dilemek ve vedalaşmak için arıyorum, laf birdaha aramayacam! Kendine iyi bak, bye!” dedim. Hayriye hemen, “Dur kapatma!” dedi. “Efendim canım?” dedim. “Şayet dünkü bir hataysa, bu yalnızca senin kusurun değil, bunu ben de istedim! Bana kızma, dün çok esrarengiz oldum, ondan kapattım telefonu! İlk kez kendimi reel bir kadın gibi hissettim, ne olur konuş benimle. Beni birdaha aramazsan, ot gibi yaşamaya mahkum olurum, hayatımda hiç coşku kalmaz!” dedi. Hayriye bütün istediğim kıvama gelmişti, azıcık daha üstüne gitmeye karar verdim ve “Bak canım, bu yaptığımızın yanlış olduğunu ve de sonunun nereye varacağını sen de öğreniyorsun, en iyisi burda tamamlayalım bu işi!” dedim. Hayriye ağlamaklı bir ses tonuyla, “Bunu bana yapma! Şayet dilenmemi istiyorsan dilenirim! Ne yapmamı istersen yaparım, nasıl olmamı istiyorsan öyle olurum! Altına yatmaya dahi hazırım! Orospun olurum! Kaltağın olurum! Yarağını yalarım, döllerini yutarım! Erkeğim benim, sikicim benim! Domalt sik beni! Geçir yarağını amıma! Götümü sik, ayrıl!” deyince, dünkü kaldığımız yerden telefon İlişkiine devam ettik…

Takribî bir hafta süresince hergün telefonda İlişki yaptıktan sonra, dostumun o kapalı ve çekingen karısı Hayriye, artık bütün bir Orospu gibi olmuştu ve artık gerçekten sikilmek istiyordu. Ben de dayanamıyordum artık ve nezamandır suratını görmemiştim, “Yarın sabah işyerime uğrasana aşkım, seni çok özledim!” dedim. “Kocam konutta, çıkamam!” dedi. “Karımdan yemek tarifi almaya gideceğini söylersin, 5 dakika görsem yeter!” dedim. “Tamam bakarız!” dedi. Ertesi sabah saat 08:45 gibi işyerime geldiğinde içim içime sığmıyor, deliriyorum. Hemen kapıyı kilitledim, pancurları indirdim ve yanına geçtim. Aman yaradanım o ne hoşluk! Hafif bir makyaj yapmış, başında desenli saten bir başörtüsü vardı. Pardesüsünü çıkardığında, üzerinde beyaz sıfır yaka bir badi, altında topuklarına kadar inen, tüm hatlarını emin eden, kırmızı dar bir etek. Direk yanına vardım, ellerimi uzattım, ellerimi yakaladı. Koltukta oturuyordu, kendime doğru sürükleyerek kaldırdım ve direk dudaklarına yapıştım…

Deliler gibi öpüşüyoruz. “Aşkım gel arka odaya geçelim!” dedim, elini yakaladım, arkadaki minik odada Kanepe vardı, hemen oraya girdik. “Dur yapma, yakalanırsak rezil oluruz!” dedi. “Aşkım ben o tehlikeyi alacak kadar istiyorum seni! Ya sen?” dediğimde, eteğini kaldırdı külodunu sıyırdı, Kanepeye yattı ve “Ben de kocamı ve çocuğumu konutta vazgeçip sabahın âmâsında karından yemek tarifi almak gibi sudan mazeretle buraya gelecek kadar istiyorum! Hadi sik beni!” dedi. Hemen amına yumuldum, bir iki dil darbesi atmak için, fakat sanki hiç am yok, orada incecik bir çizgi varmış gibi duruyordu amcığı. Hayatımda siktiğim karının haddi hesabı yoktur, ama böylesini hiç görmemiştim, 3-4 cm uzunluğunda ince bir çizgi! Aşkım bu ne böyle?” dedim. “Ne var, ne oldu?” dedi. “Aşkım bence Erkanda mesele yok, bu amcığa giremeden boşalmak hastalık değil, kimse dayanamaz buna!” dedim…

Hayriye saçlarımdan yakalayıp beni kendine doğru çekti, “Çok konuşma şimdi karın filan kazanç, hadi aç şu amcığımı!” dedi. Benim yarak zati akşamdan beri kazık durumda, o amcığı da görünce damarlar patlayacak hale geldi. Hemen kafasını bolca tükürükledim ve Hayri18 yaşından amına alt yukarıya sürtmeye başladım. Yarağımın kafasını amının dudaklarında sezince, Hayri18 yaşından gözleri kaydı, “Aşkım, ilk erkeğim sen olacaksın, çok özledim bu anı, hadi Manitam, geçir artık bana!” dedi. “Aşkım sen doğum yapmadın mı? Bu amcık sanki hiç açılmamış gibi!” dedim. “Sezeryanla doğurdum! Zati Erkan içine girdi bir kez dahi git gel yapmadan patladı, amımın gördüğü yarak bu kadar! Şimdi sen patlat, hadi göster yeteneğini, Zifaf yaptır bana, acıt canımı!” diyerek habire üstüne sürüklüyordu. “Hazırmısın aşkım?” dedim. “Hazırım erkeğim! Hemde nasıl hazırım! Kavradın mı şimdi elimdeki ateşin nedenini?” dedi.

Yüklendim! Sanki yarağımla çarşaf yırtıyorum, o kadar dar amcık! Çeper güç yarısına kadar soktum, Hayriye kolunu ısırıyor, gözleri sım sıkı kapalı, sanki soluk almıyordu. Azıcık bekledim, kollarını açtım, parmaklarımı parmaklarına geçirdim, “Gözlerini aç Manitam!” dedim, açtı. Göz gözeyiz, soluklarımız birbirine karışıyor, “Hadi kökle erkeğim!” diye inliyor. Bir daha yüklendim ve artık dibindeydim. Gözü gözümde, dişlerini sıkıyor ve öyle bir bakışı vardı ki, gözlerinden birer damla yaş başörtüsüne doğru süzüldü. Sikimi usulca geri çektim, tekerrür yüklendim. Birdaha, bir daha derken titremeye başladı. O tapılası hoşluk altımdaydı ve ben onu sikiyordum, hemde göz göze, inanamıyordum. Saatlerce öyle kalabilirdim, fakat ivedi etmeliydim, zamanımız çok dardı, başladım pompalamaya ve gözlerinin içine bakarak, “Aşkımsın! Manitamsin! Kadınımsın! Orospumsun! Fahişemsin!” diyordum…

Hayriye de, “Erkeğimsin! Sikicimsin! Vurucumsun! Hadi sik beni! Hadi kökle! Vur dibime! Ohhhh yedir yarrağını bana, hadi sik Erkanın karısını, hadi vur koçum, vur erkeğim, çatır çatır sik, doyur amımı! Ohhhh, ilk erkeğimsin! Kökle Orospuna! Kökle Fahişene! Hadi hadi sik beni! Sik dostunun karısını! Senin Orospunum hadi!” diyordu. Bir zaman pompaladım ve Hayriye epilepsi hastası gibi titreyerek Orgazm oldu ve “Ben bittim, hadi sen de boşal erkeğim!” dedi. “Korunuyormusun?” dedim. “Hayır, fakat patla amıma, fışkırt, dibimi dölle erkeğim!” deyince ben de öyle bir patladım ki, 15 yıldır böyle boşalmamıştım. 3-4 dk. içinden çıkmadan üzerinde yattım dudak dudağa. Sonra hemen kalktık derlendik. Pancurları ve kapıyı açtım hem sokağa bakıyoruz hem konuşuyoruz. “Harikaydın aşkım, bana kadınlığımı tattırdın!” dedi. “Sen de öyle aşkım, o nasıl amcık öyle, neredeyse hiç olmayacakmış, resmen yarağımı acıttın!” dedim. “Bendeki amcık amcık da, siken yarak olmayınca amcık ne yapsın? Aşkım ben gideyim artık, kimseyi şüphelendirmeyelim!” dedi. “Tamam aşkım, yalnız bu sikişi ben saymıyorum! Bu akşam geleceğim, seni evinde doya doya sikeceğim, olur mu canım?” diye sordum. “Aşkım çok korkuyorum gören olur diye!” dedi. “Yok ben kimseye görünmeden kazancım aşkım. Saat bütün 20:30 da sendeyim, tamam mı Hayriye?” dedim, “Tamam Nahit!” dedi, gitti.

Coşkuyla akşamı beklemeye başladım. Akşam saat 20:30 da evinin önünden geçerken cadde kapısının sarih olduğunu gördüm ve hemen içeri daldım. Kapıdan içeri girer girmez kapı arkamdan kapandı. Baktım kapıya sırtını dayamıs öyle bekliyordu. Evin ışıkları tamamen sönüktü, ancak cadde lambasının ışıkları pencereden sızıyor ve evin içini loş bir aydınlık kaplamıştı. Hemen kucağıma aldım ve odaya götürdüm hiç konuşmuyorduk. Öpmeye başladım. Usulca çömeldi ve gözlerimin içine bakarak fermuarımı açtı, yarağımı ağzına alarak öyle bir emmeye başladı ki, daha bir dakika olmamıştı, benim yarak beton gibi olmuştu dahi. Ben de onu yalamak istiyordum, yarağımı iki eliyle anladı, “Hayır ben bunu istiyorum hemen, sen sonra yalarsın, zamanımız çok nasıl olsa!” dedi.

Hemen birbirimizi soyduk, yere uzandı, “Hadi koçum! Hadi benim hovardam! Göster şu erkekliğini! Yarağa doyur şu amcığımı!” dedi. Hiç beklemedim, hemen bacaklarının arasında yerimi aldım, yarağımı amının dudaklarında alt yukarıya dolaştırmaya başladım. Hayriye delirmişti, kıvaranıyor, “Geçir kökle artık, ne olur dayanamıyorum, sok koca yaraklım, sok orospun olayım, sok artık!” diye dileniyordu. Öyle bir kökledim ki yarağımı, sanki agresif bir taşın deliğine sokmuşum gibi acı duydum. Onun ise çığlıkları evin içini doldurdu. Gözleri hafif kaydı, bayılacak sandım. Derin derin soluk alıyordu. Ben yarağımı amından usulca geri sürükleyip, çok sert bir biçimde tekerrür yüklendim. Kısık bir sesle inliyor, boynumu ve kulaklarımı yalıyor, minik ısırıklar konduruyordu. Ben süratlenmiştim, kısık kısık soluk alıyordu, “Vur erkeğim, dibime vur! Vur koçum! Sik, becer beni! Sen benim ilk erkeğimsin, yırt şu amımın yarak görmeyen yerlerini, yırt aşkım, kocacığım, koca yaraklı hovardam, sik ayrıl amımı koca yaraklım, sikeme18 yaşından amını böyle sikerler, off dayanamıyorum, içimi yakıyorsun, pompala canım, hadiiiiii geçirrrrr aslanım!” dedikçe hayvanlaşmıştım…

Hayriye amının adalelerini sıkarak sanki yarağımı vazgeçmemecesine eziyordu. Amcığı hafifleyeceğine sanki dahada bunalıyor, daralıyordu. Susmak öğrenmiyor, haykırıyordu, “Açım koca yaraklım, açım yarağa, açım sikilmeye! Of ne hoş sikiyorsun! Seni ilk gördüğümde amımdan akan suyu görseydin oracıkta Erkanın yanında tecavüz ederdin bana, Erkana da başımı yakalatırdın!” dedi. “Tutarmıydı?” diye sordum. “Böyle siktiğini görse eminim beni kendisi siktirir sana, zati tapıyor sana!” dedi. Bunları dinleyince kavradım ki, o hanım hanımcık, çıtı pıtı, kapalı kadının fantazi dünyası hudutsuzmuş, sikişirken konuşmak ve özellikle kocasını aşağılamaktan mükemmel zevk alıyordu. Hemen ben de buna takviye etmeye başladım, “Senin o boynuzlu kocanın amına koyayım ben! Karısını siktiğimin pezevengi!” dedim.

“Oooohhh, eveeet, sik Erkanın karısını! Pezevenk kocamın sikemediği amına koyyy errkeğimmm. Sik, boynuzlat dostunu, Erkana boynuz taktır bana, sikicim sen ol, boynuzlu pezevengim o olsun, yırt amımı, yırt götümü, sana kendimi o pezevengin kucağında siktirmezsem bu yarrak bana haram olsun sikicim!” diye haykırıyordu. “Sen bütün bir Orospuymuşsun, amına koyduğumun Kahpesi, amının ateşi bedenine, eline vurmuş, anlasaydım ilk fırsatta güçle sikerdim seni, hain Fahişe!” dedim. “Evet tecavüz etmeliydin bana, güçle, haykırdıra haykırdıra, ağlata ağlata sikmeliydin, o gün arabanla dağa kaldırmalıydın beni!” dedi. “Sende bu Orospuluk varken seni daha öyle sikerim ki, o pezevenk kocanın boynuzları sokaklara sığmaz, merak etme!” dedim. “Ooohhh sik erkeğim Erkanın karısının tazecik amcığını! Daha bu orospu kocasının taptığı bu dostuna neler verecek!” dedi. “Neler vereceksin?” dedim. “Amcığımı verecem!” dedi. “Onu zati verdin amcık karı, dalga mı geçiyorsun, amına koyduğumun Orospusu seni!” dedim.

“Götümü de verecem, bakire el dokunmamış götümün de sahibi sen olacaksın erkeğim!” dedi. “İşte bu hoş!” dedim. “Götümü de siktirecem sana, fakat evvel şu doymamış amcığımı doyurmalısın, sik Nahitim! Sik erkeğim, hovardam benim! Oohhh! Kocam olacak o pezevengin boynuzları uzasın, dostunun altında amımı siktiriyorum, ohhhh! Hadi vur! Sakın durma! Oooof, aaaah dayanamıyorum, bana birşeyler oluyor, içim gidiyor, sakın durma, kökle birtanem, kökle! Ahhhh…” dedi ve titremeye başladı. Boşalmak üzereydi, zevk alması için yarağımı geri çektim, başının yarısına kadar çıkardım ve tekerrür kökledim ve öyle bir bastırdım ki, dibinde bekledim ve boşaldığını hissettim. Ben ise süratimi daha alamamıştım, kendimi sıkıyor boşalmamak için sabrediyordum…

Takribî 45 dakika sonra Hayriye dördüncü kere boşalırken, ben de patlamak üzereydim ve makina gibi süratlendim, “Geliyorum Orospu, nerene boşalayım?” dedim. Hemen bacaklarını sımsıkı belime, kollarını da boynuma doladı, gözlerimin içine bakıyor, sıktığı dişlerinin arasından, “İçime boşal koçum, içime boşal aslanım! Her yerim senin, istediğin yerime boşalabilirsin, ama evvel şu Orospunun döle susamış taze amını döllerinle bir sula, dostunun sikemediği karısını dölle, bu am senin döllerine kurban olsun, hadi sikicim, hadi fışkırt amıma, fışkırt döllerini!” dedi. “Ya hamile kalırsan?” deyince, “Offff, hadiii, fışkıırrrrt aşkımm, vazgeç kendini, hadiii ak içimeee, ak amımaa, ohhh hadi sikicim, yolla döllerini hadiii, kalırsam sana hamile kalayım, senin çocuğunu doğurayım, hadiiii!” diye bağırdı. Öyle tahrik olmuştum ki, artık bu laflar üzerine o anda patladım! Ama ne patlayış, amının içi, en ücra köşesine kadar dolmuştu. Sanki kısa bir baygınlık geçirdi…

O gece Hayriyeyi kerelerce Amını götünü deldim anal de Amını götünü deldim! ve ilişkimiz 3 yıldır sürüyor. Her fırsatta amdan, götten, ağzından, neresi denk kazançsa orasından delice Amını götünü deldim. Şimdi benden hamile kalınca kocadene her şeyi anlatmış, kocası evvel kızmış, ama sonra naçar olduğu için kabullenmiş…

559 toplam, 0 bugün

Page 3 of 3 1 2 3

mozaka.com maltepe escort ataşehir escort kadıköy escort bostancı escort istanbulescorttu.com anadolu yakası escort şerifali escort atasehirescortlari.com ataşehir escort pendikescortkizlar.net pendik escort kurtköy escort kartal escort bostancı escort kadıköy escort ümraniye escort ataşehir escort escort bayan ankara escort maltepe escort pendik escort ümraniye escort izmit escort ümraniye escort escort bayan