ÇOCUKLUK CİNSELLİĞİ CHILDHOOD SEXUALITY İnsanoğlunun cinselliği insan ırkı kadar eskidir. Cinsel aktivite içgüdüye bağlı olmasına rağmen, cinsel davranışlar politika, ekonomi, tıp, sosyal ve dini görüşlerden etkilenmektedir. ABD ’de …
ÇOCUKLUK CİNSELLİĞİ
CHILDHOOD SEXUALITY
İnsanoğlunun cinselliği insan ırkı kadar eskidir. Cinsel aktivite içgüdüye bağlı olmasına rağmen, cinsel davranışlar politika, ekonomi, tıp, sosyal ve dini görüşlerden etkilenmektedir. ABD ’de cinselliğin ifade edilişi, nesillerin değişimi, medyanın şu andaki cinsellik hakkındaki betimlemeleri, cinsel yolla berişen hastalıklardan korkma özellikle AIDS, kadınların statülerinin ve rollerinin değişimi, etkin doğum hakimiyeti ve invitro fertilizasyon gibi tıbbi gelişmelerden etkilenmektedir.
Tarihçe
16. asır evvelsinde Biritinya ve Batı Avrupa ’da aile aboneleri, işçiler, ve hizmetçiler bir çatı altında çalışır, yemek yer ve yatarlardı. Çocuklar yetişkinlere göre sosyal olarak alt sınıfta görülürdü. Çocukların aile ekonomisine katkıda bulunmaları beklenir ve yaptıkları hareketlerden hukuki olarak sorumlu yakalanırlardı. Çocuklar yetişkinlerin İlişkiüel tutumlarını serbestçe seyreder ve müzakereleri sarihçe dinlerlerdi. Mascinsbasyon yapar ve diğer çocuklarla cinsel oyunlar oynarlardı. Cinsel gelişim bir problem olarak görülmezdi.
16 yy.-19 yy. arasında aileler işyerlerini yaşadıkları yerlerden ayırmaya başladılar. Tek ve büyük odalar duvarlarla; çalışma, yemek ve yatak odalarına ayrıldı. Cinsel ilişkiler kapalı kapılar arkasında olmaya başladı. Dini etkilerle, belli bir çerçeve haricinde cinsellik günah olarak belirlendi. Cinsel ilişkiler gittikçe daha gizli hale geldi. Cinsel meseleler sadece gizli yerlerde konuşuluyordu. Ebeveynler çocuklarını sade, yalın ve cinsellikten uzak yetiştiriyorlardı. Çocuklara bedenlerini örtmeleri ve cinsel objelere bakmamaları ve değmemeleri anlatırdı Elias 1978. Çocuklar bedenlerinden utanır Whitehurst 1971. Bacak, göbek belly gibi terimler yerine alttaki uzuv, alt kısım gibi terimler kullanılırdı Lockwood 1978.
19. asırda ebeveynler, mascinsbasyon yapan çocuklarını korkutmuşlar. Mascinsbasyonun deliliğe, laterji, tüberküloz, sfiliz, impotans veya kısırlık, şekil bozukluğu ve epilepsiye yol açtığına inanılırdı. Çocukların bu yolla zevk almalarını yasaklamak ve hasarlardan gözetmek emeliyle penisin çevresine uygun sivri uçlu milleteler, çelik ve deri kılıflar, elektrik şoklar, ve kasık bandajları geliştirilmişti. Bazı ebeveynler uyurken çocuğun 4 ekstremitesini ayrı ayrı yatağa bağlarlardı. Bütün bu temkinlere karşın mascinsbasyon yapan çocukların penisleri veya klitorisleri, beyaz sıcak demirle koterize edilebiliyordu. Kızlarda inatçı mascinsbasyonlarda biscinsi veya makasla klitorektomi yaygın bir tedaviydi Schwartz 1973. Bir çok medeniyetlerde klitoris eksizyonu mascinsbasyonun tedavi şekli olarak kullanıldı Huelsman, 1976.
19. asır ortalarında edebiyat romantizmi altında çocuklara ve cinselliğe olan davranışlar yumuşamaya başladı. Hürlükçü iyi eğitilmiş ebeveynler çocukları masum, aİlişkiüel ve korumaya yoksul varlıklar olarak değerlendirmeye başladılar Jackson 1993. Çocuklar incinebilir varlıklar olduğundan onların aileleri tarafından tehlikelere karşı korunmalıydı.
20. Asır
Kayıtlı tarih boyunca ipek mendil, domuz bağırsağı gibi kontrasepsiyonun etkin olmayan formları kullanılmıştır. 18. Ve 19. Asırlarda, 18. ve 19. Asırlarda kontraseptif kullanımı şüpheli ve terbiye dışı sayılıyordu Jackson 1993. Çoğu kadın gebe kalma korkusu nedeniyle cinsel ilişkiden sakınıyordu.
Etkin doğum hakimiyet metotlarının bulunması kadınların hürlüğe kavuşmasında büyük katkısı olmuştur Pickett 1971. Kadınlar hizmetçilik ve çocuk yetiştirme haricinde roller araştırmaya başlamıştır. Kadınlar konut işleri haricinde, dışarıdaki işlerde çalışmaya başladı.
1930-1950 ’lerde çocuklukta cinsel oyunlara ve mascinsbasyona karşı cezalarda anlamlı derecede eksilme olmuştur Wolfenstein 1953. Çocukları cinsel aktivite veya ilgilerinden dolayı cezalandırma veya fırça atma yerine uyarma, vazgeçirme ve dikkatini başka alana sürükleme uygulanmaya başlanmıştır Finkelhorn 1980. 1950 ’lerde 18 yaşında bir tema ortaya çıktı: ebeveynlerin çocuklarının cinsel ilgileri konusunda endişelenmemeleri gerektiği anlatıldı. Her çocuğun bedenini araştırması, bedeni hakkında bir şey bilmesi tamamen normaldir, bu meraktan öte bir şey değildir. Bazı ebeveynler anormal olmayan cinsel oyunları oynamalarını da kabulleniyordu. Üst sosyoekonomik düzeydeki ebeveynler, oğulların penislerini adlandırmaya başladılar fakat kızların cinsel uzuvlarını isimlendirmeden kaçınılmaya devam edildi.
Şimdiki Vaziyet
1970 ’lerden 1990 ’lara kadar, çocuk cinselliği; çocuk cinsel makûsa kullanımı, tecavüz, istenmeyen ergen gebelikleri, homoİlişkiüalite ve AIDS hakkında politik ve sosyal sorunlar nedeniyle artan bir problem olarak görüldü. Bu sorunlar masum çocukları tehlikelerden koruma yönündeydi. Çocuklar , hastalıklar, “Yabancı Uyruklu tehlikesi” ve “makûs eller” konusunda uyarıldı. Cinsel aktivite yönündeki pozitif referanslar sıçrandı ve çocukların cinsel aktivideriin olmaması sağlıklı ve kabul edilebilir sayıldı. Şimdi, İlişkiüel ilgi gösteren çocuklar sapkın veya anormal olarak görülmeye devam edilmektedir.
İlişkiin çocuklara tehlikeli olduğu anlatılmaktadır, Buna rağmen aynı zamanda çocuklar artan stilde cinsel içerikli karışık, iştahlı T.V. programlarına maruz kalmaktadır. Ayrıca cinsel istismar ve tecavüz sahneleri gösterilmektedir. Kablolu ve uydu televizyonları ile bir çok porno filmleri konutlarda seyredilir olmaya başlanmış ve günün her anında bu filmlere ulaşılabilir olunmuştur. Verilen bu mesajlar ile ebeveynin verdiği mesajlar arasında doğan bu çelişki çocukların kafalarını karıştırmaktadır.
Çocukların cinsel gelişimi, gelişimin diğer doğrultulari gibi değerlendirilmeli ve izlenmelidir. Maalesef, bugünkü atmosferde bu muhtemel olmamaktadır. Çoğu anne baba çocuklarının cinsellik hakkında soru sormalarını istememektedir. Ebeveynlerin tepkileri nedeniyle, mektepler bu mevzuda araştırmalara izin vermemektedir Yates 1993. Çocukların cinsellik konusunda kaygıları, yaşantılarının kafalarını karıştırma derecesi veya cinsel makûsa kullanımdan koruma programlarının etkileri çok az anlaşılmıştır. Araştırma çalışmaları büyük miktarda “ebeveynlerin çocuklarının cinsel tutumlarını gözlemleri” ve “erken cinsel deneyimleri olan erişkinlerin hatıraları” ile sınırlıdır. Bu araştırma sonuçları da yanlış sonuçlara yol açabilmektedir. Örneğin Friedrich ve dostları 1991 ebeveynlerin çocuklarının cinsel tutumlarını gözlemlerine dayalı yaptıkları bir çalışmanın sonucunda çocukların cinsel aktivitelerin 4 yaşından 12 yaşına kadar eksilme gösterdiği sonucunu çıkartmışlardır. Bu o yaş çocukların cinsel aktivitelerini kısıtladığı anlamına gelmeyebilir, bu yaş çocukların onay görmeyen tutumların daha farkında olmaları ve İlişkiüel aktivitelerini gizlemedeki büyük becerileriyle basitçe açıklanabilir.
Kültürel Bakışlar
Medeniyet çocuk ve ergenlerin cinsel ilgi ve aktivitelerini yasaklama ve 18 yaşındaden yönlendirme konusunda büyük zaman ve efor göstermiştir. İlişkiüel aktivitelere karşı yasaklar daha çok kızlara getirilmiştir. Elwin 1968.
İlişkiüel gelişim üzerine bakış, büyük miktarda cemiyetlerde kullanılan görgü ve metodlara dayanmaktadır. Ford ve Beach 1951. Marshall ve Suggs 1971, Currier 1981 çeşitli kültürlerde cinselliğe yönelik 4 genel yaklaşım tarif etmektedir:
a. Baskıcı repressive
b. Kısıtlayıcı restrictive
c. Müsade edici permissive
d. Destekleyici supportive
Cinselliği baskıcı kültürler: Türkiye vs. Bu cins kültürlerde cinsel aktivideriin tehlikeli olduğuna inanılır. Bekarlık idealdir. Cinsel ifadeler oldukça kısıtlanmıştır. Çocukların cinsel ilgi ve aktiviteleri yasaklanmıştır, formal İlişki eğitimi yoktur. Cinsel mevzuların tehlikeli ve kirli olduğu düşüncesi vardır. Oğullar erken yarıyılda kız çocuklarından ayrı yakalanır, erotik ilgi ve aktiviteler şiddetle cezalandırılır.
Cinselliği kısıtlayıcı kültürler: Sıklıkla gelişmiş ülkelerde gözlenir. Misal ABD. Bu kültürlerde İlişki önemlidir fakat İlişkiüel aktivideriin çıkaracağı sorunlar sebebiyle fobiler vardır. Çocukların cinsel ilgileri için cezalandırılmamalarına karşın, başka yollarla inhibe edilir. Cinsel yolla berişen hastalıklar, tecavüz, ve istenmeyen gebelikler için İlişki eğitimi vurgulanır.
Cinselliğe müsade edici kültürler: Çoğu cinsel ifade ve tavırlara müsamaha ve göz yumucu olurlar. Bu tip kültürler Afrika ve okyanus ülkelerinde vardır. Cinsellik; bayağı, natürel, ve insan varlığının değerli doğrultuyu olarak görülür. Buna rağmen cinsel aktiviteler için teşvik yoktur. Evlilik evvelsi İlişki yaygındır.
Cinselliği destekleyici kültürler: Erken cinsel deneyimi gelişimin gerekli bir parçası olarak görürler. Bu cins kültür Ekvator Afrika ’sında, Güney Asya ve güney Pasifik ’te gözlenir. Burada çocukların İlişkiüel duyguları hissetmesi ve aktiviteleri bilmesi için civar sunulur.
Cinselliği müsaade edici ve destekleyici kültürlerde, bebek cinsel uzuvları genellikle sarihtedir üryandır, yetişkinlerle cilt-cilt teması sıktır. Bebeklerin bacaklarının iki yana sarih olarak taşınması veya tutulması ile çocuklarda direkt olarak genital stimulasyon olur. Bebekler huzursuz olduklarında, yetişkinler, genellikle kadın, onu yatıştırmak için cinsel uzuvlarını uyarabilmektedirler. Bu elle veya oral yolla olmaktadır.
Gadpaille 1978 Çocukların cinsel oyunları yeterince oynamamışsa, daha sonraki cinsel yaşantıları için duygusal olarak hazır olamayacaklarını ileri sürmüştür. Money ve Ehrhardt 1972 ise ergen çiftleşme provalarının yetişkin erotik yeterlilik için gerekli olduğunu ileri sürmüştür. Bu inceleyiciler yasaklama ve cezalandırmanın sonuçları konusunda endişeli olup, daha müsaade edici cemiyetlerde yetişkin parafililerinin olmayacağına dikkat çekmişlerdir.
Çoğu yetişkin, cinsel reyin oynayan çocuklarının daha ileri gidecekleri ve uygunsuz cinsel aktiviteler gösterecekleri konusunda endişelenirler. Cinsel olarak müsaade edici cemiyetlerden Kibbutizm ’de, cinsel oyunlar yordanabilen gidiş göstermektedir. Bu kültürde Mascinsbasyon ve dost oyunları bebeklikte başlar, erken çocuklukta yoğunlaşır, fakat erken mektep senelerinde şiddeti oldukça eksilir Shepher 1971. Cinsel mevzulardan utanma takribî 9-10 yaşlarında gözlenir, aynı zamanda cinsiyetler arası ilişkiler eksilir. Bu gerginlik 13-14 yaşlarında kaybolur, sıcak, dostça aİlişkiüel ilişkiler olur.
Bebekler bakım vericileri tarafından sık kucağa alındıkları ve taşındıkları zaman, büyük olasılıkla daha ilgili oldukları ve daha sonraları cinsel olaylara karşı rahat olduklarını ileri sürmüştür Broude 1976. Broude ve Prescott 1975 fiziksel sevginin kucaklama, başını okşama vs. az olduğu çocukların yüksek oranda şiddet gösterdiklerini saptamışlardır. Bebekle bakım verici arasındaki fiziksel temas ABD ’de oldukça değişkendir, fakat muhtemelen endüstrileşmemiş ülkelere göre daha azdır. ABD cemiyetinde son senelerde bebeğini memesiyle besleyen kadın sayısı armış, bu da fiziksel teması daha artırmıştır. Diğer yandan, konut dışında çalışan kadın sayısında çoğalış vardır, anneler bu sebeple bebeklerinden uzun süreli ayrı kalmakta sıklıkla bebek bakıcılarla kalmaktadır. Bu anneler aynı zamanda konut işleriyle de uğraşmakta, işte olamayan streslerini konutta göstermektedirler. Bundan dolayı, çocuklarına şefkat ve fiziksel temasları için az zaman olmaktadır.
Son Zamanlardaki Kültürel Değişiklik
ABD kültüründe son zamanlardaki değişiklikler çocukların cinsel gelişimini etkilemiştir. Aileler sıklıkla çocuklarının omuzlarına fazla yüksek beklentiler yüklemektedir. Ebeveynler başarılarını artırmak için oldukça müdahaleci ve kısıtlayıcı olabilmektedirler. Başarının fazla vurgulanması çocuğun kabiliyetlerini bozmaktadır. Bu çocuklar anne babalarının rüyalarını ve narsistik gereksinimlerini yerine getirmek için uğraşırlar, bu emellerin yerine getirilmesi imkansız olduğu zaman, depresyon, madde makûsa kullanımı, yeme bozuklukları ile neticelene bilmektedir. Ebeveyn başarıyı fazla vurgularsa, çocuğun İlişkiüel gelişimi sıklıkla kısıtlanmış olur. Bu sebeplerle çocuğun İlişkiüel istek, veya diğer zevk almaları için yeterince zaman olmaz. Yates 1978.
Kültürdeki ikinci büyük değişim bağımsız olmanın fazla vurgulanışıdır Yates 1991: Bu bağımsız oluş evvelsinden anaokulu ve bakıcıya verilerek öğretilir. Konutta bile kendi kendine oynaması güzergahında teşvik edilir. Bu vaziyetin sonuçları hakkında uzunlamasına çalışmalar yoktur. Fakat kendi başına yeterliliğin yerini alan bu değer ve kavram, bağımsızlık konusunda endişeleri artırabilmekte ve birlikte yaşam kurma konusunda güçlükler çıkarabilmektedir. Yüksek boşanma oranı, yüksek cinsel disfonksiyon oranı, ve tek başına yaşamanın çoğalmış insidansı, bağımsızlığın fazla vurgulanmasının yansıması olabilir.
Cinsel Eğitim
Cinsel makûsa kullanım tedbire programları sıklıkla anaokulunda başlar, İlişki eğitimi ise nadiren 5. Sınıftan evvel başlar. İlişki eğitim programlarında hemen hemen her zaman cinsel zevk alma, mascinsbasyon ve homoİlişkiüalite gibi çelişkili mevzuları işlemez sıçrarlar. Çoğu ebeveyn bu mevzuların çocukları için hasarlı veya fazla uyarıcı olduğunu düşünmektedir. Müfredatlar “emniyet”, özellikle cinsel yolla berişen hastalıkların tehlikelerinden bahsedilir.
Cinsel eğitimde sınıflara göre uygun materyaller kullanılmalıdır. Kullanılan kelimeler çocuklar tarafından yanlış anlaşılabileceği ve kafalarını karıştırabileceğinden dolayı dikkatle seçilmelidir: Yumurta dendiğinde, tavuk gibi kümes hayvanlarının ürettiği bir obje olarak zan edilebilir. Tohum dendiğinde, annesinin mide duvarına bitişik toprakta yetişin bitkilerin tohumları olarak algılar, ve bunun babanın semeni ile zaman zaman sulandığını varsayırlar Goldman ve Goldman 1981.
Campell 1986, son asırda Lolitalere cinsel tavsiyelerde bulunan basılı 400 ’den fazla kitabı gözden geçirdiğinde; Bu kitapların içeriği sanki aynı ağızdan konuşuyormuş gibi, İlişkiin tehlikelerinden, istenmeyen gebeliklerin sonuçlarından, cinsel yolla berişen hastalıkların hasarlarından ve cinsel sapkınlık ve işlev bozuklukları gibi cinselliğin problemli alanlarından bahsetmektedir. Zevk alma , doyum ile ilgili şeyler içermiyorlardı. Son 10 senede cinsel tavsiye kitaplarına cinsel taciz den korunmayı içeren bvefat ve broşürler eklendi. Bu kitaplarda mascinsbasyon, bedeni tanıma ve cinsel oyunlardan bahsetmiyor, cinsel tacizin tehlikeleri üzerine odaklaşıyordu. Frayser 1993 bu cins programların bayağı cinsel oyunlar oynayan çocukları travmatize edecekleri konusunda uyarmıştır. Prescott 1975 çocuklara verilen “makûs değme” mesajları çocuğun kafasını karıştıracağını ve ebeveynin değme ve kucağa almasıyla memnun oldukları duygulardan yoksun kalabileceklerini ileri sürmüştür. Şanslıyız ki, birkaç pozitif cinsel eğitim programları mevcuttur Krivacska 1990, Siecus 1991. Ancak anne babaların bu konudaki protestoları nedeniyle bu programların uygulanmasında bazı problemler sarihe çıkarmıştır.
BAYAĞI CİNSEL GELİŞİM
Bebeklik
Bebeğin meme emişini kollayan herhangi bir kimse, bebeğin ilk cinsel deneyiminin birincil bakım vericinin meme ve meme çevresiyle olduğunun farkında olur. Beslendiği zamanlarda memeye veya şişeye yanaşır, uzuvize olur, emele yönelik aktiviteye başlar: o an bebek ağlamayı keser, avuçlarını kapatır, ağzını açar, memeyi arar ve kendini ona doğra ittirir, yakalar ve güçlü bir stilde emer. Bebeğin suratı kırmızıdır, bu onun anksiyöz vaziyetini tanımlayan bir mizaç vardır. Süt azalmaya başladığı zaman, avuçlarında hafifleme olur, gözler açılır kapanır ve rahatlar. Bir kaç dakika içinde anksiyöz vaziyet geçer ve huzurlu ve zevkli hal alır. Bebek doyduğu zaman bile emmeye devam eder, belirgin uykulu olmasına karşın memeye tekerrürler stilde diliyle değer. Annenin kokusu, sıcaklığı, ve yakınlığı bu ilk ve hoş erotik deneyimin parçalarıdır.
Bebek büyürken memeden başka, annenin kendisine karşı cinsel ilgiler gelişir. Bu ilgiler, ayrılma bireyselleşme süreci başlangıcında belirginleşir. Yaşamın 12. Haftasından sonra bebeğin otoerotik objesi olarak başparmak iş görebilir. Memenin elverişli, hazır olduğu kültürlerde başparmak emme olmazken, birincil bakım vericinin elverişli olmadığı kültürlerde cinsel ilginin memeden parmağa erken dönüşü gözlemlenebilmektedir Sarlin 1975. Geçmişte parmak emme psikopatoloji ile ilişkili görülürken, şimdi bu vaziyet bir problem ile ilişkilendirilmemektedir.
Yaşamın ilk 4 ayı ile birlikte, her iki cinsiyetteki bebekler, altını bağlama ve cinsel uzuvlarının temizlenmesi sırasında duyumlar ile cinsel uzuvlarını fark ederler. Bakım vericinin değişlerinden büyük zevk alırlar. Yaşamın ilk senesinde bebeklerin cinsel uzuvları ile oynamaları nadir değildir, nadiren orgazm noktasına erişirler. Kız bebekler büyük olasılıkla bu senelerde kendilerini uyarırlarken Galenson 1993, erkek bebekler büyük olasılıkla bunu yaşamın 2. ve 3. senelerinde yaparlar. Bebekler bedenini incelemek ve bedeninin sınırlarını belirlemek için bedenine dokunmaya başlayabilir, fakat arkasını sıra zevk alma birincil motif olur Spitz and Wolf 1949. Kendini doyurma, çocuğun direktifleri altında, özerk aktivitedir. Bu ona bağımsız kimlik duygusu verir, ayrılma ve bireyselleşme sürecine takviye eder Sarlin 1975.
Erkek ve kız cinsel uzuvları arasındaki anotomik değişiklikler, çocukların psikoİlişkiüel gelişiminde çok önemli yere sahiptir Gadpaille 1976, Kesderiberg 1968. Oğullar ele geldiğinden dolayı, erkekte penisderi zevk alabileceklerini fark edebilir. Penis görülebilir, sıklıkla bir isme sahiptir. Bu sebeple, minik oğullar kolaylıkla penisi bedeninin diğer parçalarıyla bütünleştirmeye meyillidir.
Kızlar klitorisi, dışkı ve kokunun olduğu bitişik “kirli” bölgelerinden ayderede güçlükleri olabilir Yates 1978. Kızların cinsel uzuvları gizli olduğundan dolayı, cinsel deneyimler içe almaya yönelik olduğundan, daha çok içe yönelik duyumları içermektedir. Bunun tersine erkekler, İlişkiüel yaşantıları dışa yönelimli ve fallik duyumlar üzerine odaklaşmıştır Galenson 1974, Kesderiberg 1968.
Cinsel uzuvlara erken ilgi, emosyonel sağlık ve pozitif bakımverici-çocuk ilişkisi ile ilişkilidir. Spitz 248 bebekle yaptığı orijinal çalışmasında, ciddi yoksunluk yaşamış bebeklerin bulunduğu kimsesizler evlerindeki bebeklerde cinsel oyunların tamamen kaybolduğunu belirlemiştir, ayrıca sorunlu bakımın olduğu hapishane bakımevlerinde cinsel uzuvlarla oynamanın nadir olduğu fakat ebeveynlik istikametinden avantajlı bebeklerde cinsel uzuvlarla oyunların genellikle var olduğunu belirlemiştir Spitz and Wolf, 1949. Galenson 1974 aynı ilişkiye uzunlamasına bir çalışmasında işaret etmektedir. 70 anne-bebek çiftinin 7 ’sinde sorunlu ilişki göstermiş. Sorunlu ilişkinin olduğu bebeklerin iyi beslenmelerine rağmen kendi kendilerini uyarmadıkları gözlenmiştir.
Toddler 18 yaşında yürüyen bebekler
Bebek gözlem çalışmaları Galenson 1993, Galenson and Roiphe 1976, Kleeman 1975 ; ikinci senenin başlangıcına doğru bebekler tuvaletlerine, başkalarının defekasyonunu izlemeye ve kendi barsak hareketlerini hissetmeye ilgi oluşur. Bu vaziyet “anal erotizm” olarak adlandırılır. Aynı zamanda bu yarıyılda bebekler dik kafalı, inatçı ve negativist olurlar. Şayet dışarıdan müdahale artarsa bu özellikler daha yoğunlaşır. Üriner erotizm 12 –14 aylar arasında yüzeyleşir. Kızlar, penisi olmadığı gerçeğini hissedebilirler. 15. aya kadar, çoğu çocuk cinsiyetler arasındaki değişiklikleri bilirler. Bu süreç, şayet çocuğa karşı cinsin cinsel uzuvlarını görme fırsatı olmuşsa çabuklaşır. Cinsel uzvuyla iftihar etme ve teşhir etme bu yarıyılda sıklıkla dikkati sürükler Glenson 1974, Kleeman 1976. Takribî 18 ay civarında kızlar babalarına karşı erotik olarak davranmaya başlarlar. Bu annenin cinsiyet rolü ile ilk özdeşime işaret edebilir. Yetişkinin methedici ve sevici tavırları minik kıza güven verir ve dişiliğiyle iftihar etir.
Cinsel oyunlardan mascinsbasyona değişim tedrici ve kesintisiz olarak 2 yaşına doğru olur. 15 ve 24 aylar arasında bebeklerin cinsel uzuvlarını farkındalığında çoğalış olur, özellikle banyo ve bez bağlama sırasında Galenson 1974, 1993. Bu yarıyılda kendini uyaran kız sayısı erkeklerden daha azdır, kızlar daha az sıklık ve yoğunlukta yaparlar Kleema 1975. Kendini uyarma self-stimulation ile, buna eşlik eden . kızarma, süratli solunum ve çoğalmış terleme olur. Başlangıçta bebek kendini uyarırken bakım verici ile sevgi kontağı kurmaya çalışır. ABD ’deki yetişkinler bu cins temastan rahatsız olur ve daha ileri teması yasaklarlar. Bunun sonucu kendi kendini tatmin etmeye devam eden çocuklar, mat ve sürekli bakış ile, anne babanın uzaklaşmasıyla bunu yaparlar.
Yaşamın ikinci senesinde oluşan masturbatuvar aktivite paterni erkekler arasında sebat etmeye meyillidir, kızlar arasında ileri bir evrimleşme geçirir Galenson 1973, Galenson and Roiphe 1976. Kızlar kendilerini uyarmak için daha çok indirekt dolaylı teknikleri bacakları, uylukları, ayak parmaklarını vs. kullanmayı öğrenirler. Kızlar mascinsbasyonu tamamen bırakabilir veya zevk almaksızın mascinsbasyona devam edebilirler. Hayal kırıklığı frustration reactions tepkileri sıklıkla yaygındır ve bazen 2. senenin ikinci yarısında kızlar arasında bu tepkiler şiddetli olmaktadır. Bir kısım oğullarda benzer patern göstermektedir. Psikoanalistler bunu preödipal kastrasyon tepkisi olarak adlandırılar Roiphe and Galenson 1973. Bu tepkiler şunlar olabilmektedir: regresyon, Korkaklik, şevk ve coşkunun kaybı, yeis ve mascinsbasyon ilgisinin bedenin başka bölgelerine veya cansız nesnelere oyuncaklar gibi kayması yani yer değiştirmesidir. Bazı kızlarda babalarına erotik olarak ilgi çoğalırken, diğerlerinde annelerine hostil bağımlılıkta çoğalış olur. Frustrasyon tepkileri kızların sembolik düşünce ve iç karışıklığında çoğalış olarak gözlemlenir. Buna rağmen, çok fazla etkilenmiş kızların imajinazisyonlarında kısıtlılık olur. Oğullar daha az belirgin bozukluk gösterir.
Bir kısım 2-3 yaşlarındaki kızlar imrenme bulguları gösterir. Penise sahipmiş gibi ayakta işemekte ısrar ederler, cinsel bölgelerinde çubuk veya oyuncak meblağlar. Galenson and Roiphe 1976. Oğullar memelerinin büyümesi veya bebeklerinin olması stilinde arzular ifade edebilir Edgcumbe 1976.
Mektep evvelsi Çocuk
Çocuklar büyürken erotik ilgileri kardeş ve dostlarına kayar. Çoğu 4 yaşındaki çocuklar “anne” veya”baba” gibi evcilik oyunları veya “hekimcilik” gibi oyunlar oynar. Bütün mektep evvelsi çocukların yarısı cinsel oyunlar veya mascinsbasyonla iştigal eder Clower 1976, Newson and Newson 1962. 4-6 yaşlarında yaygın olarak kollanan cinsel aktiviteler: teşhircilik, apışı kurcalama, cinsel uzuvlara değme ve onları başkalarına gösterme, kadınların memelerine değme Friedrich ve ark. 1991, üryan olmaktan beğenme veya üryan kişileri gözetleme, vajina veya rektuma obje yerleştirmeyi denemedir Johnson 1993. Bu davranışlar konutta üryanlık var olduğunda daha yaygındır. 4 yaşından sonra, kızlarda oğullardan daha azdır Sears ve ark, 1957. Bu yarıyılda çocukların cinsellik kavramı primitiftir. Çoğu çocuk, bebeğin annenin midesini kesilerek çıktığına veya annenin anüsünden doğduğuna inanır Goldman and Goldman 1981.
Ödipal senelerde erotik ilgilerde çoğalış olur, bu ilgi karşı cins ebeveyne odaklaşır. Mektep evvelsi çocuklar, anatomik değişiklikler, cinsel ilişki ve faize hakkında sık soru sorarlar Robinson ve ark. 1991. Oğullar anneleriyle evlenmeyi ve birlikte geçimayı arzulayabilirler. Kendilerini memnun hissettiklerinden dolayı annelerinin penisleriyle oynamalarını isteyebilirler. 3-5 yaşındaki kızlar babayla ilişkilerinde son derece erotik olurlar. Bununla birlikte çok az olasılıkla genital temas sınarlar, daha çok ilişkilerinde özellik isterler Roiphe ve Galenson 1973.
BABANIN ROLÜ
Babalar çocuğun bakımına az katılmasına karşın, oyunlarına anneden daha fazla katılırlar Flerx ve ark. 1976. Babaların reyin paternleri, annelerin reyin paternlerine oranla oldukça daha uyarıcı ve daha değişiktir Ablin 1971, Lamb 1980. Çocuğun bakımını her iki ebeveyn tarafından paylaşıldığı zaman, çocukların kafasında daha dengeli ve gerçekçi anne-ebeveyn imajları oluşur. Maalesef, çocuğun bakımı , dışarıda bir işte çalışıp veya çalışmasın, büyük konut işleri yanında anneye kalmaktadır Hochschild 1989
Eğideri, dominant, ve çocuk bakımına aktif katılan babalar, büyük olsalıkla maskulin oğullar ve feminen kızlar yetiştirirler Spieler 1984. Baba yokluğunda, oğulların daha düşük maskülinite puanlarına sahip oldukları Mead ve Rekers 1979 ve babasız konutlarda büyüyen erkeklerin yetişkin yaşamlarında daha az başarılı heteroİlişkiüel geçim gösterdikleri saptanmıştır Cinch 1949. Genel olarak, erken yarıyılda baba yoksunluğu, erkeklerin psikoİlişkiüel gelişimi üzerine derin tesirleri olmaktadır Hetherington 1971
Kızlar, feminen olmayı maskülen babaları ile olan pozitif ilişkileri yoluyla öğrenirler. Babanın kızlarını red ettikleri gidişatlarda, belki de oğul tercihleri nedeniyle, kızların kendilik saygıları ve başkaları ile ilişki kurma yetileri bozulur Spieler 1984. Babalarına cinsel çekicilikle kendini kabul ettiren kızların, kendi dişiliklerini kabulleri daha kolay olmaktadır. Cinsel çekiciliğini teyit ettirmesi ve anneyle pozitif özdeşimde olduğu vaziyet var ise, daha bütünleşmiş kendilik duygusu geliştirecektir.
Babasız büyüyen kızlarda feminen rolü bilmekte güçlüklerle karşılaşabilmektedir. Babasız büyümüş veya babasıyla olumsuz ilişkiye sahip ergen kızlar cinselliğe daha erken yaşta başlamakta ve ilişkilerinde sık partner değiştirmeye eğilimli olmaktadırlar Hetherington 1971/2. Buna ilaveten sık ailesi çatışması yaşamış ve anneyle yakın ilişkisi olmayan kızların da daha büyük olasılıkla gelişi hoş cinsel ilişkide bulunma gösterdikleri saptanmıştır. Baba yokluğu kızların psikoİlişkiüel gelişimi üzerine erkeklerden daha az hasar verici olduğu gözlenmektedir.
Mektep Yaşı Çocukları
Mektebe başlamakla çocukların cinsel aktivitelerinde göreceli bir eksilme vardır Kinsey ve ark. 1948, Ramsey 1943. Bu yarıyıl latens yarıyıli olarak adlandırılır, 6 yaş ile ergenlik arası yarıyıli kapsar ki bu yarıyılda çocuklar daha az olarak sarih cinsel aktivite gösterirler. Buna rağmen, Kinsey ve dostlarının örneklerinde 1953, erkeklerin %57 ’si, bayanların %48 ’i puberte evvelsinde cinsel oyunlarını andırdıkları, ve bunların çoğunun 8-13 yaşları arasında olduğunun bildirmişlerdir. Puberte evvelsinde oğullarla görüşüldüğünde, onların %70 ’i cinsel reyin bildirmektedir. Bu vaziyet, erken cinsel oyunlarının sıklıkla unutulduğu veya represe edildiğini düşündürmektedir Kinsey ve ark, 1948. İlişkiüel olarak kısıtlayıcı cemiyetlerde bile, 6-12 yaş arası çocuklarda cinsel aktivite gözlenmektedir Rutter 1971.
Mektep yaşı çocukları memelere değmezler veya cinsel uzuvlarını göstermezler fakat buna rağmen resim çizimlerinde insan figürleri üzerine meme veya cinsel uzuv çizme gibi, kendi cinsel uzuvlarına değme ve cinsel uzuvlarını dostlarıyla kıyas etme, cinsel fıkralar anlatma, ve hayvanların yavrulamalarını seyretme gibi cinsel aktiviteler gösteririler Johnson 1993. “İlişki kirli veya makûstur” kavramını yerini “İlişki güzeldir” eklenir.
Mektep yarıyıline kadar cinsel oyunların çok makûs bir şey yapmak olduğunu bilirler. Bu yarıyılda cinsellik onları utandırır. Buna karşın, çoğu çocuk cinsel oyunlara devam eder. Bu oyunlar ileride grup oyunlarına dönebilir daha büyük mektep çocukları arasında strip poker gibi. 18 yaşındalen veya yanlış yapan elbisesinin çıkarır soyunma oyunu. Bu oyunlar genellikle oğullar arasında olur.
Kızların 4-6 yaş, erkeklerin 5-8 yaşlarında bazen üryan oluşlarına ılımlı bakılır. Mektebe başlamayla, çocuklar kız erkek tuvaletleri ayrı olduğunu ve karşı cinsderi birinin yanında üryan görünülmemesini öğrenirler. 4.-5. Sınıfa kadar, alt giysilerinin külot görünmesinden fazla utanırlar.
Ebeveynler çocukları büyüdükçe daha makul olurlar. 8 yaşından büyük çocuklarıyla banyo yapan anneler, 9 yaşından büyük kızları ile banyo yada duş alan babalar nadirdir Rosenfeld ve ark. 1987. Çocuklar anne babalarının bu tavırlarını, kendi bedenlerinde makûs bir şey veya kirli olduğu stilinde yorumlayabilir Rosenfeld ve ark. 1984.
Anne Babalar
Üst sosyoekonomik skonutiyedeki ebeveynlerin çoğu, çocuklarının cinsel aktivitelerini ikaz etme, terbiye dersi verme, fırça atma gibi tepkiler gösterir ve nonverbal tutumlarda bulunurlar görmemezlikten gelme, kapıyı kapama ve cinsel mevzuları konuşmaktan sakınma Finkelhor 1980. Çocuklarını cinsel aktivitelerini yanlış belirlerler yada o tutumların cinsel olmadığını düşünürler. Babalar nadiren cinsel eğitime katılır. İlişki hakkındaki konuşmalar sıklıkla kızlar ile anneler arasında olur, anne-kız arasındaki konuşmanın konusu sıklıkla adet görme ve evlilik evvelsi cinsel ilişkinin olumsuz doğrultulari üzerine odaklanır Gagnon ve Simon 1973. Ergen erkekleri %64 ’ü, ergen kızların %33 ’ü ebeveynlerinin cinsellik hakkında kendileriyle konuşulmadığını bildirmiştir. Ebeveynlerin %85-95 ’i çocuklara herhangi bir erotik tavırdan asla söz etmedikleri bildirmiştir Gagnon ve Simon 1973.
Çocuklar büyük olasılıkla cinsel bilgileri kendi cinsiyetteki dostlarından öğrenmektedirler Gebhard 1977. Okuma materyallerinden ve öğretmenlerinden ebeveynlerinkinden daha fazla öğrenirler.
1000 ’den fazla ebeveynle yapılan bir araştırmada, Gagnon Gagnon ve Simon 1973 , hiç bir anne babanın minik kızlarının klitorisinin ismini kızına söylemediği saptanmıştır. Ebeveynler İlişki konusunda konuşmayı tekerrür tekerrür ertelemektedir. Konuşsalar bile, aşk, gebelik, ve erkek-kadın arasındaki değişiklikler gibi güvenli mevzuları konuşmayı tercih etmektedirler. Masturbasyon, cinsel ilişki, ve homoİlişkiüalite gibi riskli mevzularda hemen hemen her zaman sakınmaktadırlar. Ebeveynler homoİlişkiüaliteye karşı onaylamadıklarını nonverbal olarak göstermektedirler. Oğullar, diğer erkeklere değme, öpme ve kucaklamalara karşı ikaz edilir. Oyunlarda bu cins tutumlarda çocuklar birbirlerini “ibne” gibi sık çağırır.
Çocuk yetiştirmede ebeveyn yaklaşımlarında sınıfsal değişiklikler gözlenir . Profosyenel ve üst SES ebeveynler çocuk cinselliğine karşı nispeten sarih ve kabul edicidir. Üst SES anneler, çocukların ilgilerine sarihlik getirerek nötralize etmeye eğilimli iken, işçi sınıfı aileleri bu ilgileri bastırmaya eğilimlidir.
Ergen
6-8 yaşlarında adrenal androjen sekresyon çoğalışı başlar ve ergenlik ortasında pik dereceye erişir. 9-13 yaşları arasında gonodotropin indükleyici hormonda keskin bir çoğalış olur. Erkek ergenlerin eriştikleri testesteron skonutiyeleri kızlarınkinin 8 katıdır Udry ve ark, 1986. Erkeklerdeki yüksek androjen skonutiyeleri erotizmdeki büyük çoğalışı tetikler Money 1961 Serbest testesteron indeksi cinsel motivasyon ve tavrın tek güçlü belirleyicisi olur Udry ve ark. 1985, Udry ve Billy 1987: erkekler inatçı ve tekrarlayan cinsel düşünceler ve penil ereksiyondan dolayı yogun olarak utanmaya başlarlar.
Kızlar erkeklerden takribî 2 sene evvel puberteye girerler. Değişiklikleri 3 veya 4 senede tamamlarken, erkeklerin 4 veya 5 senesini alır. Kızlardaki menarş östridiol çoğalışı ile belirginleşir, 19 yaşına kadar erişkinlerdekine benzer. Progesteron çoğalışı daha sonraları olur, menarşın ilk 2 senesinde sikluslar sıklıkla anovulatuvardır. Puberte yarıyılinde adrenal androjen çoğalışları olur, kızlarda erotejeniktir fakat erkeklerden daha düşüktür. Ergen kızlarda hormonların İlişkiüel tavır üzerine etkisi zayıftır fakat fakat motivasyon üzerine güçlü etkileri vardır Smith ve ark. 1985.
Puberteye erişen erkekler daha az cemiyet içine girmeye, iddiacı ve daha az güvenli olmaya eğilimlidir fakat hevesli, konuşkan ve dikkat sürüklemeye eğilimlidir Sorenson 1973. Kas yapıları, atletik görünüm ve cinsel açlık nedeniyle daha fazla kendilik değeri problemlerine sahip olma eğilimleri olur. Kızların değişime tepkileri daha çeşitli olur. Bazıları memelerinin büyümesi gibi erken maturasyondan utanırken, bazı geç maturasyon gösterenler adetlerinin başlayıp başlamayacağı konusunda endişeler yaşarlar. Adetlerin başlaması kızların yaşamında önemli yer taşır. Pet kullanmaya başlamayla, vajinanın içinin veya değmenin ilk defa farkında oluyor olabilirler Whisnant ve ark. 1979.
Ergenlerde biyolojik değişiklikler ile birlikte hakikat bir kriz oluşur. Ensestöz ve biİlişkiüel karmaşalar, çatışmalar tekerrür yaşanır ve cinsel yönelim ana mesele olur. Çoğu erkek ve kız heteroİlişkiüel yönelimlere karşın homoİlişkiüel davranışlar gösterebilirler.
Şimdilerde ABD ’de ilk cinsel ilişkiye başlama vasati yaşı kızlarda 16.2, erkeklerde 15.7 ’dir Wyatt 1990, Zelnik ve Shah 1983. Çoğu zenci ergen beyaz ergenlere oranla 2 kat daha fazla olarak 15 yaş evvelsi cinsel ilişkiye başlar ve bunların %61 ’i düşük SES zencilerdir Zabin ve ark. 1986. Kızlar ilişkiler konusunda erkeklere oranla daha ciddidir. Başlangıç cinsel ilişkiden sonra, kızlar sıklıkla uzun bir süre koitustan sakınır. Erkekler bir kaç partner bulmaya eğilimlidir Sonnestein ve ark. 1991.
Cinsel aktif kızların sayısı 1971-1979 arasında çoğalış gösterirken, 1982 de eksilmiştir Hofferth 1990. Cinsel ilişkiye girmiş çoğu kız bunun yanlış yaptığını, keşke evlenen kadar bekaretim sağlam olsun diye düşünmektedir Coles ve Stokes 1985. Mascinsbasyon yapan erkek ve kızların 2/3 ’ü yaptıklarından dolayı suçluluk ve utanma hissetmektedir. Makûs, kirli ve terbiye zayıflığı olduğu görüşündedirler. Onlar aktif olarak kendi kendilerini kısıtlamaya çalışmaktadırlar Yates 1993.
Anne babalarını kendine yakın hisseden ve onlarla duygu düşüncelerini paylaşan ergenlerde erken yaşlarda cinsel ilişkiye başlama daha az olasıdır Fox 1981, Shah ve Zelnik 1981. Flörtleri ebeveyn hakimiyetinde olduğunda, ergenler daha az olasılıkla cinsel ilişkiye başlamakta ve gebe kalmaktadır Hogan ve Kitigawa 1985. Orta derecede katılık gösteren ebeveynlerin ergenlerinde daha az olasılıkla cinsel yaşantı olmaktadır Miller ve ark. 1986.
Adolesan kontraseptif kullanımı geçen 20 seneye oranla iyileşmiştir fakat halen çoğu Lolita hiç veya nadir kullanmaktadır Santelli ve Beilson 1992. Ergenlerde cinsel ilişki sonrası gebe kalma olasılığı daha yüksektir Jones ve ark. 1985. Ergenlerin kontraseptif kullanmamalarının bir çok sebebi vardır: Erkekler için: sıklıkla kendilerini ispat etmeyle ilişkilidir veya fırsat olduğunda hemen yapma isteğidir. Erkeklerin çoğu kontrasepsiyonun kızların sorumluluğu olduğu görüşündedirler. Kızlarda kontrasepsiyon kullanılmaması plansız İlişki ile ilişkilidir. Çoğu Lolita kız için İlişki yapmayı tasarlamak terbiyesız olduğu düşüncesi vardır. Maalesef İlişki yapmayı planlamayan kızlar, ilk ilişkilerinde kontrasepsiyon kullanma olasılıkları düşüktür Zelnik ve Shah 1983.
Ders başarısı düşük ergenlerde büyük olasılıkla daha erken İlişkie başlamaktadır Abrahamse 1988, Hofferth 1987, Robbins ve ark 1985. Erken cinsel ilişkiye girme ile suç işleme, sigara içme, ve ilaç-içki makûsa kullanımı gibi diğer risk tutumları ilişkili olduğu saptanmıştır Rosenbaum ve Kandel 1990, Orr ve ark. 1991.
Bütün abortusların 1/3 ’ü ergenlikte olmaktadır Santelli ve Beilenson, 1992. Abortusu tercih eden kızlar: yaşları minik, mektepleri iyi, gelecek için tasarıları var ise, iyi eğitimli ebeveyni varsa, dini düşünceleri baskın değilse, gebeliğe karşı olumsuz tutumlu dostları var ise Hofferth 1987.
ADOLESAN EROTİZMİ
Düşük SES ’teki erkek ergenler mascinsbasyonu kısırlaştırıcı olarak düşünür ve yüksek SES ’ ergenlerine oranla daha az olasılıkla mascinsbasyon sırasında fantazi kurarlar Gagnon ve Simon 1973. Mascinsbasyon üst SES ’te daha kabul görücü iken, sıklıkla suçluluk ve anksiyete eşlik etmektedir Kinsey ve ark, 1948. Ergenlikte, oğulları kızlara oranla mascinsbasyona çok daha sarihtir . 15 yaş evvelsi erkeklerin %80 ’i , kızların %20 ’si mascinsbasyon yapmıştır Kinsey ve ark 1948, 1953. Son zamanlardaki veriler ergen kızların %24 ’ü mascinsbasyon yaptığına işaret etmektedir Coles ve Stokes 1985.
Mascinsbasyonda cinsel ve agresif gerilimleri kişi kendi regüle ettiğinden dolayı, genital uyarılmaya sıklıkla fantaziler eşlik eder. Fantazinin içeriği bilinç dışı olabilir veya günlük rüya, oyunlar veya ilişkiler olabilir Freud 1965. Fantaziler sıklıkla çocuk kalma arzularını ve yetişkin olama arzularını yansıtır Moore 1975. Sağlıklı ergenler cinsel partner arayışını içeren mascinsbasyon fantazilerine sahiptir.
Erkek ergenlerin fantezileri dışa dönük ve agresif fantaziler olup, cinsel arzuları genitaller üzerine odaklaşmıştır. Ergen kızlarda otoerotik aktivitelere daha az sarihtirler ve daha az olasılıkla bilinçli fanteziler eşlik eder. Erkeklerden değişik olarak kızlar genitallere odaklaşmazlar, genital öncelik flörtten daha sonra gelir Lamb 1980. Mascinsbasyonla orgazma erişen kızlar bile kendi genitalleri zevk kaynagı olarak belirlemezler. Kızların mascinsbasyon fantezileri romantizm ve sevgi üzerine odaklaşmıştır ve sıklıkla pregenital teşhircilik, sadomazoşizm ve narsistik temalar içerir Moore 1975.
Her iki cinsiyette yaşın artmasıyla fanteziler realistik ve dışa dönük olmaya başlar. Ergen kızların %60 ’I, erkeklerin %32 ’si fantezilerinde hakikat kendilerinden değişik olarak kendilerini hayal ettiklerini bildirmiştir. Kadınların fantezileri daha çok görünüşleri ile ilgilidir. Kızların yarısı fantezilerinde kendilerini daha hoş olduklarını, %23 ’ü daha ince göründüklerini bildirmektedir Kirkendall ve McBride 1990. Yetişkin kadınlarda da fantezilerin çoğu fiziksel görünüş ile ilgilidir.
Cinselliğin Gelişimi Üzerine 4 teori vardır:
1. Kognitif-Gelişimsel Teori
2. Sosyal Bilme Teorisi
3. Analitik Teorisi
4. Biyolojik Teori
Analitik teori tutumları iç eforlar istikametinden sarihlerken, bilişsel-gelişimsel teoriler tutumları kişinin bilişsel dünyası ile dış dünyadaki realideriin etkileşimi olarak açıklamakta, bilme teorileri uyaran-tepki ilişkisi ile açıklamakta, biyolojik teoriler genetik ve çevresel etkiler üzerinde durmaktadır. Bireyleri İlişkiüel olarak birbirinden değişik kılan şeyleri kavramada bu 4 teoride gereklidir.
Kognitif-Gelişimsel Teori: Piaget 1950 egosentrik düşünceden sosyalize olmuş düşünceye doğru bilme sürecini izlemiştir. Tekrarlayan tavır serileri bilmeye yol açar ve sonrasında iç değişikliğe yol açar. Gelişim içsel olarak motive olur ve etkileşim içindedir.
Kognitif-gelişimsel teoriye göre Kohlberg 1966, Piaget ve Inhelder 1958, çocuk, İlişkiüel şemaların oluşmasıyla ilk evvel erkek-kadın ayırımını öğrenir. Bu, 5 yaş civarında erkek veya kadın bilişsel kendini kategorizasyona yol açar. Daha sonra çocuk belirlediği cinsel rolün belli stereotipi hareketlerini ayırt eder. Bu cinsiyet tipine bağlı ilgiler, tavırlar, ve değerler aynı cinsiyetteki ebeveyn dahil kendi benzeri kişilere spontan olarak yönelmeye başlar. 8 yaş civarında çocuk selektif olarak ebeveynin özelliklerini internalize eder.
Sosyal Bilme Teorisi: Sears Sears ve ark. 1957 ve Mischel 1966 sosyal bilme teorisi: çocukların sürekli sosyal etrafla ilişki içinde olduğunu, gittikçe başkalarıyla iletişimi çoğaldığı ve sosyalize tavırlardan doyum sağladığı düşüncesi vardır. Derii şeyler bir önceki üzerine kurulur. Bu sürekli ilave olan şeyler çocuğun geleceğini şekillendirir. Gelişim çocuk ve ebeveynin ilişkisinin niteliğiyle ilişkilidir. Ebeveyn cinsiyet tipine bağlı tutumları pekiştirmek emeliyle erkek ve kız bebeklere değişik tepkiler verirler. Daha sonraları erkek ve kız olduklarını ve kendi cinsiyetleri gösteren değişik şahsiyetleri öğrenirler. Mektep önceki senelerde aynı cinsiyetteki ebeveynle özdeşim başlar. Özdeşim süreci cinsiyet rolü stereotipilerini benimsemeye dayalıdır. Öğrenilen rol stereotipileri sonraları güçlü ve saygın yetişkinlerin uygun tutumları ile pekiştirilir.
Analitik Teori: Oral Faz, Anal faz, fallik faz, latenci diye psikoİlişkiüel gelişim dönemlerine ayırmıştır. Odipus kompleksi üzerinde ayrıntılı durulmuştur.
Biyolojik Teori: Cinsel Kimlik bir cinsiyeti oluşturan bir bireyin birincil tanımıdır. Cinsel rol erkeği kadından ayıran kültürden etkilenen doğrultuyu vardır. Cinsel Oryantasyon Yönelim özellikle cinsiyet istikametinden bireysel erotik tercihini tanımlar. Bu üç boyutun birbiriyle geçim içinde olması gerekmez. Erkeklik veya kadınlıkta varyasyonlar patoloji için gerekli değildir.
Cinsel Kimlik
İnsan yavrusu belli bir cinsel kimliğe meyilli olarak doğar, genital ve anotamik olarak belli bir cinsiyeti karşılar. Dış genitallerin farklılaşması sistemik andrjoenin varlığına veya yokluğuna, daha spesifk olarak testesteronun 5-alfa redükte metaboliti dihidrotestesterona bağlıdır. Erkek cinsiyet farklılaşmasının ortaya çıkışı fötal gelişimin 6-12.haftası sırasında hipotalamus, preoptik bölge ve amigdala üzerine fötal gonodal androjenlerin uzuvize edici etkisiyle başlar. Bu vaziyet embriyonun testislerinin varlığına bağlıdır. Şayet fötal gelişimin 8. haftasından evvel gonadlar çıkarılırsa, embriyo dişi olarak gelişecektir. Doğumda testesteron skonutiyeleri erkeklerde yüksektir, öströdiol skonutiyeleri hem erkek hemde kızda yüksektir. Öströdiol doğumdan sonra çabukca düşer. Oğullarda, testesteron 6.aydan prepubertal yarıyıla kadar azalmaya başlar.
İnsanlarda cinsel kimliğin gelişimi etraftan birincil olarak etkilenir. Ana cinsel kimlik 2 yaş sonlanmadan oturur, 3 yaş sonrasından sonra cinsiyetin 18 yaşındaden tertip edilmesi ciddi psikolojik bozukluklara yol açar. Cinsiyet rol, cinsel kimlikle karşılaştırıldığında tipik olarak 4-5 yaşta kristalleşir. Doğumdan sonra cinsel kimliğine karar verilemediği ambigous genitale vaziyetlerinde: genitallerin varlığı ve yeterliliği, bilave edilen sosyal ve cinsel işlev ve ebeveynin tercihi göz önünde bulundurulmalıdır. Ambigous genitalı bir çocuk için kız cinsiyetin seçilmesi, bir cerrah için vajen yapmak, penis yapmaktan çok kolay olduğundan, önemli bir noktadır.
Cinsel Rol
Cinsiyete özgün özelliklerin varlığı ve devamında biyolojik etkenler rol oynar Gadpaille, 1983. Bu özellikler, tipik veya atipik cinsiyet rol tavırlarına katkıda bulunur. Hemen hemen bütün kültürlerdir, erkekler kadınlara oranla daha agresif ve büyük olasılıkla birisiyle müzakere eder Piacente, 1986. Erkekler hemen hemen her zaman dominanttır. Erkek büyük olasılıkla daha büyük olasılıkla kıskanç ve sahiplenicidir. Kadınların cinsiyete ait özelliklerinde kadınlar çocukların bakım ve eğitimini isterler.
Erkek ve kadınlar çevreyi değişik stilde algılar ve değişik modlarda bilgileri işlerler. Kadınların modu ifade edici veya emosyonel iken, erkekler destekçi ve emele yöneliktir. Kadınlarda sözel ve duygusal iletişim yoğunluğu daha fazla iken, erkekler anlam, analitik ve mekansal kavramlar daha gelişmiş olabilir. Bu erkeğin fötal gelişimi ile ilgili olabilir. Erkek fetustaki daha yüksek testesteron skonutiyeleri daha büyük sol hemisferik spesifikasyonlu sağ hemisfer gelişiminde gecikmeye yol açar Geschwind 1983.
Cinsel Oryantasyon Yönelim
Cinsel oryantasyon yönelim, bir bireyin erkek ve/veya kadına bütün cinsel tepkilerini gösteriri. Cinsel oryantasyon 4 komponente sahiptir:
a. İmagery hayeller, mascinsbasyon fantazileri v.s
b. Erotika kullanımı Magazinler gibi
c. Erotik çekicilik
d. Hakikat partner ile yaşantı
Homoİlişkiüalite bir cinsel kimlik bozukluğu değildir, Homoİlişkiüalite genellikle bir oryantasyondur, fakat her zaman değildir.
Homoİlişkiüel erkek erişkinler erken çocukluktayken kendilerini diğer aynı cinsiyetteki dostlarından değişik hissettiklerini belirtmektedirler. Sıklıkla hanım evladı Sissy oluşla suçlandıkları, nispeten sporlara ilgisiz oluşlarıydı. Lezbiyen kadınlar daha az feminen ve daha az hoş olduklarını belirtmektedir. Homoİlişkiüel erkeklerin 2/3 ’ü erken çocukluk dönemlerinde sandy bebek gibi oyuncak seçme, veya karşı cins gibi giyinme gibi cinsiyet atipik tavır öyküsüne sahiptir