Welcome, visitor! [ Oturum aç

Kayınçom Üst Katta Yatarken Ben Karısını Amını götünü deldim

Hikayeler Ağustos 26, 2021

Üvey Babam ile Her Gece İlişki Yapıyoruz

Merhabalar ben Emin. Daha evvel Karımın yanımda çalışan Lolita garsonum ile ateşli saatlerini paylaşmıştım, şimdi paylaşmak istediğim olay ise, yıllardır hayranlık dinlediğim ve hastalandığım kayınçomun karısı ile 3 ay evveli yaşamış olduğum ateşli sikişmelerimizdir.

Yaz tatili için karımı ve iki çocuğumu her yıl oldugu gibi bu yıl da Türkiyeye ailemin yanına göndermiştim. Karım ve çocuklarım gideli 10 gün kadar olmuştu ki, kayınçom beni bir Cumartesi akşamı konutlarına yemeğe çağırdı. Ben de Restorancı olduğum halde, sırf kayınçonun karısını görmek için bu öneriyi büyük bir menmuniyetle kabul ettim. Kayınçomun adı Remzi ve 37 yaşında, karısının adı de Aysun. O da 34 yaşında, ama harikulade bir bedene sahip, çok Sexy bir kadın. Bunların da 2 çocukları var ve o gün çocukları Kayınpeder havuza götürmüş. Çocuklar haftasonunda da Kayınpederlerde kalacaklarmış.

Akşam 19:00 gibi bunların evine gittim. Kapıyı Aysun açtı ve herzamanki gibi 18 yaşındaden muhteşem Sexy görünüyordu. Altında siyah etek ve üzerinde de kolları kısa, kırmızı bir Penye vardı. Ama herşeyden ehemmiyetlisi 18 yaşındaden etek de, Penye de çok dardı, o sikilesi muhteşem götü ve emilesi memeleri, tam hatlarıyla belirli oluyordu. Ne zaman onlarla görüşsem, gözlerimi Aysun ’dan alamıyor ve kayınçoma tutulmaktan çok korkuyordum. İceri geçip azıcık sohbet filan ederken, Aysun da masayı hazırlamıştı. Yemeklerimizi yedikten sonra Çay Kahve içerek sohbet etmeye başlamıştık. Saat 23:00 olmuştu, ben istemeyerek de olsa izin istedim. Ama Aysun, “Daha erken, ne hoş muhabbet ediyoruz, konuta gidip ne yapacaksın? Çoluk çocuk da yok. Hem azıcıktan her zamanki gibi Remzinin uykusu kazanç uyur ve ben de 18 yaşındaden tek başıma Televizyon izlemek zorunda kalırım, sen olursan sohbet ederiz!” dedi. Ben ise bu öneriyi beklercesine, içimde büyük bir keyifle, hayallerimin kadınının önerisini kabul ettim…

Remzi de, “Ozaman birer duble içeriz, değil mi?” diyerek dolaptan bir şişe Wiski ve iki kadeh getirdi. O birer duble oldu natürel üçer duble. Saat 24:00 ’e doğru Remzi uykusunun geldiğini, kusura bakmamamı söyleyerek kalktı. Aysuna, “Bu saatten sonra konuta gitmesin, buraya yatak aç da bu gece burda yatsın, hem sabah kahvaltıyı da beraber yaparız.” dedi. Ben yarım ağızla, “Yok olmaz, gideyim!” dedim, ama kabul etmediler ve Remzi uyumak için üst kattaki yatak odalarına çıktı. Hayallerimin kadını ile başbaşa kalmıştım, sohbete devam ettik. Azıcık zaman geçmişti ki, Aysun, “İstersen Remzinin şortlarından getireyim de rahatça otur, sabahtan beri bu giysiler içinde kasvet basmıştır.” dedi. Ben de, “Valla çok iyi olur, ama sen de üstünü değiştirip rahat birşeyler giyersen!” dedim.

Aysun, “Tamam, zati ben de rahat birşeyler giymeyi düşünüyordum.” diyerek gitti. Takribî 5 dakika sonra elinde benim için bir şort ile geldi. Ama ne büyü! Üzerini değiştirmişti, onun da üzerinde Pembe bir şort vardı. Fakat bu giymiş olduğu şort yumuşak pamuklu streç kumaştan bir şorttu ve altında külot yoktu amının kabarık dudakları Deve dudağı gibi belirli oluyordu. Üstüne ise ince bir beyaz tişört vardı, meme uçları ve uçların çevresinin koyuluğu belirli oluyordu, usum başımdan gitmek üzereydi, resmen saldırmamak için kendimi güç yakalıyordum. Benim giymem için getirdiği şortu verip, mutfaktan meyve hazırlayıp getirmek için salondan tekerrür çıktı. Bu arada ben üstümü değiştirip onu beklemeye ve ondaki bu rahatlığı görünce bu gece kesin birşeyler olacak diye heyecanlanmaya başlamıştım.

Aysun elinde meyve tabağı ile extradan bir kadehle geldi ve “Bugün Felekten bir gece olsun benim için, ben de içecem, hiç içmedim ivedi ayyaş olurum, ama senin bana bir makûsluk yapmayacağından eminim!” dedi. Ben ise, “Gerçeğinde senin gibi bir kadına hangi erkek birşeyler yapmak istemez!” diyerek güya şaka yapmıştım. Gülüşerek, oturup içmeye ve sohbete başladık. Aysun bana, Gerçekten beni, söylediğin gibi her erkeğin isteyeceği bir kadın olarak mı görüyorsun, yoksa övgü olsun diye mi söyledin? diye sorduğunda, içimden hayallerinin kadınına bu sefer erişeceğime dair hisler belirmişti. Başladım onun güzeline gidecek sözler etmeye. Aradan bir saat filan geçmişti. Bn nerdeyse şişeyi tamamlamak üzereydim, ama Aysun hali hazırda ikinci bardağındaydı, “Neden içmiyorsun? Yoksa bu söylediklerimden sonra sana birşeyler yaparım diye mi korkuyorsun?” dedim. Gülerek, “Neden olmasın? Madem her erkeğin arzulayacağı tipte bir kadınım ve sen de 10 gündür bekarsın, ne olur ne olmaz, ben 18 yaşındaden de fazla içmeyim!” dedi.

Ben artık kendimi yakalayamaz haldeydim, hayallerimin kadını ile bir odada baş başa alkol alıyordum ve o kadının Sexy bedeninin yarısından aşırısı sarihti. İçkinin de vermiş olduğu cesaret ile Aysun hakkında düşüncelerimi bir anda söylemiştim. Ama Aysunda hiç bir afallamışlık bulgusu filan yoktu, onu hoşlandığımı zati bildiğini söyledi. Ben de, “Evet seni çok hoşlanıyor ve arzuluyorum!” dedim. Aysun, “Yaa kocamı çok hoşlanıyorum, ama gerçeğinde ben de farklılık istiyorum, zira eminim ki kocam da bazen farklılık yapıyordur!” dedikten sonra, ben bir anda dudaklarına yapıştım. Evvel, “Dur yapma!” diyerek ben itmeye çalıştıysa da, sonra karşılık vermesiyle muhteşem bir biçimde öpüşmeye başladık. Sanki birbirimizin dudaklarını koparacakmış gibi, takribî 10 dakika kadar öpüştükten sonra, ben boynundan yalamaya başlayarak tişörtünü yukarıya sıyırdım ve göğüslerini öpüp yalamayla emmeyle devam ettim. Elimi de şortunun içine soktuğumda ise, Aysun un sıcacık ve nemli amı iyice sulanmaya başladı…

Aysunun amını okşayıp parmaklayarak onu Orgazm ettikten sonra şortunu çıkarıp, bacaklarını ayırdım ve vıcık vıcık olmuş amını yalamaya başladım. Aradan 4-5 dakika geçmişti ki Aysun muhteşem bir titremeyle birkez daha Orgazm olup ağzıma boşalmıştı. Ben ise yıllardır hayal ettiğim kadının ağzıma işer gibi boşalmasına aldırış etmeden amını ve amının sularını yalamaya devam ediyordum. Aysu serinkanlılaştıktan sonra yalama sırası ona gelmişti, beni koltuğa oturtup şortumu çıkardı ve kazık gibi olmuş yarağımın zonklayan başını ağzına alarak yalamaya ve emmeye başladı. Yarağımı kudurmuş gibi emiyordu. Aysunun ağzına boşalmamak için kendimi güç yakalıyordum. 10 dakika kadar yaladıktan sonra vazgeçti ve “Hadi sok amıma da, senin de kadının olayım artık!” dedi ve koltuğa uyuyarak bacaklarını ayırdı, eline tükürüp amına yedirdikten sonra, “Hadi gel, gir içime!” dedi…

Aysunun bacakları arasında yerimi aldım ve yarrağımı kökünden kavrayarak başını yıllardır sikme hayalleri kurduğum amcığa yerleştirip, yavaş yavaş soktum. Dibini bulduğumda gidip gelmeye başlayacaktım ki, Aysun “Yavaş sik, tadını çıkarmak istiyorum!” dedi. Ben de aynen onun dediği gibi yavaş yavaş pompalamaya başladım. Ama malesef, herzaman uzun süreli siken ben, coşkudan mıdır nedir, daha 4-5 dakika geçmeden büyük bir titremeyle amının içine boşaldım. Çok erken boşalmıştım, ama hiç te bu kadar zevkli bir boşalmam olmamıştı. Kalbim yerinden fırlayacakmış gibi atıyordu, Aysunun üstüne yığılıp kalmıştım. Üstünde 10-15 dakika kadar onu öperek kendime gelmeye çalıştım. Azıcık dinlendikten sonra benim yarrak yine canlanmaya başladı. Tekerrür onun her tarafını yalayarak, özellikle de o muhteşem götünü yalayıp, Aysunu domaltıp artta yerimi aldım. Arkadan amına geçirip sikmeye başladım. Ve bu sefer çok daha uzun süren bir sikişten sonra 18 yaşındaden amına boşaldım…

O gece Aysunu sabahın altısına kadar, 3 kez daha Amını götünü deldim. Aysun yorgun bir biçimde kocasının yanına yatmaya giderken, ben de yorgun bir biçimde güç attım kendimi yatağıma. Sabah bir elin sikimin üstünde gezdiğini sezerek uyandığımda, Aysun butün hoşluğu ile karşımda bana bakıyordu, “Günaydın erkeğim!” diyerek beni öptükten sonra yarağıma sarıldı. Saate baktım, saat 10:00 ’u geçiyordu, “Remzi nerede? Yakalanmayalım!” dedim. Aysun da, “Şimdi çıktı, ekmek almaya şehir merkezine gitti, yarım saatten erken gelmez, kim öğrenir böyle bir fırsatı birdaha nezaman buluruz!” diyerek, yarağımın üstüne oturdu. Kocası gelmeden bir posta da sabah sikişi yaptık…

Gerçekten de o günden sonra çok az fırsat oldu, ileriki günlerde kayınçomun karısını anca iki kez daha Amını götünü deldim. Birbuçuk aydır fırsat çıkıp ta sikemiyorum ve bu da beni çılgın ediyor. Karım da daha Türkiyede tatilde…

481 toplam, 0 bugün

Kaymak Gibi Komşum ve Hoş Kocası

Hikayeler Ağustos 23, 2021

Üvey Babam ile Her Gece İlişki Yapıyoruz

Merhaba, ben İstanbul ’dan Köksal. 26 yaşında, 1,87 boyunda ve 80 kiloda, kumpaslı bir biçimde spor yapan, sportif bedenli biriyim. İstanbul ’da lüx bir site içindeki dairemde yalnız yaşamaktayım. Bir şirketin kâr ortağıyım. Kazancım iyi olduğu için de evlenmekte tez etmedim ve hayatımı bir müddet daha dolu dolu yaşamaya karar verdim.

Bundan iki ay kadar evvel bir Pazar sabahı saat 10:00 etraflarında uyandığımda apartmanda sesler duydum. Dairemin kapısını açıp ne olduğunu bilmek için baktığımda, karşı kapımdaki daireye birilerinin hummalı bir çalışmayla taşınıyor olduğunu gördüm. Beni öyle görünce kapının önünde duran Lolita bir adam bana başıyla hafifçe Merhaba verdi. Bu, 1,75 boylarında parlak, pak bebeksi suratlı bir Lolitati. “Merhaba, komşu kabul ediyor musunuz?” diye yanaşarak elini uzattı. Elini sıkıp, “Hoşgeldiniz, ben Köksal. Memnuniyetle; zati bu kat çok suskundu, sizin gibi adamcıl bir insanın taşınmasını neşelendim.” dedim. Gerçeğinde her zaman bu kadar kibar konuşmam, ama bu parlak Lolita çok güzelime gitmişti.

Bütün o sırada içeriden, “Hayatım buzdolabını getirebilirler…” diyerek, karısı olduğu anlaşılan çok güzel sesli, 1,70 boylarında, Lolita bir kadın çıktı. Herhalde 18 yaşında uyanmış olmanın da tesiriyle birden kadın olağanüstü çekici geldi bana. İncecik ve zarif ayak bileklerinden diz kapaklarının üstüne kadar o kaymak gibi bacaklarını görsel bir şölene dönüştüren bir şort giymişti, altnda külot olmadığına bahse girebilirdim. Şekilli bacakları kalçalarına doğru kalınlaşıyor ve harika bir popoya uzanıyordu. Göbeği dümdüzdü. Bir gram dahi aşırısı yoktu ve kendini gösteren dik göğüsleri vardı. Hava çok sıcak olduğundan üstüne de bir askılı bluz giymişti. O da bir anda üzerinde siyah şort ve aynı renk atlet olan beni süzdü. Kocası, “Gel hayatım 18 yaşında komşumuzla tanış, bu Köksal…” dedi. Sonra bana dönerek “Bu da eşim…” dedi. Başlarımızla birbirimizi Merhabaladıktan sonra, ben, “Memnun oldum, hoşgeldiniz.” dedim. İşlerine devam etmeleri ve eşya taşıyanları manipülasyonları gerektiği için birbirimize, “Görüşürüz…” dedikten sonra ben içeri girdim.

Bir müddet kapıya dayanarak bu Lolita çifti düşündüm. Gerçekten ikisi de etkileyiciydi. O hoş suratlı parlak Lolitaderi de, her yerinden İlişki fışkıran, davetkar bedenli harika karısından da çok sevmiştim. Bunları düşünürken sikimin sertleştiğini hissettim. Hemen gidip soğuk suyla bir duş aldım. Fakat duşta acaip fantaziler geliyordu usuma, her ikisini de güçle sikmek gibi. Esrarengiz düşüncelerle duşumu alıp çıktım ve gazetemi okurken kahvaltımı yaptım. Ama usumda her an o çift ve onları güçle sikmek vardı. Antrede sesler kesilmişti. Eşyaları taşıma işi bitmiş olmalıydı. Hemen dairemden çıktım ve sarih kapılarını iki kere tıklayarak içeri girdim. Salonun ortasında durmuş bir istif eşyaya bakıyorlardı. “Sanırım takviyeye gereksiniminiz olacak…” dedim. Sarihçe eforumu da hesaba katmış olacaklar ki, hemen memnuniyetle kabul ettiler ve işe koyulduk. Bir yandan da konuşarak birbirimizi tanımaya çalışıyorduk.

18 yaşında konutlularmış. Kısa bir müddet başka bir yerde oturduktan sonra bu daireyi satın almışlar ve taşınmışlar. Kadın bir bankada idareyici olarak, kocası ise özel bir firmanın müdürü olarak çalışıyorlarmış. Kocasında titizlik hastalığı vardı ve ikide bir ellerini deviriyor, her yere dokunmamaya gayret ediyordu. Eşyaları taşırken öteki odada iki kere üzerini değiştirdi, ‘kıyafetlerinin kirlendiğini ’ söyleyerek. Sonra bir ara perde kornişlerinin bazı dübellerinin beceriksiz olduğunu gördük. Kocası hemen alıp geleceğini söyledi. Ben hırdavatın yerini tarif ettim. Bu sırada karısının istekleri yönünde koltukları taşıyordum salonun muhtelif yerlerine. Onlara o kadar içten davranmıştım ki, kocası hiç evham etmeden hoş eşiyle beni orada vazgeçip hırdavata gitti. Ve işte sabahtan beri kafamı kurcalayan şey için henüz çok erken de olsa fırsat bu fırsattı…

Kapının kapandığını duyduk. Bir müddet kocasının uzaklaşması için koltuklara güzergah vermeye devam ettim. Sonra bir anda koltuğu vazgeçip kadına yöneldim. Kadın daha “Ne oldu Köksal?” demeye kalmadı, sıçradım üstüne ve askılı bluzunu bir hücumda yırtıp attım. Kaltak sütyen giymediği için dik memeleri bir anda özgür kaldı. Bütün çığlık atmaya yeltenecekti ki, kocaman elimle ağzını kapattım ve güçlü kollarımın arasında onu büyük çekyata doğru çektim. Fizik eforu olarak benden çok zayıf bu orospuya istediğim atağı kolayca yapabiliyordum. Yırttığım bluzuyla ağzını sıkıca bağladım hemen ve şortunu yakalayıp alta çektim. Külot da giymemişti ve korku hoş, esmer bir amı vardı. Dilimi amına batırınca öyle bir kasıldı ki. Çırpınmaya çalışıyordu ama kolunun yakaladığım yerleri morarmıştı dahi. Takatinin kalmadığını anlayınca çırpınmayı da kesti. Dilimi bal gibi amından çıkartıp suratına baktım, ağlamaya başlamıştı…

Bir tokat geçirdim suratına, şok oldu. Çok canının yandığı muhakkaktı ama ona dahi tepki veremiyordu. “Ağzını çözecem, ama gık çıkartırsan bu besinin dayağın yanında bu tokat okşamak gibi kalır!” dedim. Ürkmüş gözleriyle onayladı. Bir yandan ağlamaya devam ediyordu. Ağzını çözdüm ve o inci gibi dişleri barındıran hoş ağzına yumuldum bir anda. İyice öpüp yaladıktan sonra şortumu indirdim ve dimdik olmuş sikim alana çıktı. Sikimi görünce resmen fobiden koltuğa yapıştı. “Noldu, yoksa o kız hoşu kocanın siki minik mi kaltak?” deyip, sikimi elimle sıvazlayarak ağzına götürdüm. Ağzını açmıyordu. Ama bunu çözmek için de bir tokat yetti. O zarif ağzına ancak başını alabiliyordu. “Sen böyle bir siki hak ediyorsun, hadi hoşça yala!” dedim. Çok ağlıyordu. Birden sikimi ağzından sürükleyip saçlarından tutarak taşaklarımı emdirmeye başladım. Bir anda öyle hoş emmeye başladı ki taşaklarımı. Sündürüyordu ağzıyla. Olağanüstü zevk alıyordum…

Arkamı döndüm ve saçlarından bastırarak suratını götümün arasında soktum. Ne olduğunu afallamış olmalıydı. Azıcık daha eğildim ve sarihe çıkan göt deliğimi yalatmaya başladım ona. Suratını göt deliğime sürtüyordum. Gıkı çıkmıyordu. Bu arada kapı çaldı. Hemen kadının ağzını tekerrür bağladım ve susmasını işaret ettim. Kapıya açmaya öyle üryan gittim. Kapının artta durarak açtım ve kocası bütün tebessümerek içeri girerken ense köküne bir yumruk indirerek onu baygın bir biçimde yere devirdim. Bu ibne kılıklıyı alt etmek hiç de güç değildi. Hemen kucakladım ve salona götürdüm. Kadın kocasını o halde görünce daha da ağlamaya başladı. Hemen eşyaların üstündeki bir çarşafı alarak yere serdim ve kocasını yatırdım. Kadını da kucaklayıp yanına yatırdım. Kocasının tişörtünü çıkardım üstünden, harika bir görüntüydü bu, bir tane bile tüy yoktu ibnenin bedeninde, aynı kız bedeni gibiydi. Terlemişti, ama paklik hastalığından dolayı teri dahi muhteşem kokuyordu. Hemen o kadınsı boynuna, boğazına yumuldum ve bedeninin üst kısımlarını, terlerini koklaya koklaya yaladım yuttum. Omuzbaşlarını da yaladıktan sonra, alta meme uçlarına doğru indim ve onları da ağzıma alıp emmeye başladım…

Karısı afallamışlık ve fobiyle olan biteni izliyordu. Bir yandan da onun amını okşuyor yavaş yavaş parmağımı sokuyordum. Kocası hafif kendine kazanç gibi olunca oralardan bir bez parçasıyla ellerini ve ağzını bağladım. Artık tüm hakimiyet bendeydi. Gözlerini açtığında ilk gördüğü manzara yanında karısının sikiliyor olmasıydı. Kocaman yarrağımı yiyen karısının gözlerinden yaş, minicik amından da kan geliyordu. Kocası çırpınmaya başladı. O kız gibi hoş suratına bir tokat atıp, “Sabırsızlanma ibne, sana da gizeme gelecek!” dedim. Karısını sikmeyi vazgeçip, süratle onun pantolonunu indirdim. Götveren sabretmeye çalışıyordu ama ben gördüğüm manzara karşısında şoke olmuştum. Bu ibnenin bacakları da tüysüzdü ve tanga giyiyordu. Evet, altında resmen siyah düz bir tanga vardı. Bu gözümün dönmesine yetti. Tangasını yırtıp attım kenara, bir hücumda yüzüstü çevirdim. Götünün yanakları sanki parlıyordu. Öptüm o hoş götü ve yanaklarından iki yana ayırdım. Yaradanım, bir erkekte bu kadar mı hoş göt olurdu, nefis bir göt deliğiydi bu. Dilimi deliğine gömüverdim. Pak götü mis gibi kokuyordu…

Her yerini yaladım ve pantolonunu bütün çıkartarak bacaklarını ayırdım. İbnenin heryeri okadar hoştu ki, karısını görmez olmuştum. Aynı biçimde siki ve taşakları da tüysüz ve pakti. Siki çok büyük olmamasına rağmen taşakları dolgundu. İlk evvel o hoş taşakları emmeye başladım, şeker gibi tatlıydılar. Sonra o pasif sikini ağzıma aldım ve her yerini hoşça yaladım. İbnenin siki hafiften kalkmaya başlıyordu, sikini vazgeçip tekerrür götünü yaladım. Göt deliğini iki parmağımla ayırıp içini yalıyordum. Daha fazla dayanamayarak mis gibi götüne sikimi dayadım ve zorlamaya başladım. Bir müddet sonra tamamını soktum. Ama öyle zorlanıyordu ki, alnının ortasındaki damar şişmişti. Onu öyle sikerken karısına da götümü yalattım. Aldığım zevke ve coşkuya fazla dayanamadım ve ibnenin götünden sikimi çıkarıp öyle bir boşaldım ki, bir kadında dahi böyle hafiflediğimi anımsamıyorum. Sikimi karısının ağzına verdim ve hali hazırda gelmekte olan döllerimi arındırdım…

Sikim hali hazırda kazık gibi sertti ve süratimi alamamıştım. Kocasının gözü önünde, karıyı koltuğa domaltıp onu da haykırdıra haykırdıra götünden Amını götünü deldim. Karısının götü de ayrı bir harikaydı!

İkisi de utançtan dolayı, tepkisizce birbirine bakıp duruyordu. Belki de bu yaşadıklarının bittiğine sevinyorlardı. Ama daha bitmemişti! Onları orda elleri ve ağızları bağlı bir biçimde vazgeçerek, hemen şortumu giydim, bir koşu benim daireye gidip dijital resim makinamı alıp geldim. Her ikisinin de suratlarca üryan fotoğraflarını çektim. Hem de usunuza gelebilecek ve gelmeyecek her biçimde! Her ikisinin de götüne salatalık, patlıcan, pırasa, bira şişesi, mum gibi cisimler sokarak fotoğraflarını çektim. Dudak Boyasıyla adamın göğsüne, “Ben ibneyim!”, karısının göğsüne de, “Ben orospuyum!” yazarak, suratları da muhakkak olacak biçimde fotoğraflar! Fotoğrafları sürüklerken 18 yaşındaden heyecanlandım ve sikim şipşak kalktı. Her ikisine birden sikimi yalatırken fotoğraflar çektim. Ben adamın götünü sikerken karısının suratını sikime yanaştırıp çektim. Ben karısını sikerken de adamın suratı görünen fotoğraflar çektim…

Kendimi sağlama almıştım artık. Makinayı ve fotoğrafları daireme vazgeçip tekerrür geldim. Bunların ellerini ve ağızlarını çözdüğümde, her ikisi de gidişatın ve naçarlıklarının farkındaydı. O anda kafalarından neler geçiyordu öğrenemem ama, ağızlarını bıçak açmıyordu! O fotoğraflarla kariyerlerini tamamlayabilirdim! Hele eş, arkadaş, akraba ve dostlarının görmeleri felaket olurdu. O fotoğraflarla neler yapabileceğimi çok iyi öğreniyorlardı. Üstelik 18 yaşında komşularıma yaptığım bu ‘Sıcak karşılama ’ daha bir başlangıçtı!

608 toplam, 0 bugün

Konutlu çift gözümün önünde sevişmeye başlayınca

Hikayeler Ağustos 19, 2021

Üvey Babam ile Her Gece İlişki Yapıyoruz

Merhaba adım Ferdi. 38 yaşında, fizyonomik olarak fena görünmeyen, dürüst, emin, oturaklı ve olgun biriyim. İstanbulda yaşar, kendi İnternet Cafe işimle uğraşırım. Başımdan geçen enteresan ve bir o kadarda kudurtucu anımın başlangıcı şöyle oldu: Bundan takribî 15 gün evvel, bir akşam üzeri, masamın çekmecesinde her zaman bulundurduğum küçük Jack Daniels şişesinden bütün birkaç yudum sürüklemiştim ki, Cafenin kapısından kocaman yarı, lekeli sakallı, ama nitelikli ve pahalı giyiminden varlıklı biri olduğunu sezinlediğim bir beyefendi girdi. Ve içeri girer girmez, Merhaba sabah vermeden dolaysız masamın yanındaki koltuğa oturdu. İçimden hayıflanırken, hemen peşinden içeri giren afet-i devranı görünce birden yumuşayıverdim.

Yaradanım o ne hoşluk ve zarafetti. Öncelikle söyleyebilirim ki, bütün bir hanımefendiydi. Oturuşundan, konuşmasından ve tutumlarından, soylu bir aileye üye olduğu veya sosyal psikoloji mevzusunda sıkı bir eğitim aldığı hemen anlaşılıyordu. Her kadında tesadüfülmeyen bu özelliklerinin yanı gizeme, fizik olarak ta muhteşem bir kadındı. Zenci kadınlara has yuvarlak ve çıkıntılı bir kalça, oldukça kocaman bembeyaz göğüsler, ela gözler, dolgun dudaklar ve mükemmel bacaklar her erkeğin hayallerini süsleyen kalitedeydi. Kolay kolay hiçbir alıcıma bu gözle bakmadığım halde, nedense farkında olmadan çileden çıkıvermiştim. Sohbetimiz ilerledikçe, çiftin adlarının Neşe ve Melih, 35 ve 45 yaşlarında, 18 senelik konutlu ve 2 çocuklarının olduğunu bildim. Cafeme gelme nedenleri, konuttaki bilgisayarlarına taktıkları Cameranın çalışmamasıydı. Cafenin karşısında bulunan Avukatlık Ofisinden çıkınca kazara burayı görmüşler ve fikir almak için uğramışlardı. İşyerime fazla uzak olmayan bir sitede oturduklarını bilince, ‘Camerayı tamir edebileceğimi, büyük olasılıkla Driver ’ini yüklerken yanılgı yaptıklarını ’ açıkladım. Bunun üzerine, ‘ertesi gün Pazar olduğu için ikisinin de konutta olduklarını ve saat 3 gibi gelmemde mahsur olmadığını ’ söylediler.

Ertesi gün, başka bir deyişle Pazar günü, saat 3 etrafı konutlarının kapısını çaldım. Kapıyı Melih bey açtı, beni güleryüzle karşılayıp içeri emret etti. Evin atmosferini buram buram harika bir kadın parfümü kaplamıştı, ama Neşe hanım henüz görünürlerde yoktu. Melih beyle ayak üstü azıcık sohbet ettikten sonra, bilgisayarın olduğu yeri göstermesini rica ederek o tarafa doğru yöneldik. Bilgisayar çiftin yatak odasındaydı. Söz arasında çocuklarının nerede olduğunu sorduğumda ise, ‘birisinin Bursa ’da ötekisinin de İzmir ’de Üniversite okuduklarını, çocukları geliştirdikten sonra rahat ettiklerini ’ söyledi. Bilgisayarın başına geçip Camerayı taktıktan sonra Driver CD ’sini istedim. “Ben yerini öğrenmiyorum, Neşe şimdi banyodan çıkar, o getirir.” dediğinde, eşinin banyodaki üryan hali gayri ihtiyari gözlerimin önünde canlandı ve benim azman kafasını şöyle bir kaldırdı.

Neşe ’nin banyodan çıkmasını beklerken, belki klasörlerin içinde Cameranın Driver ’i vardır diye, Melih le beraber bilgisayardaki klasörleri karıştırmaya başladık. Seri bir biçimde klasörleri açarken, birden bire karşımıza eşiyle sevişirken Cameraya sürükledikleri sahneler çıktı. Melih afallayarak kızarıp bozardı, ama belirli etmemeye çalışarak, başka mevzularla hadiseyi geçiştirmeye çalıştı. Sonra müsade isteyip, azıcık odadan dışarı çıkınca, ben klasörü yine açıp Neşe ’nin muhteşem bedenini doya doya izlemeyi düşündüysem de, hürmetsizlik olur diye bıraktım. Az sonra Melih kapıdan içeriye eşi Neşe hanımla beraber, Driver CD ’si ile girince, sanki gözlerim yuvalarından fırlayacak gibi oldu. Çünkü henüz bütün kurumamış saçları ve bedenine yapışan pembe bornozuyla muhteşem İlişkii görünüyordu Neşe.

Driver CD ’sini bilgisayara takıp çalıştırmaya başladım. Neşe, nasıl yaptığımı daha yakından görebilmek için enseme iyice sokulmuş, sıcak soluğu ılık bir yaz meltemi gibi ensemden kasıklarıma, oradan benim paşaya doğru yel yaparak kan dolaşımımı fazla biçimde süratlendirmişti. Klav18 yaşından tuşlarına basarken coşkudan ellerim titriyor, ara gizeme yanlış tuşlara değiyordum. Bütün bu esnada Melih bana, “Ben bir bardak bir şeyler meşrubatım, sende istermisin?” diye sordu. Gayri ihtiyari “Evet.” cavabı verdim. Melih odadan çıkınca eşi, “Bana da getirirmisin Manitam?” diye peşinden seslendi. Bir yandan da arkamdan bana dahada yanaşmış, muhteşem meme uçlarına sırtımı sezer olmuştum. Az sonra Melih üç bardak alkolle çıkagelince, ben Neşe ’nin aramıza azıcık mesafe koyacağını düşünürken, o hiç yığınını bozmamış, kocasına aldırmadan iyice sokulduğu arkamdan, bazı şeyler sormaya devam ediyordu…

Bilgisayardaki işim bitti, Camerayı test etme evresine geldik. Melih, “Hadi Manitam, aramızda en hoş sensin, ilk seni görelim kamerada.” dedi. Neşe Camerayı kendine çevirip, gülünç mimikler yapmaya başladı. Melih, “Karıcığım daha önceki kamera uzağı iyi sürüklemiyordu, kameradan azıcık uzaklaşırmısın, bakalım nasıl görüneceksin?” dedi. Neşe yatağa doğru geri geri giderken, farkında olmadan baldırları yatağın kenarına çarptı ve birden bire yatağın üzerine geriye doğru oturakaldı. Bu hareket ani bir reflex neticeyi olduğu için, zati fluarı gevşek bağlanmış olan bornoz iki yana açılarak Neşe ’nin kocaman göğüslerini ve amının arasına iyice girmiş siyah tangasını tam cafcaf ve sürükleyiciliğiyle gözler önüne sermişti. Melih ve ben bu mükemmel manzaraya afallamışlık ve hayranlıkla bakarken, Neşe kendini derlemiş, ama tatlı ve muzip bir gülücük atmaktan da geri kalmamıştı. İçkinin de verdiği yumuşaklıkla, şakayla karmaşık, “Ne bakıyorsunuz? Gördüklerinizi sevmediniz mi?” diye sordu. Kocası, “Olurmu Manitam, harika görünüyordun!” deyiverdi. Ben de bundan cesaret alıp, “Evet ben de katılıyorum Melih beyin fikriye…” diye yarım yamalak mırıldandım. Neşe, arzu dolu ela gözlerini benim yeşil gözlerime dikmiş, diliyle dolgun dudaklarını nemlendiriyordu. Melih bey ise bu olanlardan kıskançlık bazında hiç etkilenmemiş gibi, sevgi ve arzu dolu gözlerle eşine bakıyor, coşkudan derin derin soluyordu.

Ben lavabonun yerini sordum. Melih, “Antrenin sonunda, solda…” diye tarif etti. Lavaboya giderek hem lüzumumu gidermeyi, hem de çifti azıcık yalnız vazgeçmeyi tasarlıyordum. Beş dakika sonra yanlarına geri geldiğimde, gördüklerim karşısında afallamışlığım bir kat daha arkasıydı. Melih yatakta sırtüstü uyumuş, bornozunu çıkarıp yalnızca tangasıyla kalan karısını üzerine oturtmuş, bir yandan memelerini gıda gibi somururken, bir yandan da kalçalarını hoyratça avuçluyordu. Orda öylece diklip izlemeye başladım. Melih karısının kalçalarını her avuçladığında, karısının küçücük tangası kenara kayıyor, pak amı ve daracık göt deliği gözlerimin önüne seriliyordu. Bu gidişata daha fazla düşüncesiz kalamayacağımı kavradım. Neşe ’ye arkadan yanaşıp, kocasıyla beraber ben de onun harika poposunu avuçlamaya okşamaya başladım. Beni artta sezince, Neşe ’nin inlemeleri arttı ve daha iyi domalarak definesini bana sunmaya başladı. Yaşamım süresince okadar çok kadınla beraber olmama karşın, hiçbirinin amını götünü yalamayı bu kadar çok istememiştim…

Daha fazla katlanamayıp, bir atakta küçücük tangasını en ince yerinden sertçe sürükleyip kopartarak, saklı mücevherlerini ortaya çıkardım. Ve aç kurtların ete saldırdığı gibi, kana kana amını götünü yalamaya başladım. Amının harika bir tadı ve eşsiz bir kokusu vardı, ben yaladıkça daha çok zevk akışkanı salgılıyor, kesik kesik çığlıklar atarak, poposunu suratıma doğru daha çok bastırıyordu. Amından aldığım zevk akışkanlarını dilimle götüne sürüyor, küçücük deliğinin derinliklerine becerili dilimi sokarak zevkten kudurtuyordum. İki erkeğin arasında olmak Neşe ’yi çıldırtmış, “Erkeklerim, Canlarım, Kocalarım benim…” diye naralar atmasına neden olmuştu. Yarım saatten fazla bu biçimde seviştik ve ben Neşe ’nin am akışkanlarını doya doya, zevkle içtim. Sonra, Melih eşofmanının altını sıyırıp o muhteşem amı sikinin üzerine oturtunca, karısından derin bir “Ohhh…” sesi yükseldi. Melih alttan pompaladıkça, karısının dilimle iyice yumuşattığım göt deliği davetkar bir biçimde açılıp kapanıyor, sanki sikimi içine davet ediyordu. Zati bulunduğu yerde iyice bunalan benim azmanı bir atakta dışarı salarak, neşenin göt deliğini yasladım. Ve az evvel dilimle iyice yumuşatıp kayganlaştırarak, yarağa hazırladığım şeker gibi deliğine sikimin kafasını yavaş yavaş sokmaya başladım…

Neşe, evvelleri poposunu geriye sürükleyip, irkilmesine ve acı çığlıkları atmasına karşın, yarağım yarısına kadar götüne girince, poposunu bana doğru iterek, hepsini içine almayı arzuladığını belirli etti. Hem amına, hem götüne giren siklerin verdiği hazla cezbedici inlemeler ve buram buram kadın kokan zevk çığlıkları atmaya başladı. Neşenin bu arzu dolu tutumlarına düşüncesiz kalamayarak, sikimi sıkı sıkı anlayan götünün derinliklerine, köküne kadar geçirince, öyle içten ve besbelli bir çığlık attı ki, yaşamı süresince böyle bir sokuş ve zevk yaşamadığı belirli oluyordu. Bir müddet sonra üçümüz birden deliler gibi orgazm olduk. Neşe hali hazırda doymamış, bu sefer benim sikimi amına istiyordu. Ama ne yazık ki meşgul biri olduğum için, o günü kısa keserek, başka bir zaman doya doya sikişmek için sözleşip dağıldım…

439 toplam, 1 bugün

Dostumun Kapalı Karısını Orospuya Çevirdim

Hikayeler Ağustos 19, 2021

Üvey Babam ile Her Gece İlişki Yapıyoruz

Merhabalar. Adım Nahit, 32 yaşındayım. Senelerce bir fabrikanın müdürlüğünü yaptıktan sonra, 7 yıldır tecil ettirdiğim askerliğimi yapmak için müracatta bulundum. Fabrikada tüm personel tarafından beğenilen, sayılan, aynı zamanda çok otoriter biriydim. Fabrikanın yemekhaneden mesul aşçısı, Erkan adında Lolita biriydi ve iki ay evvel 17 yaşında bir kızla evlenmişti. Düğününe beni de davet etmiş, ben şehir dışında olduğum için düğünlerine gidememiş ve evlendiği kızı görememiştim, fakat çokta merak ediyordum. Bu arada erkan benden çok korkar, aynı zamanda çokta saygı gösterir, her zaman günlük menü dışında bana özel yemekler yapar, bazen de, “Müdürüm bir gün seninle kafaları çekelim, mezeler benden!” tasayı. Ama bir cinsli işlerimizin yoğunluğu sebebiyle fırsat bulamamıştık. Neyse günüm geldi işimden ayrıldım ve askere gittim.

Askerden geldikten sonra oturduğum apartmanın altında boş olan bir dükkanı kiraladım ve inşaat malzemeleri üzerine bir işyeri açtım. Aradan 6 ay kadar geçmişti, bir gün fabrikaya daha önceki işverenimi ziyaret için gittim. Fabrikada benim yarıyılımdan çalışan hiç kimse kalmamış, tam personel 18 yaşındalenmiş, işveren işleri baya bir küçültmüştü. Çalışanlara yemekhane mesulü Erkanı sordum, onun da işten ayrıldığını ve yemeklerin tabildottan geldiğini söylediler. 15 gün kadar sonra bir gün sabah dükkanın önüne bir sandalye atıp güneşlenirken, motorlu birisi önümden geçti ve Erkana çok benziyordu. Ama güneş gözlüğü taktığı için bütün emin olamadım. Aynı birey akşam üzeri bütün ters yöne doğru geçince, ben sabahları ve akşamları yola bakmaya başladım ve her gün geçiyordu. Birkaç gün sonra akşam geçerken ben bunu durdurdum, evet Erkandı. Beni görünce baya bir donakaldı, “Oooo müdürüm!” deyip elime sarıldı. Dükkana davet ettim. Güzel beşten sonra, “Birkaç gündür görüyorum ama emin olamadım, her gün bu sokaktan nereye gidiyorsun?” diye sordum. 18 yaşında taşınmışlar, konutu sokağın sonundaki varoş semtinde imiş ve başka bir fabrikada aşçı olarak çalışıyormuş…

Baya bir hasret giderdikten sonra, motoruna bindi, giderken de, “Müdürüm, ailece te görüşelim, buralarda hiç etrafımız yok, herkes kendi halinde, bari sizinle gidip gelelim, hanımın ve çocuğun çok canı bunalıyor!” dedi. Okeyleştik ve “İstediğiniz zaman emredin gelin!” dedim. Akşam vaziyetten eşime de bahsettim. Bu arada ben 8 senelik konutluyum ve 4 yaşında bir çocuğum var. Erkanın da hemen bir çocuğu olmuş ve bir buçuk yaşına girmiş. Eşim, “Olabilir, şayet hanımı kafadengi birisi ise, benim de canım bunalıyor gerçeğinde, benim içinde iyi olur.” dedi. Erkan birkaç gün sonra dükkanın önünden motorla geçtiğinde bu sefer artta başörtülü, pardesülü kapalı bir bir bayan ve kucağında bir çocuk vardı. Büromda olduğum için onlar beni görmedi, ama ben çok afallamıştım, karısının kapalı biri olabileceğini hiç düşünmemiştim ve ilk kez görüyordum, fakat çok süratli geçtikleri için doğru dürüst görememiştim.

Cumartesi akşam üzeri Erkan dükkana uğradı ve “Müdürüm, müsaitseniz Pazar günü size gelmek istiyoruz?” dedi. Karıma telefon açıp müsait olup olmadığımızı sorduğumda, karım da, “Müsaitiz müsaitiz, emretsinler gelsinler, hatta azıcık erken gelsinler kahvaltıyı da beraber yapalım!” dedi. Pazar günleri işyerini açmıyordum, Pazar sabah erkenden kalkıp unlu mamül fırınına giderek Simit, Poaça ve Börek aldım ve beklemeye başladık. Saat 10:00 gibi geldiler, kapıda karşıladık. İçeri geçtiler, “Hoşgeldin!” diyerek eşine elimi uzattım ve tokalaştık. Ama ne tokalaşma! Elleri ateş gibi yanıyordu! Dürüst bir biçimde, “Ben Hayriye!” dedi. “Ben de Nahit!” dedim ve ilave ettim, “Bu arada siz hastalanacaksınız sanırım, ateşiniz var!” dedim. Hayriye hafif tebessümerek, “Yok, benim natürel halim bu!” dedi. Erkan da, “Müdürüm ben kışın soba kullanmıyorum, Hayri18 yaşından deriyi çok sıcaktır!” dedi, gülüştük. Hayriye minyon tipli, hafif çukur gözlü, beyaz derili, suratı ve beden yapısı süper hoş bir kadındı. Ona bakmaktan kendimi alamıyor, fakat göz göze gelmeye de korkuyordum.

Kahvaltı masasına geçtik. Hayriye çocuğu yattırmak için yan odaya geçti. Bu arada biz masaya oturunca, ona benim karşımdaki sandalye kaldı. 5-10 dakika sonra geldi ve karşıma oturdu. Derin bir kahvaltı sohbeti, yaz olduğu için balkon kapısı sarih, hoş bir etraf, kakara kikiri 2 saat kadar masada kaldık. Hayriye kapalı olmasına karşın çok güzel sohbet, azıcık çekingen ama konuşkan birisiydi. Kahvaltıdan sonra biz balkonda koyu sohbete dalmışken, hanımlar bulaşık filan derken öğlen oldu ve hanımlar yanımıza gelerek pikniğe gitme önerisinde bulundular. Hazırlıklar yapıldı pikniğe gittik. Zamanımız çok hoş ve cümbüşlü geçiyor, bu arada samimiyetimiz çoğalıyordu. Piknikte çay içerken Hayriye bana, “Nahit ağabey, Erkan 3 yıldır seni öyle anlatıyordu ki, merakımdan çatlamıştım!” dedi. Erkan da söze girdi, “Ee o benim biricik müdürüm, bana çok babalık yaptı, ondan gördüğüm iyiliği babamdan görmedim ben, gerçi fabrikada takviye etmediği tek emekçi yoktu, o fabrikadaki tam emekçilerin babasıydı!” dedi. Hayriye de, “Ağabey ne zaman bir gidişat olsa Erkan, şimdi Nahit müdürüm olacaktı ben bu hale düşmezdim diyor, seni anlata anlata tamamlayamıyor!” dedi. Bu arada eşim bir bana, bir Hayriyeye bakıyor, bir şeyler çözmeye çalışıyordu. Ben ise makûs duygulara girmemek için kendimi zorluyor, fakat Hayriyeden de gözümü alamıyordum. 19 – 20 yaşında, süper hoş bir hatun karşımda ve göz göze gelmemek için resmen kendimle savaşıyorum.

Akşam üzeri piknikten döndük, akşam yemeği filan derken saat 22:30 oldu. Herkes pikniğin de tesiriyle baya yorulmuştu. Bunlar, “Artık kalkalım…” dediler. Sabah kazançken minibüsle geldikleri için 18 yaşındaden minibüsle gitmeleri gerekiyordu ben, “Olmaz, minibüsle yollamam, sizi ben vazgeçerim!” dedim. “Ya zahmet etme.” filan dediler. Ben de, “Hem konutu da bilmiş olurum.” deyince itiraz etmediler. Eşime, “İstersen sen de gel.” dedim. Eşim, “Ben bitkinim, sen vazgeç gel.” dedi. Neyse ben bunları evlerine vazgeçtim. Otomobilden inerlerken çocuk Erkanın kucağında idi. Vedalaşırken 18 yaşındaden tokalaştık, ama Hayri18 yaşından elleri 18 yaşındaden ateş topu gibi yanıyor ve içimi fena yapıyordu. Elimi vazgeçmeden, “Nahit ağabey her şey için çok teşekkürler, çok hoş bir gündü, en kısa zamanda biz de sizi bekliyoruz!” dedi. Bu arada gözlerimin içine bakıyordu, durduğum yerde yarağım kazık gibi olmuş, suratım kızarmıştı. “Ağabey sen bana diyorsun ama sen hastalanacaksın, suratın kıpkırmızı ve terliyorsun!” dedi. Ben de güneş çarpmış olabileceğini söyledim. Vedalaştık ve ben konuta döndüm.

Eşim geceliğini giymiş uyumuş, yatakta beni bekliyordu. Soyundum ve yatağa girdim. Azıcık sohbet ettik, onları nasıl bulduğunu sordum. Çok sevdiğini, iyi insanlar olduğunu ve konuşabileceğimizi söyledikten sonra bana mantıklı mantıklı bakarak, “Umarım bu düşüncelerim suratından beni pişman etmezsin!” dedi. Eşim çok kıskanç bir yapıya sahiptir. “Ne demek istiyorsun?” dedim. “Kız çok hoş ve sana da çok hayran kaldı!” dedi. “Ne ilgisi var? Kocası anlatmış, o da merak etmiş, ne var bunda?” dedim. “Daha çok acemi, sen 18 yaşındaden de dikkat et!” dedi. “Mübalağa Etiyorsun! Dinlemedin mi, bana Ağabey diyor, ayrıca kapalı birisi!” dedim. “Orası öyle, ama ne öğreneyim, o kadar hoş ki çekemememek elde değil!” dedi. Ben de, “Sen onu hoşsun karıcığım!” diyerek dudaklarından öptüm ve amını avuçladım ve okşamaya başladım. Sonra karımın külodunu çıkardım, amını yalayıp, az evvelki elin sıcaklığının ve konuşmalarında tesirinde kalarak kazık gibi olmuş yarağımı karımın amına geçirdim. Karım, “Offfffff, işte bu mizacına bayılıyorum senin, ne zaman usumdan geçse yarağını amımda buluyorum!” diyor ve dudaklarını ısırıyordu…

Ben ise Hayriyeyi siktiğimi hayal ediyor, karıma köklüyordum. Karım zevke gelmiş deliler gibi inliyor, “Ben bu yarağı kimseyle paylaşamam! Bu yarak bana ait! Sakın o karıyı sikeyim deme!” diyor, kendi şüphelerini dillendiriyordu. “Karıcığım merak etme, Hayriye karşımda soyunup bacaklarını ayırsa dahi dönüp bakmam!” diyerek karımın amına pompalıyordum. Karım, “Ben seni bilmezmiyim? On yıldır yediğim bu yarağı tanımazmıyım? Öyle bir fırsatı kaçırırmısın sen, bulduğun ilk fırsatta koyarsın kızın amına!” diyor, beni daha da azdırıyordu. 20 dakikadır karımı sikiyordum ve artık son noktaya yanaşmıştım, süratle pompalıyor, “Merak etme aşkım, siksem dahi bana senin kadar zevk veremez!” diyerek karımı rahatlatmaya çalışıyordum. Karım ise ikinci kez boşalıyor olmanın zevkiyle, “Sik kocacığım sik, bu yarağa helal olsun, bu yarak ne Hayriyeler hak ediyor! Offfff deliriyorum, pompala kocacığım, kökle amıma!” derken, korunmadığı için, yarağımı son bir hücumla karımın amından çektim ve göbeğine boşaldım. Soluk soluğa kalmış bir durumda üzerinde 2-3 dakika hareketsiz kaldım, sonra yanına uzandım. Karım dudağıma bir öpücük kondurarak, “Az evvel söylediklerimi sakın ciddiye alıp ta kıza birşey yapayım deme haa! Sana emin olmaz, izin verdiğimi filan düşünürsün!” diyerek tebessümdü.

Aradan 3-4 gün geçmişti ama Hayriye bir cinsli usumdan çıkmıyor, resmen tam gün düşüncemi işgal ediyordu. Ellerinin sıcaklığı usuma geldikçe yarağım kalkıyor, elleri böyleyse acaba amı nasıldır bunun diye düşünmeden edemiyor, bir yandanda dostumun karısı hakkında böyle düşünceler taşıdığım için kendime kızıyor, mükemmel bir kabahatlilik duygusu yaşıyordum. Bütün bir çelişki içindeydim. Bir akşam süreyi bütün dükkanı kapatmayı düşünüyordum ki, Hayriye sokağın karşı kaldırımından kucağında çocuk ile yavaş yavaş yürüyerek konutlarının ters güzergahına doğru gidiyor ve sık sık arda dönüp bakıyordu. Hemen koşarak yanına gittim ve arttan, “Hayriye?” dedim. Sanırım sesimi tanıyamadığı için birden irkildi, beni görünce de azıcık gevşedi. “Bu saatte böyle yaya nereye gidiyorsun? Hayır mı?” dedim. “Ağabey sorma ya, Erkan gece vardiyasında çalışıyor, işe gitti, ben de annemlere gidiyorum. Minibüsü beklemeyeyim, yavaş yavaş yürüyeyim dedim, ama hep dolu geçiyorlar, almadılar, buraya kadar geldim.” dedi. Ben de, “Yorulmuşsun, gel azıcık dinlen, böyle olur mu, o kadar yol kucağında çocukla yürünür mü, gel hadi!” diyerek çocuğu kucağından alarak, azıcık da emrivaki bir tutumla işyerime götürdüm…

Hayriye yorulmuş, kan ter içinde kalmıştı. Soğuk bir kola ikram ettim. “Ağabey ben almasaydım, geç oluyor, şimdi minibüsler nöbete düşerse çok geç kalırım!” dedi. Ben de, “Merak etme, seni bu saate minibüsle gödermem, ben vazgeçerim, rahat ol, al şunu iç, serinle azıcık!” dedim. “Nahit ağabey zahmet etme, ben minibüsle giderim!” dedi. Ben kaşlarımı çatarak, “Seni bu saatte böyle yollamam, sonra Erkan dinlerse bana kırılmaz mı?” dedim. Hayriye de naçar, “Peki ağabey!” dedi ve kolayı aldı. Çocuk uyuyordu, koltuğa yatırmıştım. Sohbete başladık, bütün karşımda oturuyor ve havadan sudan konuşuyorduk. Ben ise 18 yaşındaden gözümü dikmiş öyle derinlere dalmıştım. Birkaç kez göz göze geldik. Ben hep gözümü kaçırıyordum ve sonuncuda kaçıramadım, bir an suskunluk oldu, 10-15 saniye gözgöze bakıştık. Bu kez o gözünü kaçırdı, ben hemen toparlanmaya çalıştım, ama bu arada masa altında benim yarak 18 yaşındaden kazık gibi olmuştu. “Ağabey ne zaman kapatıyorsun?” dedi. Ben de, “5-10 dakikaya kadar kapatırım, gideriz!” dedim. Bu arada yukarıyayı konutu aradım ve bir işim olduğunu, bir yere kadar gidip geleceğimi ve merak etmemelerini söyledim.

Masanın altından yarağımı düzenledim, şayet anlarsa rezil olacağımı düşündüm ve uysallaşmak için birkaç dakika dikkatimi dağıttım, masadaki belgeleri dosyaları filan derledim. Serinkanlılaşınca da, “Hadi kalkalım!” deyip çocuğu kucakladım ve arabaya kadar ben götürdüm. Arabaya varınca çocuğu almasını, kapıları kalemtıraşımı söyledim. Çocuğu alırken ben azıcık utangaç davrandım, ama o çok rahattı ve yaklaştı, çocuğu sıkı yakalayabilmek için sarılarak alırken, benim kolumun birisi çocukla onun arasında kaldı ve pardüsünün üzerinden taş gibi göğüslerini ilk kez sezerken neredeyse kalp krizi geçirecektim. Kapıları açtım, arkaya binmek istedi. “Aşk olsun, bu da ne demek oluyor? Hakaret sayarım bunu!” deyince, “Ay ağabey özür dilerim, böyle düşüneceğini öğrenemedim!” dedi ve ön tarafa geçti. Neyse yola çıktık, bu arada hava iyice kararmıştı. Ben ivedi etmiyor, yolu uzattıkça uzatmaya çalışıyorum. Gideceğimiz yer sıradan trafikte yarım saatlik yoldu, ama akşam trafiği de işin içine girince baya bir uzadı. Trafik durunca, ben kucağındaki çocuğun yanağını okşamak mazeretiyle onu yaklaşıyor, zaman zaman kazara olmuş gibi göğüslerine elimi sürtüyordum…

Çaktırmadan kalkmış yarağımı düzenledim ve mevzu açılsın diye, “Demek Erkan benden çok behsetti ha, öyle mi?” diye sordum. “Sorma Nahit ağabey, seni yere göğe sığdıramıyor, ben de merakımdan çatlıyordum.” dedi. “Eee merakın geçti mi? Nasıl, merak ettiğin kadar varmıymışım bari?” dediğimde, bir iki saniye sustu ve “Evet, çok iyi bir insansınız!” dedi. “Teşekkür ederim, sizde iyisiniz, Erkanı hoşlanırım, çok saygılı çok efendi bir çocuk. Onla konutlu olğun için çok bahtlısın! Eminim iyi bir kocadır!” diye zarf attım. Hayriye 18 yaşındaden bir iki saniye sustuktan sonra, “Eh işte, öyledir…” dedi. “Ne demek şimdi bu? Nasıl eh işte? Konutluluğunuzda mesele mi yaşıyorsunuz?” diye sordum. “Ağabey konutluluk olur da mesele olmaz mı?” dedi. “Hayırdır, büyük bir mesele mi? Bak üzüldüm şimdi, oysa ben sizi çok mutlu görmüştüm.” dedim. “Yok, tabi ki mutluyuz, ama bizim de kendimize göre meselelerimiz var tabi, azıcık özel meseleler Nahit ağabey.” dedi.

“Bana güvenebilirsin, şayet paylaşmak istersen seni dinlerim ve elimden geldiğince de çözümü mevzusunda takviyeci olurum, ayrıca bende gizem olarak kalır, bu mevzuda bana güvenebilirsin!” dedim. “Nahit ağabey sana güvenmesem bu kadarını da söylemezdim zati, ama güvensem de daha aşırısını anlatmam doğru olmaz.” dedi. “Peki sen öğrenirsin!” deyip, torpidodan bir kartvizitimi çıkardım ve uzattım, “Şayet çok daralır da konuşmaya lüzum dinlersen çağrı vazgeç, ben seni ararım!” dedim. Kartı aldı, “Tamam ağabey, ararım!” dedi. Bu arada suratı değişmiş, keder, utanma, çekinme ve fobi karışımı esrarengiz bir ifade almış, gözlerini karşıya dikmiş anlamsızca yola bakıyordu. Bir kart daha çıkardım ve bir kalemle beraber uzattım, “Buna da sizin numarayı yaz, bende de sizin numaranız bulunsun.” dedim. Numarasını yazdı ve uzattı. Baktım konut numarasını yazmış yalnızca, “Cep numaranı da yazsaydın.” dedim. “Ben cep telefonu kullanmıyorum, hep konutta olduğum için gereksinimim olmuyor.” dedi. “Peki tamam!” dedim.

Bu arada gideceğimiz yere varmıştık. Hayriyeye otomobilden inmeden ona, “Sen makûs görünüyorsun, büyük bir meseleniz var sanırım?” diye sordum. “Yok bir şey ağabey, sonra anlatırım!” dedi. “Tamam o zaman, yarın kesinlikle telefonunu bekliyorum, anlatacaksın bana!” dedim. “Tamam! Erkan öğleden sonra saat 2:30 gibi konuttan çıkıyor, ozaman ararım.” dedi. “Tamam o zaman saat 2:30 dan sonra telefonunu bekliyorum, kesinlikle ara bak! Bu arada sen geri nasıl döneceksin, saatte epeyce oldu?” diye sordum. “Ben bu gece burada kalacağım ağabey, kardeşimin düğün hazırlıkları var, yarın alışverişe çıkacağız, alışverişten sonra oradan dolaysız minibüsle dönerim konuta. Ağabey çok teşekkür ederim, sana zahmet oldu bu geç saatte.” dedi. “Ne zahmeti canım, ne olacak ki, ne zaman otomobillik bir gidişat olursa, gece gündüz farketmez, aramazsan incinirim!” dedim ve tokalaşmak için elimi uzattım. Çocuğun başını dizine koydu ve tokalaştık. Eli elimde, “Yok bu sıcaklık sıradan bir şey değil!” diyerek tebessümdüm. “Ağabey benim elim hep böyledir, pek tokalaşmam ama kimle tokalaşsam çocukluğumdan beri hep bunu söylüyorlar, demek ki sıcak kanlı birisiyim!” diyerek o da tebessümdü ve otomobilden indi.

Hemen geri döndüm, ama içim içime sığmıyordu, konuta nasıl vardım öğrenmiyorum. Gözümün önünden gitmiyordu, ertesi gün öğlene kadar bana bir sene kadar uzun geldi. Saat 14:30 gibi çıktım dışarıya ve Erkanın geçmesini bekliyorum, ama geçmedi. Saat 15:30 oldu, ne Erkan geçti ne Hayriyeden telefon geldi, kafayı yiyordum. Masama geçip koltuğuma oturup gözlerimi saate diktim, kulağım telefonda. Saat 16:15 oldu halen telefon yok. Ne olursa olsun ben arayacaktım, şayet Erkan açarsa Haftasonu müsaitseniz, ya siz gelin, yada biz gelelim deyip bir biçimde olayı kapatacaktım. Kaldırdım telefonu, çevirdim numarayı, daha ilk çalışının ilk saniyesinde telefon açıldı…

“Alo.” dedim. Hayriyeden titrek ve kısık bir sesle yanıt geldi, “Alo?” dedi. “Ben Nahit, Erkan konutta mı?” diye sordum. “Yok Nahit ağabey, 14:30 ’da gitti o.” dedi. “Buradan geçmedi, kapıda bekledim ama göremedim?” dedim. “Ağabey motorla gitmedi, servisle gitti, bayağıda servis alıyor onu, ara gizeme motorla gidiyor.” dedi. “Kavradım. Hani arayacaktın, neden aramadın?” diye sordum. “Aramadım işte…” dedi. “Neden? Hani konuşacaktık?” diye sordum. Kısa bir suskunluk oldu, “Boşver Nahit ağabey, konuşmayalım!” dedi. “Hmmm. Pardon, sanırım aramakla ben yanlış yaptım. Ben konuşacağımızı, bana kasvetlerini anlatacağını düşünmüştüm.” dedim. 18 yaşındaden kısa bir suskunluktan sonra, “Ağabey hangi sıfatla dinleyeceksin benim meselelerimi, başka bir deyişle sana neden anlatayım, seninle neden konuşayım bunları?” dedi. “Arkadaş olduğumuzu düşünüyordum ben.” dedim. “Tamam ağabey arkadaşız, ama aile arkadaşıyız, meselelerimizle seni meşgul etmek istemem.” dedi.

“Sen öğrenirsin, ama akşam da dediğim gibi, şayet anlatmak, boşalmak istersen dinlerim ve anlattıklarını da bir gizem olarak gizlerim burada boşalmak sözcüğünü özellikle kullanmıştım, her şeyi içine atmak sıhhatine hasar verebilir, insanda bazen dışa vurma gereksinimi doğar.” dedim. “Ya elbette konuşmaya gereksinimim var, elbette birilerine anlatsam rahatlarım, ama bu neden siz mümkününüz? İşte benim kafamı karıştıran bu, yoksa birileriyle kasvetimi paylaşmayı ben de isterim.” dedi. “Sen öğrenirsin, kime güveniyorsan onunla paylaşırsın, güvendiğin birisi varsa ona anlat, ama içinde yakalama. Akşam bir ara çok makûs oldun, o halin usumda kaldı, üzüldüğüm için aradım, onun için anlatmanı istedim, bana güvenebileceğini düşündüm.” dedim. “Güveniyorum…” dedi. “Güveniyorsan anlatırsın.” dedim. “Şimdi değil, ama belki daha sonra anlatırım.” dedi. “Peki ne zaman istersen anlatabilirsin, bilesin ki ben dinlemeye hazırım!” dedim. “Tamam ağabey bunu öğrenmek içimi hafifletti.” dedi.

“Seni tutmayayım, şayet işin varsa kapatabiliriz.” dedim. “Yoo işim yok, çocuk uyuyor zati.” dedi. “İyi, benim de canım bunalıyordu, mahzuru yoksa öylesine sohbet edelim.” dedim. “Mahzuru yok…” dedi. “Alışverişi yaptınız mı?” diye sordum. “Evet yaptık, çok hoş şeyler aldık.” dedi. “Senin hoş şeylere lüzumun yok ki.” dedim. “Bana değil, kardeşime aldık… Azıcık suskunluk oldu Hem benim neden hoş şeylere gereksinimim olmasın ki?” diye sordu. Sustum, terledim ve titremeye başladım. Titrek bir sesle, “Sen zati çok güzelsin, extra hoş bir şeye lüzumun yok!” dedim. 18 yaşındaden kısa bir suskunluk deri sonra, “Ciddi ben güzelmiyim?” diye sordu. “Hemde çok!” dedim. “İltifatın için teşekkür ederim, bunu dinlemek çok hoş!” dedi. Hayri18 yaşından bu lafları bana cesaret vermişti, artık balık oltaya geliyordu, “İltifat değil, gerçekten çok güzelsin, hatta hayatımda gördüğüm en hoş kadınsın!” dedim. “Yok artık, o kadar da abartmayın lütfen!” dedi. “Mübalağa Etmiyorum!” dedim. “Nerem hoş ki?” diye sordu. “Suratından başka nereni gördüm ki?” deyince gülüştük…

“Beni hoş bulmana sevindim Nahit ağabey!” dedi. “Meseleniz bu mu yoksa, Erkan seni hoş bulmuyor mu?” diye sordum. “Yok, o da hoş olduğumu söyler ara gizeme.” dedi. “Hmmm, yakalatamadım!” dedim. “Ağabey sonunda konuşturacaksın beni, bizim meselemiz sağlık meseleyi!” dedi. “Nasıl başka bir deyişle, sağlık derken? Yoksa hastamısın? Demiştim sana bu sıcaklık sıradan değil diye.” dedim. “Yok ağabey, mesele Erkanda, bende değil!” dedi. “Öylemiiii? Peki nesi var? Hemen rehabilitasyon ettirelim, ağır bir hastalığı filan mı var? Hekime gittiniz mi?” diye sordum. “Hayır gitmedik! Zati mesele de bu! Hekime gitmemesi!” dedi. “Nasıl başka bir deyişle? Niçin gitmiyor ki?” dedim. “Gitmiyor işte!” dedi. “Ben götürürüm onu, sen hastalığını söyle bana!” dedim. “Gitmez ağabey! Utanıyor!” dedi. “Yahu sıhhatin utanması mı olur, bu nasıl bir anlayış, hekime gidilmez mi, nesi var bunun? Tüberküloz mu? Kanser mi?” diye sordum. “Yok ağabey, öyle bir şey değil, erkekliği ile alakalı…” dedi.

İşte tuzağıma düşmüştü. Azıcık suskunluk oldu. “Hmmm, sanırım kavrıyorum, ama sağlık sağlıktır, ben öyle düşünürüm, şayet rehabilitasyonu olan bir rahatsızlıksa gitmeli hekime!” dedim. “Ağabey özür dilerim, ama bir şey soracağım, tamam ben sana güveniyorum, ama aynı zamanda da senden utanıyorum, azıcık sarih konuşsam ayıp olur mu?” dedi. “Ne ayıbı yaa! Sen ne saçmalıyorsun, ayıp filan olmaz, istediğin gibi konuş! Anlat şimdi, nedir mesele?” dedim. “Ağabey Erkanın erken boşalma meseleyi var!” dedi. “Öylemi? Hmmm, anladıımm, peki ne kadar erken?” diye sordum. “Çok erken! Dakika dahi sürmeden! Bir kezinde içine dahi giremeden 3 kere boşaldı, dördüncüde de içine girer girmez boşaldı ve o günde çocuk kaldı. Gerçeğinde gerdeği de o gün yapmış olduk, başka bir deyişle düğünden 2 ay sonra! Ara gizeme söylüyorum hekime gidelim diye, hekime gideceğimize beni öldür diyor.” dedi.

“Hmmm, gidişat baya korkunçmuş, senin ismine nekadar üzüldüğümü bilemezsin!” dedim. “Nahit ağabey bana bunları anlattırıyorsun da, peki yengemle sizin sevişmeniz nekadar sürüyor? Ne sıklıkta yapıyorsunuz?” diye sorduğunda bir üst Level ’e geçtiğimizin göstergesiydi bu sual. Zafer kazanma yolunda ilerliyordum. Konuşmanın bundan sonrasını iyi yönlendirebilirsem, Hayriyeyi kesin sikebilecektim. “Yengenle hemen hemen hergün sevişiriz ve 20-25 dakikadan yakala da 1 saati geçer bazen!” dedim. Hayri18 yaşından afallamışlığını telefondan dahi sezebiliyordum, “Yok yaa? Okadar sürüyor mu ağabey? Okadar zaman yengemle ne yapıyorsunuz?” diye sordu. “Zamanımız kısıtlıysa hemen yengene girerim ve 20-25 dakika yaparım yengeni, fakat zamanımız bol olduğunda, yarım saate yakın birbirimize Oral yaparız, 69 yaparız, Rus işi, Fransız işi yaparız, Amerikan işi yaparız, farklı Fantaziler yaparız, Dirty Talking yaparız, birbirimizi birer ikişer kere Orgazm ettikten sonra Finali Doggy veya Jokeyle yaparız!” dedim. Öğrenerek bu sözcükleri seçmiştim!.

Hayriye, “Oral? 69? Dörti Tolkink? Jokey? Dogi? Rus işi…? Ağabey anlatacaksan Türkçe anlat da anlayayım!” dedi. “Oooo, pardon canım! Haklısın! Örneklelerle anlatsam daha iyi olur gerçeğinde, fakat azıcık sarih saçık olur, mahzuru var mı?” dedim. “Yoo, mahzuru yok, istediğin gibi anlat ağabey!” dedi. “Bak şimdi, sevişmeden evvel, başka bir deyişle sikişmeden evvel, ön sevişme denilen birşey var, 69 bunlara en hoş misal. 69 ’u sana şöyle açıklayım: Mesela ben yatakta sırtüstü uyuyorum, sen de benim üzerime ters uyuyorsun, ben seninkini yalarken, sen de benimkini yalıyorsun. Bunları yaparken de Dirty Talking yapıyoruz, mesela, Yarrağımı iyi yala Orosopu! Taşaklarımı em amına koduğumun Kaltağı! Azıcıktan senin bu daracık amcığını sikip parçalayacam! Domaltıp, osurta osurta sikecem seni Fahişe! Yarak hastası Abaza Orospu seni! diyorum. Sen de, Sik ayrıl amcığımı koca yaraklı sikicim, erkeğim, kökle amıma, geçir yarrağını! filan diyorsun!” dedim…

Hayriye belliki bu kadar da sarih beklemiyordu, sesi kesilmiş, telefonda süratli süratli soluk alışını dinleyebiliyordum. Muhtemelen eli amına gitmişti. Gerçi benim de elim sikimdeydi. Birkaç saniye sessizlikten sonra Hayriye heycanla ve titrek bir sesle, “Eee, sonra…?” diye sorunca, bir üst Level ’e daha geçmiş olduk ve anlatmaya devam ettim. Artık resmen telefonda İlişkie dökmüştüm işi, “Bak mesela, amın kıllı mı?” diye sordum. Hayriye burnundan soluyarak, coşkuyla, “Yok değil, devam et lütfen!” dedi. “Ohhh, başka bir deyişle amın kaymak gibi, kaymak gibi amlara bayılırım! Amının dudaklarını ağzıma alıp sündürüyorum, emiyorum, amcığına dilini sokuyorum, götünün deliğini parmaklıyorum! Sen de yarağımı süratli süratli emiyor, aynı zamanda amını suratıma bastıra bastıra sürtüyorsun. İkimiz de birbirimizin ağzına boşalıyoruz, ben senin amının sularını yalarken, sen de benim döllerimi yalayıp yutuyorsun!” deyince, Hayriye köpek gibi soluyarak, telefonda inlemeye başladı. Çok geçmeden, Hayriyeden “Ağıhhhh Ihhhhh…” diye bir inleme çıktı ve hiç birşey söylemeden telefonu kapatıverdi. Kesin Orgazm olmuştu ve utancından kapatmıştı telefonu. Bu arada ben de küloduma boşalmıştım!

Ertesi gün 18 yaşındaden aynı zamanda aradım. Hemen açtı 18 yaşındaden telefonu, “Alo?” dedi. “Alo benim, Nahit! Dün kusur ettim sanırım, özür dilemek ve vedalaşmak için arıyorum, laf birdaha aramayacam! Kendine iyi bak, bye!” dedim. Hayriye hemen, “Dur kapatma!” dedi. “Efendim canım?” dedim. “Şayet dünkü bir hataysa, bu yalnızca senin kusurun değil, bunu ben de istedim! Bana kızma, dün çok esrarengiz oldum, ondan kapattım telefonu! İlk kez kendimi reel bir kadın gibi hissettim, ne olur konuş benimle. Beni birdaha aramazsan, ot gibi yaşamaya mahkum olurum, hayatımda hiç coşku kalmaz!” dedi. Hayriye bütün istediğim kıvama gelmişti, azıcık daha üstüne gitmeye karar verdim ve “Bak canım, bu yaptığımızın yanlış olduğunu ve de sonunun nereye varacağını sen de öğreniyorsun, en iyisi burda tamamlayalım bu işi!” dedim. Hayriye ağlamaklı bir ses tonuyla, “Bunu bana yapma! Şayet dilenmemi istiyorsan dilenirim! Ne yapmamı istersen yaparım, nasıl olmamı istiyorsan öyle olurum! Altına yatmaya dahi hazırım! Orospun olurum! Kaltağın olurum! Yarağını yalarım, döllerini yutarım! Erkeğim benim, sikicim benim! Domalt sik beni! Geçir yarağını amıma! Götümü sik, ayrıl!” deyince, dünkü kaldığımız yerden telefon İlişkiine devam ettik…

Takribî bir hafta süresince hergün telefonda İlişki yaptıktan sonra, dostumun o kapalı ve çekingen karısı Hayriye, artık bütün bir Orospu gibi olmuştu ve artık gerçekten sikilmek istiyordu. Ben de dayanamıyordum artık ve nezamandır suratını görmemiştim, “Yarın sabah işyerime uğrasana aşkım, seni çok özledim!” dedim. “Kocam konutta, çıkamam!” dedi. “Karımdan yemek tarifi almaya gideceğini söylersin, 5 dakika görsem yeter!” dedim. “Tamam bakarız!” dedi. Ertesi sabah saat 08:45 gibi işyerime geldiğinde içim içime sığmıyor, deliriyorum. Hemen kapıyı kilitledim, pancurları indirdim ve yanına geçtim. Aman yaradanım o ne hoşluk! Hafif bir makyaj yapmış, başında desenli saten bir başörtüsü vardı. Pardesüsünü çıkardığında, üzerinde beyaz sıfır yaka bir badi, altında topuklarına kadar inen, tüm hatlarını emin eden, kırmızı dar bir etek. Direk yanına vardım, ellerimi uzattım, ellerimi yakaladı. Koltukta oturuyordu, kendime doğru sürükleyerek kaldırdım ve direk dudaklarına yapıştım…

Deliler gibi öpüşüyoruz. “Aşkım gel arka odaya geçelim!” dedim, elini yakaladım, arkadaki minik odada Kanepe vardı, hemen oraya girdik. “Dur yapma, yakalanırsak rezil oluruz!” dedi. “Aşkım ben o tehlikeyi alacak kadar istiyorum seni! Ya sen?” dediğimde, eteğini kaldırdı külodunu sıyırdı, Kanepeye yattı ve “Ben de kocamı ve çocuğumu konutta vazgeçip sabahın âmâsında karından yemek tarifi almak gibi sudan mazeretle buraya gelecek kadar istiyorum! Hadi sik beni!” dedi. Hemen amına yumuldum, bir iki dil darbesi atmak için, fakat sanki hiç am yok, orada incecik bir çizgi varmış gibi duruyordu amcığı. Hayatımda siktiğim karının haddi hesabı yoktur, ama böylesini hiç görmemiştim, 3-4 cm uzunluğunda ince bir çizgi! Aşkım bu ne böyle?” dedim. “Ne var, ne oldu?” dedi. “Aşkım bence Erkanda mesele yok, bu amcığa giremeden boşalmak hastalık değil, kimse dayanamaz buna!” dedim…

Hayriye saçlarımdan yakalayıp beni kendine doğru çekti, “Çok konuşma şimdi karın filan kazanç, hadi aç şu amcığımı!” dedi. Benim yarak zati akşamdan beri kazık durumda, o amcığı da görünce damarlar patlayacak hale geldi. Hemen kafasını bolca tükürükledim ve Hayri18 yaşından amına alt yukarıya sürtmeye başladım. Yarağımın kafasını amının dudaklarında sezince, Hayri18 yaşından gözleri kaydı, “Aşkım, ilk erkeğim sen olacaksın, çok özledim bu anı, hadi Manitam, geçir artık bana!” dedi. “Aşkım sen doğum yapmadın mı? Bu amcık sanki hiç açılmamış gibi!” dedim. “Sezeryanla doğurdum! Zati Erkan içine girdi bir kez dahi git gel yapmadan patladı, amımın gördüğü yarak bu kadar! Şimdi sen patlat, hadi göster yeteneğini, Zifaf yaptır bana, acıt canımı!” diyerek habire üstüne sürüklüyordu. “Hazırmısın aşkım?” dedim. “Hazırım erkeğim! Hemde nasıl hazırım! Kavradın mı şimdi elimdeki ateşin nedenini?” dedi.

Yüklendim! Sanki yarağımla çarşaf yırtıyorum, o kadar dar amcık! Çeper güç yarısına kadar soktum, Hayriye kolunu ısırıyor, gözleri sım sıkı kapalı, sanki soluk almıyordu. Azıcık bekledim, kollarını açtım, parmaklarımı parmaklarına geçirdim, “Gözlerini aç Manitam!” dedim, açtı. Göz gözeyiz, soluklarımız birbirine karışıyor, “Hadi kökle erkeğim!” diye inliyor. Bir daha yüklendim ve artık dibindeydim. Gözü gözümde, dişlerini sıkıyor ve öyle bir bakışı vardı ki, gözlerinden birer damla yaş başörtüsüne doğru süzüldü. Sikimi usulca geri çektim, tekerrür yüklendim. Birdaha, bir daha derken titremeye başladı. O tapılası hoşluk altımdaydı ve ben onu sikiyordum, hemde göz göze, inanamıyordum. Saatlerce öyle kalabilirdim, fakat ivedi etmeliydim, zamanımız çok dardı, başladım pompalamaya ve gözlerinin içine bakarak, “Aşkımsın! Manitamsin! Kadınımsın! Orospumsun! Fahişemsin!” diyordum…

Hayriye de, “Erkeğimsin! Sikicimsin! Vurucumsun! Hadi sik beni! Hadi kökle! Vur dibime! Ohhhh yedir yarrağını bana, hadi sik Erkanın karısını, hadi vur koçum, vur erkeğim, çatır çatır sik, doyur amımı! Ohhhh, ilk erkeğimsin! Kökle Orospuna! Kökle Fahişene! Hadi hadi sik beni! Sik dostunun karısını! Senin Orospunum hadi!” diyordu. Bir zaman pompaladım ve Hayriye epilepsi hastası gibi titreyerek Orgazm oldu ve “Ben bittim, hadi sen de boşal erkeğim!” dedi. “Korunuyormusun?” dedim. “Hayır, fakat patla amıma, fışkırt, dibimi dölle erkeğim!” deyince ben de öyle bir patladım ki, 15 yıldır böyle boşalmamıştım. 3-4 dk. içinden çıkmadan üzerinde yattım dudak dudağa. Sonra hemen kalktık derlendik. Pancurları ve kapıyı açtım hem sokağa bakıyoruz hem konuşuyoruz. “Harikaydın aşkım, bana kadınlığımı tattırdın!” dedi. “Sen de öyle aşkım, o nasıl amcık öyle, neredeyse hiç olmayacakmış, resmen yarağımı acıttın!” dedim. “Bendeki amcık amcık da, siken yarak olmayınca amcık ne yapsın? Aşkım ben gideyim artık, kimseyi şüphelendirmeyelim!” dedi. “Tamam aşkım, yalnız bu sikişi ben saymıyorum! Bu akşam geleceğim, seni evinde doya doya sikeceğim, olur mu canım?” diye sordum. “Aşkım çok korkuyorum gören olur diye!” dedi. “Yok ben kimseye görünmeden kazancım aşkım. Saat bütün 20:30 da sendeyim, tamam mı Hayriye?” dedim, “Tamam Nahit!” dedi, gitti.

Coşkuyla akşamı beklemeye başladım. Akşam saat 20:30 da evinin önünden geçerken cadde kapısının sarih olduğunu gördüm ve hemen içeri daldım. Kapıdan içeri girer girmez kapı arkamdan kapandı. Baktım kapıya sırtını dayamıs öyle bekliyordu. Evin ışıkları tamamen sönüktü, ancak cadde lambasının ışıkları pencereden sızıyor ve evin içini loş bir aydınlık kaplamıştı. Hemen kucağıma aldım ve odaya götürdüm hiç konuşmuyorduk. Öpmeye başladım. Usulca çömeldi ve gözlerimin içine bakarak fermuarımı açtı, yarağımı ağzına alarak öyle bir emmeye başladı ki, daha bir dakika olmamıştı, benim yarak beton gibi olmuştu dahi. Ben de onu yalamak istiyordum, yarağımı iki eliyle anladı, “Hayır ben bunu istiyorum hemen, sen sonra yalarsın, zamanımız çok nasıl olsa!” dedi.

Hemen birbirimizi soyduk, yere uzandı, “Hadi koçum! Hadi benim hovardam! Göster şu erkekliğini! Yarağa doyur şu amcığımı!” dedi. Hiç beklemedim, hemen bacaklarının arasında yerimi aldım, yarağımı amının dudaklarında alt yukarıya dolaştırmaya başladım. Hayriye delirmişti, kıvaranıyor, “Geçir kökle artık, ne olur dayanamıyorum, sok koca yaraklım, sok orospun olayım, sok artık!” diye dileniyordu. Öyle bir kökledim ki yarağımı, sanki agresif bir taşın deliğine sokmuşum gibi acı duydum. Onun ise çığlıkları evin içini doldurdu. Gözleri hafif kaydı, bayılacak sandım. Derin derin soluk alıyordu. Ben yarağımı amından usulca geri sürükleyip, çok sert bir biçimde tekerrür yüklendim. Kısık bir sesle inliyor, boynumu ve kulaklarımı yalıyor, minik ısırıklar konduruyordu. Ben süratlenmiştim, kısık kısık soluk alıyordu, “Vur erkeğim, dibime vur! Vur koçum! Sik, becer beni! Sen benim ilk erkeğimsin, yırt şu amımın yarak görmeyen yerlerini, yırt aşkım, kocacığım, koca yaraklı hovardam, sik ayrıl amımı koca yaraklım, sikeme18 yaşından amını böyle sikerler, off dayanamıyorum, içimi yakıyorsun, pompala canım, hadiiiiii geçirrrrr aslanım!” dedikçe hayvanlaşmıştım…

Hayriye amının adalelerini sıkarak sanki yarağımı vazgeçmemecesine eziyordu. Amcığı hafifleyeceğine sanki dahada bunalıyor, daralıyordu. Susmak öğrenmiyor, haykırıyordu, “Açım koca yaraklım, açım yarağa, açım sikilmeye! Of ne hoş sikiyorsun! Seni ilk gördüğümde amımdan akan suyu görseydin oracıkta Erkanın yanında tecavüz ederdin bana, Erkana da başımı yakalatırdın!” dedi. “Tutarmıydı?” diye sordum. “Böyle siktiğini görse eminim beni kendisi siktirir sana, zati tapıyor sana!” dedi. Bunları dinleyince kavradım ki, o hanım hanımcık, çıtı pıtı, kapalı kadının fantazi dünyası hudutsuzmuş, sikişirken konuşmak ve özellikle kocasını aşağılamaktan mükemmel zevk alıyordu. Hemen ben de buna takviye etmeye başladım, “Senin o boynuzlu kocanın amına koyayım ben! Karısını siktiğimin pezevengi!” dedim.

“Oooohhh, eveeet, sik Erkanın karısını! Pezevenk kocamın sikemediği amına koyyy errkeğimmm. Sik, boynuzlat dostunu, Erkana boynuz taktır bana, sikicim sen ol, boynuzlu pezevengim o olsun, yırt amımı, yırt götümü, sana kendimi o pezevengin kucağında siktirmezsem bu yarrak bana haram olsun sikicim!” diye haykırıyordu. “Sen bütün bir Orospuymuşsun, amına koyduğumun Kahpesi, amının ateşi bedenine, eline vurmuş, anlasaydım ilk fırsatta güçle sikerdim seni, hain Fahişe!” dedim. “Evet tecavüz etmeliydin bana, güçle, haykırdıra haykırdıra, ağlata ağlata sikmeliydin, o gün arabanla dağa kaldırmalıydın beni!” dedi. “Sende bu Orospuluk varken seni daha öyle sikerim ki, o pezevenk kocanın boynuzları sokaklara sığmaz, merak etme!” dedim. “Ooohhh sik erkeğim Erkanın karısının tazecik amcığını! Daha bu orospu kocasının taptığı bu dostuna neler verecek!” dedi. “Neler vereceksin?” dedim. “Amcığımı verecem!” dedi. “Onu zati verdin amcık karı, dalga mı geçiyorsun, amına koyduğumun Orospusu seni!” dedim.

“Götümü de verecem, bakire el dokunmamış götümün de sahibi sen olacaksın erkeğim!” dedi. “İşte bu hoş!” dedim. “Götümü de siktirecem sana, fakat evvel şu doymamış amcığımı doyurmalısın, sik Nahitim! Sik erkeğim, hovardam benim! Oohhh! Kocam olacak o pezevengin boynuzları uzasın, dostunun altında amımı siktiriyorum, ohhhh! Hadi vur! Sakın durma! Oooof, aaaah dayanamıyorum, bana birşeyler oluyor, içim gidiyor, sakın durma, kökle birtanem, kökle! Ahhhh…” dedi ve titremeye başladı. Boşalmak üzereydi, zevk alması için yarağımı geri çektim, başının yarısına kadar çıkardım ve tekerrür kökledim ve öyle bir bastırdım ki, dibinde bekledim ve boşaldığını hissettim. Ben ise süratimi daha alamamıştım, kendimi sıkıyor boşalmamak için sabrediyordum…

Takribî 45 dakika sonra Hayriye dördüncü kere boşalırken, ben de patlamak üzereydim ve makina gibi süratlendim, “Geliyorum Orospu, nerene boşalayım?” dedim. Hemen bacaklarını sımsıkı belime, kollarını da boynuma doladı, gözlerimin içine bakıyor, sıktığı dişlerinin arasından, “İçime boşal koçum, içime boşal aslanım! Her yerim senin, istediğin yerime boşalabilirsin, ama evvel şu Orospunun döle susamış taze amını döllerinle bir sula, dostunun sikemediği karısını dölle, bu am senin döllerine kurban olsun, hadi sikicim, hadi fışkırt amıma, fışkırt döllerini!” dedi. “Ya hamile kalırsan?” deyince, “Offff, hadiii, fışkıırrrrt aşkımm, vazgeç kendini, hadiii ak içimeee, ak amımaa, ohhh hadi sikicim, yolla döllerini hadiii, kalırsam sana hamile kalayım, senin çocuğunu doğurayım, hadiiii!” diye bağırdı. Öyle tahrik olmuştum ki, artık bu laflar üzerine o anda patladım! Ama ne patlayış, amının içi, en ücra köşesine kadar dolmuştu. Sanki kısa bir baygınlık geçirdi…

O gece Hayriyeyi kerelerce Amını götünü deldim anal de Amını götünü deldim! ve ilişkimiz 3 yıldır sürüyor. Her fırsatta amdan, götten, ağzından, neresi denk kazançsa orasından delice Amını götünü deldim. Şimdi benden hamile kalınca kocadene her şeyi anlatmış, kocası evvel kızmış, ama sonra naçar olduğu için kabullenmiş…

558 toplam, 1 bugün

Kapalı Karısını Jet-Ski ’de Amını götünü deldim

Hikayeler Ağustos 19, 2021

Üvey Babam ile Her Gece İlişki Yapıyoruz

Merhaba ben Mahmut, Antalyada yaşayan, Turizm sektöründe iş yapan, 32 yaşında, ODTÜ mezunu, bekar bir işadamıyım. Sexte hudut tanımayan ve her türlü coşkuyu yaşamaya hazır ve yaşamış birisiyim. Sex yaşamım çok renkli geçmekte, zira genelde Sex yaşamımın büyük bir kısmı Yabancı Uyruklu Turistlerle geçirdiğimden dolayı, Sex ’i doyasıya ve hudutsuz yaşamış ve fantazilerimin bir çoğunu basitçe asıllaştırma fırsatlarım olmuştu. Ama size anlatacağım öykü beni gerçekten çok afallatmış ve heyecanlandırmıştı…

Yazları Antalyada bir otelin su sporları merkezini çalıştırıyordum. Genelde alıcılarımız Yabancı Uyruklu Turist olduğu için, Türk alıcı otelde çok az bulunurdu. İşlerimizin çok yoğun olduğu bir gün çalışan personellerin hepsi meşguldu. Bu sırada Jet-Ski yapmak isteyen bir Türk çift geldi. Erkeğin ismi Metin, kadının isminin Arzu olduğunu bildiğim bir Karı-Kocaydı. Arzu, minyon tipli, kocaman göğüslü, masmavi gözleri, kocaman dudakları olan, 27-28 yaşlarında, başında çağdaş bir başörtüsü Kapalı ve türbanlı hatunlara karşı olağanüstü bir zaafım vardır, ama altındaki giymiş olduğu Sexy mayosu bedeninin tam işthamını ortaya çıkartan türden olduğu için, bütün bir afetti. Metin ise kocaman yarı, göbekli, 40 yaşlarında kibar bir beydi. Metin bana karısının Jet-Ski yapmak istediğini, ama yaşamlarında ilk kere böyle birşeye bineceği için çok korktuğunu, bu mevzuda onlara takviye edip edemeyeceğimi sordu. Ben de Metine, isterse karısına birkaç tur beraber binersek öğretebileceğimi söyledim, çok memnun olacaklarını söyleyerek bana teşekkür etti…

Ben hemen Jet-Ski ’yi kıyıya yaklaştırdım ve Arzuyu da arkama oturtarak sarihe doğru süratli biçimde hareket ettik. Tabi bu arada rüzgardan dolayı başörtüsü başından düştü ve onu hemen beline doladı. Deniz azıcık dalgalı olduğu için arzu arkamda düşmemek için bana sıkı sıkı sarılmak zorunda kalıyordu. Arzunun, kocaman ve muhteşem göğüslerini sırtıma tamamen yapıştırıp beni sıkı sıkı sarması beni muhteşem tahrik etmiş ve yarağımın odun gibi olmasını sağlamıştı. Dalgalardan dolayı Jet-Ski ’nin her zıplayışında Arzunun eli göbeğimden kayarak benim kalkmış olan yarağımla teması ve arzunun bundan rahatzız olmaması ‘tabi kaza ile olduğu için : ’ ve dahada ehemmiyetlisi beni daha sıkı sarması, benim cesaretimi iyice artırmış ve Arzuyu sikme isteğimi reelleştirmek için hemen bir tasarı kurmuştum. Arzuya isterse önüme oturabileceğini, korkmaması gerektiğini, direksiyonun konrolünün bende olacağını, bunun bilmesi için daha iyi olacağını söyleyince, hemen öne oturmayı kabul etti.

Artık istediğim olmuş, Arzuyu önüme oturtmuş ve dalgalı denizde tekerrür süratli bir biçimde hoplaya zıplaya gidiyorduk. Ama bu kereki fark, Arzu benim kucağımda, ben tam bedenimi arkadan Arzuya yaslamıştım. Tabi yarağım sürtünmeden dolayı 18 yaşındaden kazık gibi olmuş, Arzu da tabiki taş gibi olmuş yarağımı götünde sezince, her zıplamamızda götünün yarağıma sürtünmek zorunda kalması sanırım onu da etkilemiş olacak ki, o da tam bedenini geriye doğru iterek ‘tabi Arzu bunu Jet-Ski ’den düşmemek için yapıyordu : ’ bundan sevdiğini emin ediyordu. Artık kavramıştım, bundan o da zevk alıyordu, ama hiçbir şey konuşmuyorduk, sadece bedenlerimiz konuşuyordu. Ben de bundan cesaret alarak sahilden uzaklara doğru sürdüm Jet-Ski ’yi, zira kocası sahilden bizi görebilirdi. Azıcık daha sarihe giderken Arzuya direksiyonu ona vazgeçeceğimi, bundan korkmaması gerektiğini, risk anında hemen müdahele edebileceğimi söyleyerek, ellerimi onun beline attım ve sıkı sıkı sarıldım.

O da Jet-Ski ’nin gazına sonuna kadar yüklenmiş, tabi hoplama zıplamalarımız çoğalmış, artta kalkmış yarağım götünde, ellerimden birisi o muhteşem göğüslerinde, ötekiyi de amcığına basitçe ‘kazara da olsa! ’ sürtünmelerimi ve okşamalarımı basitleştirmesi ve bunun ona verdiği zevkin yanı gizeme, süratli ve riskli bir biçimde Jet-Ski ’yi kullanmasının verdiği hazla isterik çığlıklar atıyor, bu da beni kudurtuyordu. Artık ok yaydan çıkmıştı, sabredemiyordum, yarağımı arzunun götüne sürtmekten patlamak üzereydim. Daha fazla sabredemedim ve Arzuyu okşamalarımı artırdım. Sol elimi tamamen amcığının üstünden ve mayosunun kenarından usulca içeriye soktum. Amcığı sırıl sıklam olmuştu, parmaklarım rahatlıkla içinde gidip geliyordu. Öbür elimle de, mayosunun içine sokarak, o muhteşem göğüslerini okşamaya başladım. Arzunun buna kızabileceğini düşünürken, onun coşkudan attığı çığlıkların inleme ve zevk çığlığına dönüştüğünü gördüm. Artık çekinecek bir şey kalmamış, Arzunun da bunu istediği bariz emin olmuştu.

Parmaklarım amcığının derinliklerini keşfederken, Arzu katlanamayıp Jet-Ski ’yi stop ettirdi ve suratını bana dönerek birden dudaklarımı tutkulu bir biçimde öpmeye, daha doğrusu emmeye, bir eliyle de Bady-Short ’umdan ucu fırlamış olan, kafası kırmızı bir mantarı hatırlayan yarağımı okşuyor, daha doğrusu avına saldıran bir Panter gibi parçalarcasına dövüyordu. Artık hakimiyet benden çıkmış, kendimi Arzunun eline vazgeçmiştim. Arzu ise barbar bir hayvan gibi hırıltılar çıkartarak dudaklarımdan yarağıma inerek, o muhteşem dudakları arasında yarağımı tutuklamış, yalıyor, emiyor, koparırcasına somuruydu. Bu muhteşem bir duyguydu. Ağzının sıcaklığını sezmemle beraber onun başını daha altlara bastırarak, boğazına kadar gidip geliyor, o muhteşem bayanı ağzından sikiyordum.

Artık hakimiyeti ele alma zamanı gelmişti, zira hemen boşalmak istemiyordum. Arzunun başını yarağımdan kaldırdım, omuzundan mayosunu indirdim, evvel dudaklarını öperek, uçları dikleşmiş kocaman göğüslerine dudaklarımı gömdüm, uzun uzun onları öptüm, yaladım ve emdim. Doyamıyordum, zira Arzu zevkten inlemiyor, resmen hırlıyordu ve bu da beni dahada azdırıyordu. Arzuyu, sırtı Jet-Ski ’nin direksiyonuna gelecek biçimde sırt üstü yatırdım, mayosunun kalan kısmını da tamamen çıkarttım, göbeğinde sadece evvelden bağlamış olduğu başörtüsü kalmıştı. Artık Arzunun o traşlı amı ve muhteşem götü bütün karşımdaydı. Hemen Arzunun bacaklarının arasına başımı soktum ve hoş bal paketini yalamaya başladım, dilimle sikiyordum amını. Arzu dudaklarını hafif hafif ısırarak zevkten kuduruyordu, tam suratım amının suyundan sırılsıklam olmuştu. Bir yandan da elimle Klitorisini okşuyor sıkıyordum. Birden sesi yükseldi, ağlar gibi sesler çıkararak ağzıma boşaldı. Harika bir tadı vardı ve çok hoş kokuyordu…

Dilimi Arzunun amından çıkarıp, dar olan göt deliğini yalıyor, içine dilimi sokarak onu çıldırtıyordum. O ana kadar hiçbir kelime konuşmayan Arzu, “Lütfen sok artık sabredemiyorum, yarağını istiyorum, sik beni, seni içimde sezmek istiyorum, hadi lütfeeeen sabredemiyorum artık!” diye ağlayarak dileniyordu. Arzuyu Jet-Ski ’nin selesine ata biner gibi oturtup önüme domaltım. Elimle amını okşarken götünün deliğinden amına doğru yalamaya başladım, delirmeye başlamıştı. Arkadan yarağımın başını usulca amına dayadım, kalçaları kıvranıyordu önümde, “Sok!” diye dileniyordu. Usulca içine itince, Arzu ince bir çığlık attı, “Evet! Dibine kadar sok, taşaklarına kadar sok lütfen!” diye bağırdı. Birden amına kökledim sonuna kadar. Gözlerinden yaş gelmişti, zevkten ve acıdan ağlıyordu. Amının içinde gidip gelmeye başlamıştım. Küçücük amı sikmek gerçekten zevkliydi.

Parmağımla göt deliğini okşuyor, parmaklıyordum. “Hadi!” dedikçe, yarrağımı amından çıkarıyordum. Ben öye yapınca, “Sok ne olur!” diye dileniyordu. Ben de yarrağımı amına köklerken, götüne de parmağımı sokuyordum. Götü de parmağıma alışmıştı, götüne iki parmağımı sokarken zevkten haykırıyordu. Ben amını pompalarken, Arzu iki kere bağıra bağıra boşaldı. Yarağım hali hazırda amındaydı. Artık boşalma sırası bendeydi ve göt deliğini sikmeyi kafaya koymuştum. Amından çıkardım yarrağı ve götünü yasladım. Evvel ses çıkarmadı, ama başını sokunca, “Yapma ne olur!” diye dilenmeye başladı. Hiç kurtuluşu yoktu! Birden bastırdım götünün deliğine, yarısına kadar girmişti. Arzu acıdan ağlıyor, çığlık atıyor ve altımda debeleniyordu. Kulağına eğildim ve “Sık dişini bebeğim, azıcıktan alışacaksın!” dedim. Yarrağımı götünden biraz çıkardım, sonra tekerrür usulca ittirdim. Bir kaç kere böyle yaptıktan sonra taşşaklarım kalçalarına dokunmaya başlamıştı. 5-10 dakika Arzunun götünde gidip geldikten sonra, artık o da zevk almaya başlamış, acı çığlıkları zevk inlemelerine dönüşmüştü…

Bir müddet sonra ben de haykırarak götünün içine patladım. Yarağımı çıkarttığımda götünden kanla karmaşık döllerim akıyordu. Arzuyu dudaklarından öptüm ve teşekkür ettim. Çevreye baktığım zaman kavradım ki dalgalar bizi sahile doğru çekmişti. Birilerinin ne yaptığımızı görmesini istemediğimizden dolayı, panikle mayolarımızı giydik, Jet-Ski ’nin gazına dokundum ve kıyıya doğru yöneldim. Sahile vardığımızda, Arzunun kocası bize gülerek, “Nasıldı? Eğlenebildiniz mi?” dedi. Ben kızarmıştım. Arzu hemen söze sıçradı, “Harikaydı kocacım, hocam harika bir Jet-Sikiciymiş!” dedi hınzır bir tebessümmeyle. Kocası da, “Öğreniyorum karıcığım!” diyerek elindeki Camerayı gösterdi. Sanırım uzaktan da olsa, kocası tam olanları Cameraya kaydolmuştu!

491 toplam, 0 bugün

Page 2 of 2 1 2

mozaka.com maltepe escort ataşehir escort kadıköy escort bostancı escort istanbulescorttu.com anadolu yakası escort şerifali escort atasehirescortlari.com ataşehir escort pendikescortkizlar.net pendik escort kurtköy escort kartal escort bostancı escort kadıköy escort ümraniye escort ataşehir escort escort bayan ankara escort maltepe escort pendik escort ümraniye escort izmit escort ümraniye escort escort bayan